notes and offer

819 73 356
                                    

Ertesi haftalar Eren için oldukça heyecanlı geçmişti. Artık hala daha Mikasa ile birlikte oturmuyordu ama ders sırasında sürekli ona notlar yazıyordu. Evde bulduğu bir ajandaya internetten ve çeviri sitelerinden bulduğu Japonca şeyleri not ediyordu. İlk başlarda bu alfabeyi yazmak ve çözümlemek zor gelmişti. Kendisi yazabiliyordu, fakat bazen Mikasa'nın yazdıklarını anlayamıyordu. Bunu farkeden kızsa hemen altına İngilizcesini yeniden yazıyordu. Notlaşmanın sonundaysa kağıdı atmayıp defterinin arasında saklıyordu.

Yine sıkıcı bir pazartesi sabahıydı. Eren okulun bahçe kapısına yaklaşmıştı. Aynı zamanda otobüs de yakındaki durakta durmuştu. İçinden inen öğrencilerin arasında her zamanki gibi Mikasa da vardı. Okulun en başından beri giydiği koyu lacivert pileli eteği, son düğmesi açık bırakılmış beyaz gömleği, beyaz diz altı çorapları, Converse ayakkabıları ve bol siyah kapüşonlusuyla sade ve hoş görünüyordu. Okulun kılık kıyafet konusunda bir kısıtlaması yoktu ama Mikasa memleketinde gördüğü gibi giyinmeye alışmıştı. Fakat bugün diğer günlerin aksine saçları düz değil, hafif dalgalıydı. Gerçekten çok hoş görünüyordu. Artık sıkıcı pazartesi Eren için eğlenceli bi hale bürünmüştü.

Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirdi, el sallayarak kıza seslendi.

"Mikasa! Hey! Mikasa! Buradayım!"

Eren'in sesini işiten Mikasa merakla etrafına bakındı. En sonunda ona çılgınlar gibi el sallayan ve koşan Eren'i görmüştü. Yanakları kızararak gülümsedi ve genç oğlanın yanına gelmesini bekledi. Tam önünde duran Eren nefes nefeseydi. Dudaklarından eksilmeyen gülücüğüyle konuştu:

"Ohayooo! Nasılsın?"

Mikasa cevap vermedi, gülümsedi ve başını 'iyiyim' manasında salladı. Ardından kaşlarıyla Eren'i işaret etti. Mesajı alan oğlan gözlerini kısarak yürümeye başladı. Bir yandan da konuşuyordu.

"Ben de iyiyim. Aslında pazartesilerden nefret ederim ama seni görmek mutlu etti beni."

Kız kızaran yanaklarıyla gülümsedi ve başını yere eğerek adımlarını ilerletti. Erense gayet keyifliydi. Ellerini ensesinde birleştirdi, ilerlemeye devam etti. Arada başını çevirip Mikasa'ya bakıyordu. Göz göze geldiklerindeyse tıpkı siyah saçlı kız gibi yanakları kızarıyor, yeşil gözlerini kaçırıyordu.

Beraber merdivenlerden çıkarken Eren kafasının içinde dolanan düşünceyi daha fazla saklı tutamadı ve Mikasa'ya doğru döndü.

"Saçların çok güzel görünüyor bugün. Yakışmış."

Mikasa küçük bir "Hı." sesi çıkararak hayretle Eren'e baktı. Oğlan ilk defa kızın ses çıkararak bir tepki verdiğini işitmişti ve bu çok hoşuna gitmişti. Omuz silkti.

"Gerçekten hoş görünüyor."

Kız her zamanki gibi utanarak bakışlarını kaçırdı. Bu, Eren'in kıkırdamasına neden olmuştu. Beraber sessizce sınıflarına çıktılar. Mikasa, Armin'in yanına geçti, Erense en arkadaki sırasına.

Güzel başlayan günü öğle arasına kadar sıkıcı derslerle ilerlemişti. Yine beraber notlaşmışlar, Eren yeni öğrendiği Japonca kalıpları yazmıştı. Onun yazısının bozukluğu Mikasa'yı gülümsetiyordu. Eğer okulda olmasalardı muhtemelen sesli bir kahkaha patlatırdı. Ama bunun yerine küçük bir gülücükle yetiniyordu. O gün ona çok sıkıcı gelen matematiği dinlemek yerine tüm ders boyunca çizim yaptı. Dersin sonundaysa öğretmene çaktırmadan Eren'e uzattı.

Genç oğlan heyecanla ona uzatılan kağıdı aldı. Yine bir not bekliyordu ama onun yerine kendisiyle karşılaşmıştı. Parmakları arasındaki kağıt parçasının üzerinde anime tarzında çizilmiş bir adet Eren vardı. Resmin tek renkli kısmı kocaman yeşil gözlerdi.

the foreign  |  eremika✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin