19

111 13 6
                                    

Ben yine bölüm yayımlamayı unuttum.

******

Harry kendini, titrek ellerini ısıtan bir kupa çay ve omuzlarına eski bir plaj havlusu sarılı bir şekilde kanepede otururken buldu.

Ve Zayn bir ileri bir geri volta atıyor, ne kadar aptal olduğu ve Harry'nin Louis'yi asla affetmemesi gerektiği hakkında atıp tutuyordu.

Harry onu duymazdan gelmeye çalışmıyordu, hayır, çalışmıyordu.

Sadece yorgundu, hepsi bu.

Ve Zayn, Louis'ye bazı kötü, hoyrat isimler taktığında kalbi sızlamıyordu ve midesine bir taş oturmuş gibi hissetmiyordu. Hayır.

Zayn'in ona yaptığı dumanı tüten çaydan ardı ardına yudum aldı. Zayn, genç çocuğu almak amacıyla kuzeninin mezuniyet partisini kaçırdığı için o kadar da üzgün değildi, ama yine de Perrie ile randevuya çıkmayı planlıyordu.

Harry umursamadı. Bütün bu sızlanmalar başını ağrıtıyordu.

Bu onu çok üzüyordu, aslında, kibarca Zayn'e günün geri kalanında yalnız kalıp kalamayacağını sordu.

''Emin misin?'' diye sordu Zayn, kanepede oturan ıslak, titreyen çocuğa bakmak için adımlarını duraklatarak. Harry başıyla onayladı, malum sahneyi beyninde milyonuncu kere oynatırken titreyen dudağını ısırdı. Her ne kadar canını acıtsa da ağlamayacaktı.

''Eğer ihtiyacın olursa beni ara, H. Sokağın aşağısındayım.''

Genç çocuk, kupada sallanan çaya bakıp buharın burnunda ve yanaklarında nem damlacıkları oluşturacak şekilde yüzüne doğru yükselmesine izin vererek tekrar başını salladı.

Zayn, kollarını uzatarak Harry'e sarıp onu kendi ayaklarının dibine kadar çekmeden önce kupasını elinden alıp masaya koyulduğunda Harry'nin dikkati dağılmıştı. Zayn onu göğsüne bastırıp ona ''görüşürüz'' diye fısıldadığında ve ona sıkıca sarıldığında Harry gözyaşlarını zar zor tutabiliyordu.

Zayn ön kapıdan çıktığında oturduğu koltuğa geri dönerken ''Görüşürüz,'' diye fısıldadı Harry.

Sonra nemli saçlarının yüzüne düşmesine izin verip gözlerini kapatarak uyumaya karar verdi.

Ama tam bütün üzgün düşünceleri aklından uçup gittiği anda telefonu çaldı, onu yarı uykusundan sarsarak kaldırdı.

Tembelce cebini karıştırdı, ''Alo?'' diye mırıldandığında bile sadece gözlerini yarı açabiliyordu.

''Üzgünüm. Seni orada bıraktığım için çok çok üzgünüm..''

Harry, Louis'nin yüksek sesini duyduğunda telefonu kulağından uzaklaştırdı ve derin bir nefes alıp başını sallamadan önce baş parmağının kırmızı tuşta birkaç saniye oyalanmasına izin verdi.

Telefonu kulağına geri koyduğunda Louis hâlâ ne kadar üzgün olduğu ve hâlâ ilaçlarını almadığı hakkında saçma sapan konuşuyordu. Harry, hayal kırıklığıyla kaşlarını çattı ve Louis'yi dinlerken plaj havlusunun gevşek bir ipiyle oynadı.

''Louis,'' dedi Harry sonunda, sesi durgun, zayıf ve yorgundu. ''sadece sus.''

İkisi de o kadar sessizdi ki Harry Louis'nin yumuşak ve çok konuşmaktan yıpranmış nefes seslerini duyabiliyordu.

''Hâlâ bana kızgın mısın?''

Harry gözlerini kapattı, çünkü gözlerinin içinde artan gözyaşlarından dolayı gözleri yanıyordu.

i sleep naked ➽ türkçe-larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin