24

108 7 3
                                    

Harry, Louis'nin elinde tuttuğu kutuya baktı. Reçeteli Prozac, genç çocuğun daha önce ismini duyduğu bir antidepresan ilaçtı.

Ve ismi gibi yan etkilerini de biliyordu.

Ama Louis bu yan etkilerin hiçbirini deneyimliyormuş gibi görünmüyordu. Mutlu ve sağlıklı görünüyordu.

Ve bu Harry'i inanılmaz derecede mutlu etmişti.

''Hadi biraz etrafa bakalım, olur mu?'' diye sordu Louis, Harry'nin elini tutmadan önce kutu ilacı cebine geri itekledi.

Harry kızararak başını salladı, Louis'nin kendisini çocukların arabayı tam yanına park ettikleri küçük binaya çekiştirmesine izin verdi. Açık maviydi, çim ve çakıl taşlarıyla çevrelenmişti. Çok güzeldi, özellikle etrafında millerce uzaklarında olan şehrin havasına uymayan birkaç yalnız çam ağacından başka bir ev bile bulunmadığı sürece.

Ama kuleyi ve dönme dolabı görene kadar nerede olduklarını fark etmemişti, her zaman gitmek istediği yerdeydiler.

Blackpool, İngiltere.

Louis ile birlikte önünden geçerken gördükleri posta kutusunun üzerinde yazan adres ile düşünceleri onaylanmış oldu. 

Niall, Zayn ve Liam çoktan içeri geçmişlerdi, yani şu an yalnızca Louis ve kendisi vardı.

''Hava çok güzel, değil mi?'' Louis onları evin yakınlarında iki zincirle asılmış tahta salıncağın önünde durdurdu. ''Tam tadında bir esinti var.''

Harry başını salladı, Louis'nin sesini dinlemeyi sevmişti, özellikle çok tatlı ve uysal olduğunda.

''Konuşmayı sevmediğini biliyorum, Harry, ama bana bir hikaye anlatsan olmaz mı?'' diye gülümsedi Louis kolunu sinsice ama nazikçe Harry'nin beline sararken.

Harry'nin gözleri sonuna kadar açıldı ve söyleyeceği şeyi düşünemedi bile. ''Nasıl bir hikaye?'' dedi en sonunda. 

 ''Beni gördüğün ilk anı anlat.''

Ve şimdi Harry donup kalmıştı, çünkü o anı kafasında çok net bir şekilde hatırlamasına rağmen bunu sesli bir şekilde Louis'ye söylemek istemiyordu.

''Neden anlatmaya ilk sen başlamıyorsun?'' diye sordu usulca, Louis'nin kolu etrafında sarılıyken kendisine Louis'ye doğru erimek için izin vermişti.

''Olur,'' dedi Louis usulca, çenesini, Harry'nin yanaklarını kırmızının açık bir tonuna boyayacak bir şekilde Harry'nin başının üstünde dinlendirdi ki bu da yüzünü Louis'nin göğsüne gömmesine sebep olmuştu. ''Kitabı okuduğunu sanmıştım.''

''Okudum,'' diye fısıldadı Harry. ''Ama senden duymak istiyorum.''

Louis'nin kapalı dudaklarından kahkaha mırıltısı gibi bir ses kaçtı ve bu Harry'nin gülümsemesine sebep oldu. Salıncağa oturdular, meltemin, pembeleşmiş yanaklarını okşayarak geçmesini hissederek usulca sallandılar; ta ki Louis'nin yumuşak, net sesi sessizliği bozana kadar.

''Peki, kelime kelimesine hatırlamıyorum, pekâlâ, anlatıyorum.''

Harry kıkırdadı, alnını Louis'nin sıcak göğsünde imkansız derecede daha derine gömdü. Midesindeki kelebeklerin hâlâ oradan oraya uçuşmasına ve ağzı kulaklarına değene kadar gülümsemesine rağmen daha önce böyle bir durumda hiç bu kadar rahatlamış hissetmemişti.

''Harry Styles'ı ilk gördüğümde henüz küçük bir ilk sınıftı ve ben de üçüncü senem için çok heyecanlıydım,'' diye başladı Louis ve bu tanıdık kelimeler, Harry uyumadan önce defalarca ve defalarca okuduğu kelimelerin aynısıydı. ''Uzun kahverengi saçlı ve inek diş telleri olan küçük üvey kardeşim Niall'ı okula bıraktım. Ve tam uzaklaşmak üzereyken bir çocuk gördüm.''

i sleep naked ➽ türkçe-larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin