18

128 13 4
                                    

Yağmur yağıyordu.

Yağmur damlalarının gürültülü bir şekilde pencereye çarptığı ve çatılardan damladığı türden şiddetli bir yağmur. Dışarıda, evi sarsan bir gök gürültüsünü takip eden kör edici derecede parlak şimşekler çakıyordu ve Harry, uyuduğu yerde sindi. 

Üstü yumuşak bir battaniyeyle ötülmüştü, hatta o kadar yumuşaktı ki tek yapabildiği kumaşı yanağına sürtmekti.

Ve çok güzel kokuyordu. Koklamayı kesemediği misk, ılık bir kokuydu. Bu yüzden fark edene kadar sadece gözlerini kapayıp kokuyu içine çekti.

Tanıdık olmayan ama gerçekten çok karanlık olduğundan nerede olduğunu söyleyemeyeceği bir odada olduğunu fark ettiğinde aptal gibi hareket etmeyi kesti.

Neredeyim ben?

Yanında, çok sessiz olduğundan kimin olduğunu anlayamadığı bir mırıldanma duyduğunda irkildi ve kalbi çarpmaya başladı.

Tam bu noktada korkmaya başladı çünkü bir yatakta yatıyordu ve kimin yatağında yattığını bilmiyordu.

Ama sonra gök gürültüsü başka bir aşamaya geçti, Harry'nin kıvrılıp yumuşak battaniyelerin altına girdiği sağır edici ses aşamasına. 

''Durdur şunu,''  diye fısıldadı bir ses, ve bu ses kulağının dibinden gelmişti ve Harry kendini sese doğru eğilirken buldu çünkü bu sesi tanıyordu. Bu Louis'ydi.

''Louis?'' diye fısıldadı Harry, üzerinde hâlâ eşofman altı ve kırmızı tişört olduğunu fark ettiğinde rahat bir nefes aldı.

''Gök gürültülerinden nefret ederim,'' diye homurdandı Louis, sesi, korkmuştan daha çok sinirli çıkıyordu. ''Sabrımı sınamaya çalışıyorlar.''

Harry kıkırdamasına engel olamadı, ama bu o kadar sessiz bir kıkırdamaydı ki gürültülü fırtınadan dolayı zar zor duyulmuştu.

''Komik değil,'' diye mırıldandı Louis, ama Harry, sesinden onun da güldüğünü anlayabilmişti. ''Korkunçlar.'' Ve fırtınadan gelen başka bir ses çocukların kulaklarında yankılandığında Louis, Harry'nin göğsüne sokulmuş Harry ise donup kalmıştı.

Harry'nin yapabildiği tek şey nefesini tutup Louis'nin sonsuza kadar göğsünde uzanmasını ummaktı. Kolunu hemen Louis'ye sarmıştı, aşırı garip hissediyordu çünkü şimdi Louis, yumuşak battaniyelerle gömleğine karşı ağzını dayamış uyuyordu.

Yani, Louis sesli bir nefes verip boğuk bir fısıltıyla ''Rahatla.'' diyene kadar Harry onun uyuyakaldığını sanıyordu.

Bu yüzden Harry'nin kolları Louis'nin belinde dinlenene, Louis'nin kafası Harry'nin göğsünde ağırlaşana ve artık fırtınaya odaklanamayana kadar gergin kaslarını gevşemesine izin verdi. Louis'nin bir şeyler mırıldandığını duyduğunda gözleri kapandı ve sonra uyudu.

***

O, çok sıcaktı ama Harry'i terletecek kadar değil ve sol kolu karıncalanıyor gibi hissediyordu. Ve burnuna tatlı, mükemmel bir koku geliyordu.

Kısacası, kafası karışmış olsa da çok rahat bir yere uyandı.

Bu yüzden göğsüne bir bakış attı, ve göğsünde uzandığından o nefes aldıkça inip kalkan Louis'nin kafasını ve hafif aralık dudakları ve dağılmış, kabarık ve yumuşak saçları gördüğünde neredeyse yataktan düşecekti. Harry, onun kirpiklerine baktı, ne kadar uzun olduklarına ve göğsüne doğru ne kadar narin göründüklerine.

Genç çocuk bakışlarını aşağıya, Louis'nin koluyla sarıldığı beline ve Harry'nin kalbinin ritmini düzensizleştirecek şekilde parmaklarıyla hafifçe okşadığı kalçasının olduğu yere indirdi.

i sleep naked ➽ türkçe-larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin