13

157 16 1
                                    

Harry, telefonu kapattıktan sonra uyuyamadı. 

Hayır, üzgün değildi, genellikle geç saatlere kadar ağır göz kapaklarıyla birlikte uyuyamamasının nedeni üzgün olması olurdu ama bu sefer aklında çok fazla şey vardı.

O sadece.. heyecanlıydı. Şok olmuştu.

Ve tek yapabildiği tek şey telefonun ekranına bakıp usulca gülümsemekti, parmaklarını sanki Louis'nin gün ışığı gülümsemesine dokunabilecekmiş gibi ekranda gezdiriyordu. Louis'nin sesi, sanki kulaklığında gerçekten yüksek sesle dinlediğin güzel bir enstrümantal müzik gibi tekrar tekrar çalıyordu. Klasik müzik olanı.

Bu da aklına, zihnini sakinleştirmeyi denemek ve uykuya dalmak için klasik müzik dinleme fikrini getirdi.

 Bu yüzden karışmış beyaz kulaklığı bulup çıkarana kadar çekmecesini yatağının yanına boşalttı ve kulaklığı telefona taktı. Bir süre önce radyoda duyduğu ve tam anlamıyla bayıldığı tatlı klasik parçayı oynatmadan önce müzik uygulamasına tıkladı.

 Ve sonra, kafasını doğum gününde kendisi için aldığı yumuşacık yastığa koymadan önce gece lambasını söndürdü. 

Şükürler olsun ki rahatlatıcı keman ve flüt sesleri, Louis Tomlinson'ın etrafında dönen bütün sersemletici düşüncelerini engellemişti, ve sonunda uyuyabileceğini umarak gözlerini sıkıca kapattı.

Bir sonraki gün yorgun olabilirdi.

Birkaç dakika sonra uyuyakaldı.

***

Harry, cumartesi sabahına yanında duran karışmış kulaklıklarıyla ve bulanık gözlerle uyandı. Saçları, pencerenin dibinde duran fana bağlı olarak gözlerine doğru uçuşuyordu ve elindeki telefonunu hâlâ sıkıca tutuyordu.

Ve sekizi gösteren saate baktığında rahatsızlıkla ve hüsranla dudağını ısırdı.

Her zaman saat altıda uyanırdı, her sabah, ne olursa olsun. Alarm olmasına rağmen nasıl uyuyabilmişti?

Sonra geçen akşam olanlar aklına akın etti ve rahatsızlık hissi zihnini terk etti. Çünkü Louis o kadar mükemmeldi. 

İsteksizce yataktan çıktı, kendini aşağı kata sürüklemeden önce üzerine bir eşofman ve kırmızı bir sweatshirt geçirdi. Şaşırtıcı bir şekilde mutlu olmasına rağmen yorgundu.

Cheerios'u kâseye döktüğünde kutuda neredeyse mısır gevreği kalmamıştı ve daha sonra almayı aklına not etti.

Mısır gevreğinin son lokmasını alıp sütü içmek için kâseyi dudaklarına koyduğunda kapının yüksek sesle tıklatıldığını duydu.

Tıklama sesi başını ağrıttı ve sandalyeden kalkmadan önce derin bir iç çekti, ayağa kalktığında dizleri çıtladı ve solgun yüzündeki ekşi somurtma ile zorlukla kapıya yürüdü. 

Neşesi, sırıtan Niall'ı görünce biraz arttı. Sarı saçları sanki az önce uyanmış gibi karışıktı ve siyah dar pantolonunu boğazlı ayakkabı ve beyaz tişört ile giyinmişti.

''Selam Niall.'' Harry elini sallamak için elini kaldırdı, ve sarışın çocuğun içeri geçebilmesi için kapıyı daha geniş açtı.

''Biz hediyeleri vermeye geldik,'' diye güldü Niall, ve Harry tek kaşını kaldırdı. Biz?

''Şuan kahve getiriyorlar. Yorgun olduğunu anlıyorum? Louis bu sabah neredeyse yataktan düştü ve hâlâ gözlerini tam olarak açabilmiş değil. Senin de biraz kahve isteyeceğini düşündü.''

Harry dudağını ısırdı ve Louis, Zayn ve Liam kapıdan içeri daldığında gülmemeye çalıştı. Yani, Zayn ve Liam. Louis, uyuşuk sırıtışıyla sadece onların arkasından süründü.

i sleep naked ➽ türkçe-larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin