Ilgaz kıravatını bağlayıp kol düğmelerini ilikledi, saatini koluna taktı. Aynada son kez kendine baktı. Ceylin hâlâ uyuyordu, yatakta dönerken yüzünü ekşitmiş ve acı bir mırıltı çıkmıştı ağzından. Hamileliği epey zor geçiyordu. Geceleri uyuyamıyor, sabaha karşı zar zor gözleri kapanıyordu. Yine o sıkıntılı gecelerden biriydi dün gece. Ceylin'in ağrıları artmıştı. Yerinde duramıyordu. Ilık bir duş ve ilaçla kendine kelmiş sabaha karşı da gözleri kapanmıştı.
Ilgaz yatağa, Ceylin'in yanına oturdu. Alnına dökülen saçlarını parmak ucuyla geri itti. Parmaklarının tersiyle narince yanakalarını okşadı.
"Ilgaz."
"Günaydın sevgilim."
Ceylin gülümsedi.
"Çıkıyor musun?"
"Hıhı, bölme uykunu. Şimdi Çınar gelecek, yanında olacak bugün. Görüşmelerim varmış."
Ceylin başını salladı.
"İşi vardır çocuğun, hem niye başımı bekliyor ki?"
"Çünkü risk var Ceylin, tek başına bırakamam seni."
"İtiraz yok."
Ceylin zar zor açılan gözlerini kapattı. Ilgaz alnına bir öpücük bırakıp çıktı odadan. Ceketini giyerken aşağı indi. Salondan evrak çantasını aldı ve evden çıktı. Merdivenleri çıkıp bahçe kapısını açtı. Çınar da karşıdan geliyordu.
"Abi, iyi mi Ceylin ablam."
"İyi, uyuyor şimdi az sonra kalkar. Sessizce gir içeri, anahtar saksının altında."
"E napıcam peki bütün gün?"
"Ofiste görüşmeleri var, yanından ayrılma, en ufak bir şeyde beni arayacaksın."
"Tamam abi. Karın da çocuğun da bana emanet. Merak etme sen."
"Uyanınca vitaminlerini alması lazım. Şimdi midesi bulanıyor diye bir şey yemek istemez. Aşağı mahalledeki fırının simitini seviyor, sıcak simit al ondan yesin. Bi de sakın kahve içmesine izin verme. Bugün olmaz."
"Bende o iş."
Ilgaz arabasına bindi ve ayrıldı. Çınar da kapıyı açıp merdivenleri indi. Saksının altından anahtarı alıp sessizce eve girdi. Ayakkabılarını kapıda çıkarıp dolaba koydu. Karşıdaki mutfağa girdi önce. Makinede kahve vardı. Dolaptan bir kupa alıp kahve doldurdu kendine. Mutfaktan çıkıp salona girdi, balkona çıktı. Rahat koltuklardan birine oturdu. Ceylin uyanana kadar güzel havanın tadını çıkardı.
...
"Vitaminlerini aldın mı?"
"Aldım hepsini. Çınar zorla simit tıktı ağzıma. Kimden tembihlendiyse artık!"
"Aferin ona."
Ceylin güldü.
"Ağrın var mı?"
"Karnımda ufak bir sızı var sadece, rahatsız etmiyor ama. Tekmeleri fazla bugün."
"Ceylin dikkat et lütfen. Bak en ufak şeyde ara beni."
"Ay Ilgaz, tamam arayacağım. Hem duruşman falan yok mu senin?"
"Gireceğim şimdi. Çınar yanında mı?"
"Hıhı, Parla da geldi az önce ofisteyiz."
"Tamam, yemek ye işin bitince."
"Sen katılmayacak mısın?"
"Duruşmadan sonra araziye çıkmam gerek, Parsla baktığımız dava için."
"Anladım, akşam evde görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz sevgilim. Seni seviyorum."
"Biz de seni seviyoruz."
Ceylin telefonu kapattı. İçerdeki odaya gitti. Parla ve Çınar karşılıklı oturmuş kağıt oynuyorlardı.
"Bana bakın, müvekkilim gelecek şimdi, ciddi bir konu. Ses, gürültü istemiyorum."
"Tamam teyzoş ya, sessiz sedasız oturuyoruz işte."
Ceylin iki parmağıyla gözlerini işaret edip ikiliye çevirdi. Çalan kapıyı açmak için odadan çıktı.
...
Ceylin görüşmesini bitirdikten sonra masasını toparladı. Çınarlardan ses seda yoktu. Koridoru geçip diğer odaya girdi. Parla koltukta yatmış telefona bakıyor, Çınar da telefonundan kedi videoları izliyordu. İkisi de fark etmemişti Ceylin'i.
"Ohoo, siz bayılmışsınız yine. Ne bu hal?"
Parla kafasını arkaya atıp teyzesine baktı.
"Acıktık acıktık. Ofisin de bomboş, yiyecek hiçbir şey yok."
"Selin olmayınca alışveriş yapacak kimse de yok. Neyse ki yarın dönüyor hanımefendi."
"O da nasıl bir asistansa artık, izne falan çıkıyor."
Ceylin, Parla'nın göz devirmesine güldü. Yanına gitti ve kanepeye oturdu.
"Oy teyzesinin kuzusu kıskanır mıymış he?"
Parla'nın kızaran yanaklarını mıncırdı.
"Hooop, ben de varım burada."
İkisi de kafalarını Çınar'a çevirdi. Gözlerini düşürmüş bakıyordu.
"Gel buraya gel."
Çınar itiraz etmeden Ceylin'in diğer yanına oturdu.
"Ne ısmarlayayım size, ben de, bu bebiş de acıktık."
"Valla junior Kaya ne isterse o, bize laf düşmez."
Ceylin o anda hissettiği şiddetli tekmeyle irkildi.
"Cevap veriyor size."
İkisinin de elini alıp karnına koydu. Yeni gelen tekmeyi hissetmişlerdi. Şaşkın gözlerle Ceylin'e baktılar.
"E teyzoş bu tekmeliyor."
"Ee tabi kızım, amcasının yeğeni o, kendini belli edecek."
Ceylin eliyle hafifçe Çınar'ın kafasına vurdu.
"Zevzek."
...
Ilgaz restorana girer girmez Ceylinleri gördü. En köşede denize bakan masada oturuyorlardı. Yanlarına gitti. Ceylin'in başına bir öpücük bırakıp yanına oturdu.
"Hoşgeldin abi."
"Hoşgeldin Ilgaz abi."
"Hoşbuldum gençler, nasılsınız?"
Ceylin çatalını bıraktı.
"Sabahtan beri tepemdeler. Kuyruk gibi bir adım arkamdalar."
Ilgaz güldü.
"Yaramazlık yaptılar mı sana?"
Çınar gözlerini büyüterek abisine itiraz etti.
"Ne yaramazlığı be, araba bile sürdürtmedim."
Ceylin Ilgaz'a baktı.
"Doğru valla, gerektiğinde senden bile inatçı bu çocuk. Ama hakkını vermek lazım, iyi şımarttı bizi bugün."
Garson gelip siparişleri aldı ve geri gitti. Güzel bir sohbetle yemeklerini yiyip kalktılar. Çınar arkadaşıyla buluşmaya gitti, Parla'yı da eve bıraktılar.
Şimdiyse Ceylin kanepede ayaklarını uzatmış dava dosyası okuyordu. Ilgaz elinde çay fincanlarıyla yanına oturdu Ceylin'in.
"Adaçayı yaptım sana, rahatlatır biraz."
Ceylin fincanı eline alıp bir yudum aldı.
"Mmhhh, eline sağlık sevgilim."
Ilgaz çenesini Ceylin'in omzuna koyup dosyaya göz attı. Bu yeni bir dava olmalıydı. Ceylin 7 aylık hamileliğine rağmen hâlâ çalışıyordu, yoğun bir temposu vardı. Ama neyse ki asistanı Selin sağ kolu olmuştu Ceylin'in. Ufak tefek her işle ilgileniyordu. Ilgaz'ın sıkı tembihleri üzerine Ceylin'e habire bir şeyler yediriyor ve dinlenmesini sağlıyordu. Yarın izinden dönecekti ve Ceylin de rahatlayacaktı.
"Yeni mi bu dosya?"
"Hıhı, bugün görüştük. Biraz sıkıntılı ama. Adamın kadını aldattığına pek emin olamadım. Kadın eksik eksik anlatıyor, bana anlattığı hikayede bir bütünlük yok."
"Kabul ettiğine göre var bir bildiğin."
"Yani, yapacağız bir şeyler."
Ceylin dosyayı kapatıp yanına bıraktı. Vücudunu Ilgaz'a çevirdi. Bugün çok özlemişti onu. Artık tavan yapan hormonları rahat bırakmıyordu Ceylin'i. Her an ruh hali değişebiliyor, bir anda gülerken ağlamaya başlayabiliyordu. Ilgaz'ın inanılmaz bir sabrı vardı karısına karşı. Gün sonunda ikisi de birbirlerine sarılıp uyuyorlardı.
"Sedef Hanım napıyor bakalım? Hâlâ devam mı sayın savcısının ağzının içine düşmeye?"
"Sayın savcı ben oluyorum galiba?"
Ceylin yapmacık bir mimikle başını salladı.
"Bana iş çıkışı yemek teklif etti."
Ceylin Ilgaz'ın sweatshirt'ünün ipleriyle oynuyordu.
"Sen ne dedin peki?"
"Karımın beni yemeğe beklediğini, onu çok özlediğimi ve bir an önce kavuşmak istediğimi söyledim."
Ceylin Ilgaz'ın koluna vurdu.
"Senin böyle bir cevap vermeyeceğini biliyorum. Benim duymak istediğim cevap bu ama senin cevabın ne?"
6 saat önce
Sedef elindeki dosyayı bahane edip yine Ilgaz'ın odasındaydı. Kapıyı çalıp içeri girdiğinde Ilgaz telefon konuşmasını bitiriyordu.
"Sevgilim kapatıyorum, katılacağım size."
Ilgaz telefonunu cebine koydu.
"Buyrun hakime hanım."
Sedef cüretkar bir şekilde karşısına oturdu ve bacaklarını sergilemek istercesine ortaya çıkardı. Ama Ilgaz'ın zerre umrunda olmamıştı bu. Görüş alanına bile zor girebiliyordu adamın.
"Dosyayla ilgili fikrinizi alacaktım, Cemal savcım ilgileniyor ama size de danışmak isterim."
Ilgaz elindeki kalemi parmaklarını arasında çeviriyordu.
"Size yardımcı olmak isterim ama meslektaşımın onayı olmadan bir şey yapamam. Onun dosyası."
"Ama hakime benim, kararı verecek olan benim. Benim iznim varsa ona gerek var."
"Doğru söylüyorsunuz, izniniz yeterli. Ama benim de kendi içimde kurallarım, bir etik anlayışım var. Ben de onları aşamıyorum."
Sedef gülümsedi. Ilgaz'ın onu terslemesinin farkına bile varmamış hayranlık derecesine bakıyordu Ilgaz'a.
"Saygı duyuyorum savcım. Peki sizi yemeğe çıkarsam bir akşam, hatta bugün?"
Ilgaz gerilmeye başlamıştı, kadının ona olan ilgisinin farkındaydı, bu zamana kadar saygı çerçevesini korumuştu, şimdi de sakin kalmaya çalışıyordu.
"Teklifinizi kabul edemeyeceğim."
"Aaa neden? Yanlış bir şey mi söyledim?"
"Eşim zor bir dönemden geçiyor, endişeleniyorum onun için. O yüzden mesai bitimine saatleri sayarken size katılabileceğimi sanmıyorum. Teklifiniz için teşekkürler."
Sedef bozuntuya vermemeye çalıştı.
"Anlıyorum, belki başka zaman."
Ayağa kalktı, dosyasının kolunun altına koyup odadan çıktı.
Şimdi
"Kadına bak ya, boş bulmuş meydanı, kocama yürüyor."
"Bunun için sinirlenmeyeceksin herhalde."
"Buna büyük kurulurdum ama şuan bu anı bozmak istemiyorum, bir ara adliyeye gelip bazı şeyleri kavramasına yardımcı olacağım."
Ilgaz tek kaşını kaldırdı.
"Hmm, neymiş onlar?"
Ceylin dizleri üzerinde kalkıp göbeği izin verdiği kadar Ilgaz'ın kucağına oturdu. Elini yeni yıkanmış ve kurumak üzere olan saçlarına koydu.
"Senin evli olduğunu ve o güzel kalbinin benim için atıyor olduğunu."
Ilgaz'ın cevap vermesine izin vermeden dudaklarına gömüldü. Geceyarısı kanepede soluk soluğa kalmıştı ikisi de. Ceylin kollarını Ilgaz'ın vücuduna sarıp göğsüne yatmıştı. Önüne gelen saçlarını geri attı.
"Hadi yatağa geçelim, burada rahat yatamayacaksın."
Ceylin mırıltı çıkardı.
"Şuan dünyanın en rahat yeri burası."
Ilgaz güldü, Ceylin'in alnına sayısız öpücük bıraktı. Elleri Ceylin'in pürüzsüz sırtında dolaşıyordu. Saatlerce böyle kalabilirlerdi.
...
Ilgaz evden çıkmadan önce Ceylin'in üzerine pijamalarını giydirmiş, ince bir örtü örtmüştü. Birazdan Selin gelecek ve ofise gideceklerdi, Ceylin'i çıplak bir şekilde kanepede yatarken görmesi pek hoş bir görüntü olmazdı tabi.
Evden çıkarken anahtarı saksının altına koydu. Arabasına binip adliyeye doğru yola çıktı.