Bir Mucize Olsun••

3.9K 71 13
                                    

Doktor odaya girdi. Yatakta yatan Ceylin'e baktı ve gülümsedi.
"Şimdi nasılsın Ceylin?"
"Sancılar çok fena, artık yirmi dakika da bir oluyor."
"Güzel, iyi gidiyorsun."
Doktor Ilgaz'a baktı.
"Ceylin'i biraz yürütebilirsek iyi olur. Normal doğum olacağı için yürümek yardımcı oluyor."
"Ceylin de kızım da iyi değil mi?"
"Hiçbir sıkıntı yok. Gayet iyi gidiyoruz. Şimdi biraz yürüyün, bir saat sonra geleceğim."
Ilgaz başını salladı. Doktor odadan çıktı. Ilgaz ve Gül Ceylin'in kalkmasına yardım ettiler. Gelir gelmez hastane önlüğünü giydirmişlerdi Ceylin'e.
"Hadi annem, yürüyelim biraz."
Ilgaz bir kolundan Gül de diğer kolundan girmiş odadan çıkmışlardı. Onlar çıkınca koridordakiler de ayaklandılar. Aylin, Parla, Zafer, Çınar, Metin, Merdan, Makbule. Herkes oradaydı.
Ilgaz meraklı gözlere bir açıklama yapma gereği duydu.
"Ceylin'in biraz yürümesi gerekiyormuş. Koridorun sonuna kadar gidip geleceğiz."
Zafer kızına baktı.
"İyisin değil mi kızım?"
"İyiyim babam, iyiyim."
Ilgaz ve Gül, Ceylin'i yürütüp odaya geri döndüler.
Ceylin'i tekrar yatağa yatırıp doktoru beklediler.
...
"Ceylin artık doğuma alıyoruz seni. Şimdi hemşireler gelip seni hazırlayacaklar. Hemen arkandan Ilgaz da gelecek."
Ceylin başını salladı. Doktor çıkınca Ilgaz yatağa oturdu ve Ceylin'in elini tutup dudaklarına götürdü.
"Bir adım arkandayım. Başını çevirdiğin an orada olacağım."
Ceylin gözünden akan bir damla yaşı sildi.
"Eveeet, annemizi alalım artık."
Hemşireler Ceylin'i tekerlekli sandalyeye oturtup odadan çıktılar. Koridordaki herkes ayağa kalkmış Ceylin'i uğurluyorlardı.
"Biz burdayız kızım, sakın korkma emi."
Zafer'in gözleri dolmuştu. Metin'in de ondan az kalır yanı yoktu. O da gelinin omzuna dokundu.
"Kendini ve torunumu al gel. Çok bekletme bizi."
Ceylin serum takılı elini Metin'in elinin üzerine koydu.
"Geleceğiz Metin baba, burda bekleyin bizi."
Ceylin herkese el sallayarak yanlarından ayrıldı. Şimdi bebeğine kavuşacaktı.
...
"Ilgaz Bey, Ceylin Hanım'ı odaya alıyoruz. Kendine gelince de bebeğinizi getireceğim."
"Ceylin'e gidene kadar kızımın yanında kalabilir miyim?"
"Tabi ki, ameliyathane kıyafetlerini çıkartın ben sizi götüreyim."
Ilgaz başını salladı. Hâlâ az önce yaşadığı duygunun yoğunluğunu yaşıyordu. Hayatında tanık olduğu en inanılmaz andı. Kızının sesini duyduğu ilk an gözünden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Kızını Ceylin'in kucağına verdiklerinde ise ikisi de hıçkırıklara boğulmuşlardı.
Şimdiyse kızıyla ilk özel anını yaşayacaktı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu. Hemşire kapıyı açtı ve Ilgaz'ı içeri aldı, bebeğin yanına götürdü.
"Kucağıma alabilir miyim?"
"Tabi ki. Ben yardımcı olayım size."
Hemşire kundağa sarılmış bebeği yataktan alıp Ilgaz'ın kucağına verdi.
"Kapının hemen arkasındaki masadayım, istediğinizde seslenebilirsiniz."
Ilgaz, hemşireyi duymamıştı bile. Sadece kızına odaklanmıştı. Yumuk gözleri, tombik yanakları ve büzgün dudağıyla Ilgaz'ı büyülemişti.
"Kızım, baban seni çok bekledi biliyor musun? Her gün annenin karnından okşayıp sevdim seni. Seni öğrendiğim ilk günden beri bu anı hayal ettim."
Ilgaz kafasını eğip kızının kokusunu içine çekti.
"Annen gibi kokuyorsun."
Ilgaz kızının alnına bir öpücük bıraktı.
"Hayatımıza hoş geldin Gülce, baban seni çok ama çok seviyor."
3 ay sonra
"Misler gibi mi olmuş benim pamuğum."
Ceylin kızının üzerini giydirdikten sonra battaniyesine sardı. Az önce çıkardığı bornozu yatağın üzerinden alıp kuruması için banyodaki kaloriferin üzerine astı. Yatak odasına döndü ve kızını kucağına alıp mutfağa girdi. Gülce'yi emzirirken dava dosyalarını okuyacaktı.
Çalışma masasından dosyaları alıp kanepeye oturdu. Arkasına yaslanmıştı ki telefonu çaldı. Adliyeden arıyorlardı.
"Ceylin Erguvan Kaya?"
"Benim."
"Ceylin Hanım, imzalamanız gereken evraklar için adliyeye gelmeniz gerekiyor."
"Bugün mü?"
"Evet, savcı öyle istedi."
"Tamam, geleceğim. Teşekkürler."
"İyi günler."
Ceylin telefonu kapatıp koltuğa bıraktı.
"Annenin gitmesi gerek bebeğim."
Kızını kucağına yatırdı.
"Önce karnını doyuralım sonra da seni halaya bırakalım."
...
"Makbule Hanım, ben çıkmadan karnını doyurdum, şimdi uyku saati zaten. Uyanana kadar dönmüş olurum ben."
"Heh, tamam kızım. Uyuruz biz kuzucuğumla."
Ceylin biraz öne eğilip Gülce'nin tombul ellerine öpücük bıraktı.
"Ohh, annesinin bitanesi."
Ceylin apartmandan çıkıp arabasına bindi. Yoğun trafikte zar zor adliyeye vardı. Uzun zaman olmuştu gelmeyeli. Doğumdan sonra ilk kez geliyordu. Ve ilk kez üzerinde şık kıyafetler ve topuklu ayakkabı yoktu. Triko bir elbise ve düz tabanlı bir spor ayakkabı giymişti.
Koridorda yürürken bütün gözler kaçamak bakışlar atıyordu. Yakınından geçtiklerinin dediklerini duyabiliyordu.
"Zaten güzeldi, annelik daha da güzelleştirmiş, hayır azıcık da biz güzelleşsek ne olur sanki."
"Kaptı valla heykel gibi savcıyı, bi de çocuk yaptı. Bundan iyisi yok."
"Ilgaz Savcım şanslı adammış."
Bütün duyduklarını duymazdan gelerek savcının odasına gitti. Kalem müdürünün kapısını çalıp içeri girdi.
"Buyrun Ceylin Hanım. Oturun şöyle ben evrakları getiriyorum."
Ceylin masanın önündeki sandalyeye oturdu ve adamı bekledi.
"Şu iki dosya."
Ceylin dosyaları önüne çekip okudu ve imzaladı.
"Bu kadar mı?"
"Evet, gidebilirsiniz."
Ceylin çantasını alıp odadan çıktı. Geleceğini Ilgaz'a haber vermemişti. Odasına gidip sürpriz yapacaktı. Giderken koridorda Pars'ı gördü.
"Oooo, Ceylin hanım. Buralar özledi sizi."
"Merhabalar Pars Savcım. Ben de çok özlemişim."
"Hayırdır? Başladın mı yoksa duruşmalara?"
"Yok, imzalamam gereken evraklar varmış, onlar için geldim."
"Bi kahve içirirdim ama duruşmam var."
"Sorun değil, Ilgaz'a gidiyorum ben de şimdi."
"İyi git git, adam bütün gün özlemle dolaşıyor ortalıkta. Resmen dakika sayıyor adam mesai bitimine."
Ceylin güldü.
"Sorma valla, daha kıravatını çıkarmadan Gülce'nin odasını buluyor evde de."
"Eee, adamın hayatta en çok istediği şeydi baba olmak. Olsun o kadar."
"E gelsene sen de bize. Açtın yine arayı. Özlemiyor musun yeğenini?"
"Valla burnumda tütüyor. Geleceğim bi akşam."
"Bekliyoruz."
Pars Ceylin'e el sallayıp yanından ayrıldı. Ceylin de Ilgaz'ın odasına vardı. Önce Özge'nin kapısını çalıp müsait olup olmadığını sordu.
"Aa, hoşgeldiniz Ceylin Hanım."
"Hoşbuldum Özge. Naber?"
"İyiyim, siz nasılsınız? Cimcime nasıl?"
"İyi iyi, büyüyor işte."
"Valla çok gelmek istiyorum ama müsait olur musunuz emin olamıyorum."
"Aaa, gel tabi. Biz müsaitiz hep."
Ceylin Ilgaz'ın kapısına baktı.
"Ilgaz müsait mi?"
"Odasında savcım."
"Tamam, hadi iyi bak kendine. Bekliyorum mutlaka."
"Geleceğim."
Ceylin çantasını omzuna astı ve kapıyı tıklattı. İçerden Ilgaz'ın resmi sesi duyuldu.
"Girin."
Ceylin kapıyı açtı.
"Girebilir miyim sayın savcım?"
Ilgaz Ceylin'i görünce önce şaşırdı sonra gülümseyip ayağa kalktı ve Ceylin'i belinden kavrayıp kapıyla arasına aldı.
"Nerden çıktın sen?"
Ceylin'in cevap vermesini beklemeden dudaklarına yapıştı. Özlemini giderdikten sonra geri çekildi.
"Birkaç evrak için geldim. İmza gerekiyormuş."
Ilgaz kollarını indirip Ceylin'i serbest bıraktı.
"Kahveni içmemişsindir umarım."
"Ne mümkün. Gülce'nin banyosunu yaptırdım, tam oturup çalışacakken aradılar işte."
Ilgaz koltuğuna otururken Ceylin de masanın karşısındaki koltuğa oturdu. Ilgaz iki sade kahve söyleyip telefonu kapattı.
Ceylin masayı incelerken yeni eklenen fotoğrafı gördü. Bu Gülce'yi kucağında uyutmaya çalışırken çekilmiş habersiz fotoğrafıydı. Çerçeveyi eline aldı.
"Bunu ne zaman bastırdın?"
"Çektiğim günün sabahı bastırdım."
"İnanılmazsın Ilgaz."
Ilgaz masanın üzerindeki dosyaları düzeltirken Ceylin'e baktı.
"Hayır, karısına çok aşık bir adam ve kızına düşkün bir babayım."
Ceylin gülümsedi ve fotoğrafı yerine bıraktı.
İkisi sohbete devam ederken kahveleri geldi. Ceylin bir saate yakın oturmuştu odada.
"Ovvv, Gülce uyanmak üzere. Uyanmadan orada olsam iyi olur, mahalleyi ayağa kaldırır yoksa bizimki."
Kızının lafı geçince Ilgaz'ın yüzüne ayrı bir mutluluk oturuyordu.
"Kaldırır valla."
Ceylin ayağa kalkınca Ilgaz da kalkmıştı. Kapının yanında veda öpücüğü verip ayrıldılar. Ceylin arabasına binip eve döndü. Ilgaz da bir an önce eve gitmek için işlerine başladı.
...
"İşte böyle, baban çok yorucu bir gün geçirdi kızım."
Ilgaz göğsünde yatan bebeğin başına öpücük bıraktı. Yemekten sonra Ceylin davasına çalışırken Ilgaz da kızıyla ilgileniyordu.
"Ilgaz?"
Ceylin elindeki dosyayla kanepeye, Ilgaz'ın yanına oturdu.
"Şu iki ifadede bir çelişki var. Sen de okusana."
Ilgaz bir eliyle Gülce'nin belini tutarken diğer eliyle dosyayı aldı. Ceylin'in gösterdiği yeri okudu.
"Evet, öyle görünüyor. Ama hangisi doğru?"
"Ya da ikisi de doğru mu? Hemen üçüncü bir sorgu talep ediyorum."
"Bırak artık çalışmayı. Bak uykusu geldi Gülce'nin de."
Ceylin dosyayı orta sehpanın üzerine bıraktı. Ilgaz'ın kucağından kızını aldı.
"Uykusu mu gelmiş bu böceğin? He, geldi mi annecim uyku?"
Ceylin hafifçe bebeğin göbeğini gıdıklayınca ağzından ufak bir kahkaha çıktı.
"Bi de gülermiş annesine. Bi de gülermiş."
Gülce'nin minik elini yakaladı ve öptü.
"Ohhh, bebeğim benim."
Ceylin uyuması için kızını emzirirken Ilgaz da hayranlıkla onları izliyordu.
"Yarın doktor kontrolümüz var. Kan alınacakmış."
"Ben de geleyim. Her korkusunda yanında olmak istiyorum kızımın."
Ceylin elini Ilgaz'ın yanağına koyup okşadı.
"Hayatımın en doğru ilk kararı seninle evlenmekti. İkincisi de senden çocuk yapmak oldu. Bakalım beni daha ne kadar hayran bırakacaksın kendine."
"Valla onu bilemem. Ama benim sana her gün daha da hayran olduğum kesin."
Ceylin kucağındaki bebeğine baktığında uyumuş olduğunu gördü.
"Bu güzellik uyudu. Biraz sallayıp yatırayım."
Ilgaz başını salladı.
"Ben de geliyorum şimdi."
Ceylin geceliğinin askısını omzuna geçirip kanepeden kalktı. Yatak odasında kızını kucağında sallayıp beşiğine yatırdı. Ilgaz da ışıkları söndürüp yatağa girmişti.
"Uyumak için üç saatimiz var."
Ceylin dizleri üzerinde yatakta ilerledi ve Ilgaz'ın kucağına oturdu. Ellerini Ilgaz'ın geniş omuzlarına koydu.
"Ben uyumak istemiyorum ama."
Dudaklarını birleştirirken Ceylin'in geceliği çoktan yeri bulmuştu.

Eksik YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin