Ceylin omzuna konan öpücüklerle uyandı. Ilgaz bir eliyle saçlarını okşuyordu bir eliyle belini kavramıştı.
"Günaydın güzelim."
"Günaydın kocacım."
Ceylin yüzünde kocaman gülümsemesiyle arkasını dönüp Ilgaz'a sokuldu, elini Ilgaz'ın yanağına koydu.
"İşe gidecek misin bugün?"
"Cık, Tolga bakacak bugün. Gülce'nin kontrolü var 10'da. Bebeğimiz bir yaşına basıyor babası."
"Aklımdan çıkmış tamamen, duruşmam var 9'da."
Ceylin kocasının yüzündeki üzüntüyü gördü ve gülümsedi.
"E hayatım haftalardır bu duruşmaya hazırlanıyorsun, çok normal. Sıkma canını."
Ilgaz eğilip dudaklarından öptü Ceylin'i.
"Hem biz önce doktora sonra da Çınar amcasıyla kahvaltıya gideceğiz. Ona sözüm vardı."
"O zaman size iyi eğlenceler."
Ceylin yatakta doğruldu. Komodindeki tokayla uzun saçlarını dağınık bir topuz yaptı.
"Sen duşa girerken ben de kahvaltıyı hazırlayayım sana."
"Hmmmm, beraber girsek duşa."
Ilgaz Ceylin'i kolundan tutup yanına çekti. Boynunu derin derin koklayıp dudaklarından öptü.
"Birazdan küçük hanım uyanır ve hemen emmeye başlamazsa bütün mahalleyi ayağa kaldırır."
"Ah benim nazlı kızım."
"O yüzden sevgilim, şimdi duşa giriyorsun ben de sana kahvaltı hazırlıyorum."
Ceylin yataktan kalkıp üzerine sabahlığını geçirdi ve mutfağa gitti. Masayı hazırladı ve çayı demledi. Ilgaz duştan çıkmış, giyiniyordu. Minik Gülce uyandığını belli etmek için ağlamaya başlamıştı. Ceylin bebek odasına gidip kızını kucağına aldı.
"Geldim annecim geldim."
Salona geçip kanepeye oturdu ve kızını emzirmeye başladı. Ilgaz da kıravatını sıkarak salona girdi.
"Uyanmış mı benim kızım."
Kanepenin yanına gelip eğildi ve kızının saçlarına öpücük bıraktı.
"Ohhh mis gibi de kokuyor."
Ceylin iki parmağıyla göğsünü sıkıştırıp kızına yardımcı oldu.
"Kahvaltı hazır, çayını koyup oturabilirsin hayatım."
"Eline sağlık."
Ilgaz kendine çay koyup masaya oturdu.
"Bugün Gülce'nin pastasının siparişini vericem."
"O ayıcıklı olan mı?"
"Hıhı, o daha tatlı geldi gözüme."
Ilgaz kahvaltısına devam ederken Ceylin de kızını emzirmiş masaya oturmuştu. Gülce'nin sırtını okşayarak gazını çıkarmaya çalışıyordu.
"Yarınki davete adalet bakanı da gelecekmiş. Dün sabah yazı geldi odama, özellikle benimle tanışmak istiyormuş."
"Eeee, ülkenin en cevval başsavcısını tanımak ister tabi."
Ilgaz güldü "Şımartıyorsun beni."
"Tadını çıkar bence."
Gülce'nin gazı çıkarken içtiği sütün birazını da annesinin omzuna kusmuştu. Ilgaz kızını almak için yeltendi.
"Dur sevgilim, üzerin batmasın. Ben hemen hallediyorum."
Sandalyeyi geri çekip ayağa kalktı. Bebek odasına gidip Gülce'nin üzerini değiştirdi. Kendi üzeri de batmıştı, kızını kucağına alıp yatak odasına girdi, Ilgaz kravatını düzeltiyordu. Ceylin kızını yatağa bıraktı, dolaptan kendine yeni tişört aldı. Kirli tişörtünü üzerinden çıkarırken aynadan Ilgazla göz göze geldi.
"İşe gitmemem için bana sebep veriyorsun şuan."
Ceylin'in üstü tamamen çıplaktı, tişörtünü giymeden iki adımda Ilgaz'ın yanına geldi. Tomurcuklanan göğüs uçları Ilgaz'ın beyaz gömleğine değince hissettiği karıncalanmayla alt dudağını ısırdı.
"Başsavcıyı işe göndermediğimi düşünürlerse ne olur bilmiyorum."
Parmak uçlarında yükselip Ilgaz'ın dudağını öptü.
"Deneyip öğrenmek ister misin?"
Ilgaz Ceylin'in kalçalarını sertçe sıkınca kadının boynu arkaya doğru yay gibi gerildi.
"Ilgaz."
Ilgaz Ceylin'i bıraktı, aynada son görüntüsüne baktı.
"Araban bugün çıkacakmış bakımdan, dün aradılar. Çınar'a söylerim bir ara gidip alır. Bugün benimkini kullan."
"Tamam canım. Sen adliyeden nasıl döneceksin?"
"Parsla ufak bir işimiz var, bırakır sonra beni."
Ilgaz karısının dudaklarından bir öpücük aldı, yatağın üzerine eğilip kızının da yanağından öptü.
"Görüşürüz kızım."
Ceylin Ilgaz'ı kapıya kadar geçirip camdan dışarı baktı. Şoför kapısını açmış binmesini bekliyordu. Başsavcı olduktan sonra zorunlu olarak şoför ve bir korumayla gidiyordu işe. Bundan hiç hoşlanmasa da mecbur bırakılmıştı.
Araba uzaklaşırken Ceylin de perdeyi kapatıp yatak odasına döndü.
"Kuşum."
Komodindeki amigurumi fil oyuncağı eline verdi. İki yanına da büyük yastıkları koydu.
"Anne mutfağı toplasın hemen geliyor."
Mutfağa gidip masayı topladı. Bulaşıkları makineye yerleştirdi. Yiyecekleri dolaba koydu ve masayı sildi.
Yatak odasına döndüğünde Gülce elleriyle ayaklarına uzanmaya çalışıyordu, bu hareketi yaparken minicik kalıyordu. Ceylin yastığı kenara çekip kızının yanına uzandı.
"Annem, cicilerimizi giyelim mi? Duru teyzen bizi bekliyor."
Gülce'nin doktoru Ceylin'in liseden arkadaşı Duru'ydu. Gülce'yi yakından takip ediyor onunla özel olarak ilgileniyordu.
Gülce annesine cevap olarak anlamsız sesler çıkardı.
"Tamam, hadi o zaman."
Kızının üzerindeki kıyafetlerini çıkarıp bezini değiştirdi. Takım olarak aldığı toz pembe çiçekli şort ve tişörtü giydirdi. Havalar epey bunaltıcıydı bu aralar. Ayakları üşümesin diye de ince gül kurusu çoraplarını giydirdi.
"Ohhh, ne güzel oldu benim balım ya."
Kızının boynundan kokulu bir öpücük alıp geri çekildi.
"Şimdi anne de giyinsin ve çıkalım hemen."
Kendine de ince askılı çiçekli elbisesini çıkartıp giyindi. Saçlarını yarım toplayıp salınık bıraktı. Yüzüne çok hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdı.
...
"Kemerimizi de takalım."
Gülce'yi araba koltuğuna oturtup kemerini bağladı. Eline de oyalanması için peluş zürafasını verdi. Sürücü koltuğuna geçtiğinde çantasını yan koltuğa koydu, güneş gözlüğünü takıp kemerini bağladı. Arabayı çalıştırıp yola çıktı.
...
Ilgaz duruşma salonundan çıkınca derin bir nefes verdi. Hedefinde çocuklar olan bir organ kaçakçısını içeri tıkmıştı. Bu konulara kızı doğduktan sonra daha da hassas yaklaşıyordu. Ceylin'den sonra Gülce de ona iyi gelmiş, yavaş yavaş dönüştürmeye başlamıştı. Anne kız bütün yaralarını sarıyordu Ilgaz'ın.
Ilgaz odasına girdi, ardından da Özge gelmişti.
"Kahvenizi söylüyorum başsavcım."
"Sana zahmet Özgecim."
Özge çıktıktan sonra telefonunu eline alıp Ceylin'i aradı.
"Sevgilim? Çıktınız mı doktordan."
"Çıktık canım, şimdi Çınar'ı alıp kahvaltıya geçeceğiz."
"Nasılmış bakalım benim güzel kızım?"
"Her şey yolunda, artık yavaştan ayakta durmaya başlatmamızı söyledi. Dengesini sağlamayı öğrenmesi lazımmış."
"E bizimki çoktan hazır zaten buna, kucağa geldi mi hemen dikelmeye çalışıyor dizimizin üzerinde."
"Bakacağız artık. İki hafta sonra kan alınacakmış, buna gelmen şart."
"O zaman şimdiden ayarlayayım programımı."
"Öyle işte, her şey yolundaymış. Emmeyi istediği sürece iki yaşına kadar emzirmeye devammış."
"E en çok sevdiği şey zaten."
"Aynen öyle, bir süre daha uykularımız bölünmeye devam edecek yani sevgilim."
"Olsun olsun, bebeğimiz iyi olsun da."
"Aynen öyle, di mi kuşum he?"
Ceylin arkasını dönüp Gülce'yi de kattı sohbete. Gülce ön dişleriyle gülümsedi annesine.
"Size keyifli günler o zaman Ceylin hanım. Ben de işimin başına döneyim."
"Kolay gelsin sayın başsavcım."
Ilgaz telefonu kapatıp keyifle arkasına yaslandı.
...
"Tamam abi, çıkıyorum şimdi ben."
Çınar telefonu kapatıp masaya koydu.
"Senin araban hazırmış, onu almaya gitmem lazımmış."
Ceylin böldüğü minik ekmek parçasını tahin pekmez karışımına batırıp Gülce'nin ağzına tutuyordu.
"E tamam bırakayım seni arabayla."
Çınar yerinde kıpırdandı.
"Yok abla zahmet etme sen, öncesinde birini görmem lazım."
Ceylin heyecanlı bir şekilde gülümsedi.
"Hmmmm, şu twitindeki güzel saçlı kız mı yoksa?"
Çınar utanmıştı, çayından bir yudum alıp ayağa kalktı.
"Zamanı gelince ilk seninle tanıştırıcam söz. Yengelerin yengesi!"
"Öyle olsun bakalım. Yardıma ihtiyacın olursa her zaman."
Çınar eğilip Ceylin'e sarıldı.
"Biliyorum."
Çınar gittikten sonra Ceylin de hesabı ödeyip kalktı. Saat 3'e geliyordu. Pastacı randevusuna az kalmıştı. Otoparktan arabaya binip yola çıktılar.
"Şimdiiii, benim minik kuşuma harika bir pasta yaptırıcaaaz."
Aynadan kızına baktı.
"Üzerinde papatyalar olucak, en üstte de minik bir bebek olucak, aynı senin gibi."
Gülce dişlerini göstererek güldü annesine.
"Yerim seni."
...
Ceylin kucağında kızıyla kapıyı açıp eve girdi, arkadan ayağıyla ittirip kapattı.
"Acıkmış mı benim kuşum?"
Yatak odasına gidip Gülce'yi yatağa bıraktı. Önce kendi üzerini değiştirdi sonra da kızının altını değiştirip pijamalarını giydirdi.
"Gel bakalım anneye."
Yatağa girip yan döndü ve kızını emzirmeye başladı. Telefonunu eline almıştı ki Ilgaz arıyordu.
"Efendim canım."
"Sevgilim, naptınız?"
"Eve yeni geldik daha, üzerimizi değiştirdik. Şimdi de Gülce hanım karnını doyuruyor."
"Uyku saati de gelmiş zaten."
"Evet emdikten sonra uyutucam hemen."
"Gelirken getirmem gereken bir şey var mı?"
"Yok sevgilim, alışverişi yaptım ben."
"Tamam o zaman, iki saate evdeyim. Pars'ın işini halletmeye çıkıyoruz."
"Selam söyle."
"Söylerim."
Telefonu kapatıp yatağa koydu. Gülce'nin gözleri çoktan kapanmıştı ama hâlâ emmeye devam ediyordu. Uykusu derinleşene kadar bekledi Ceylin. Sonra yavaşça çekilip üzerini düzeltti, Gülce'nin üzerine ince pikesini örtüp kendi de yanına kıvrıldı.
Kızının bebek kokusuyla uykuya daldı.
...
Ceylin mama sandalyesine oturttuğu kızının önüne oyalanması için meyve tabağı koymuştu. Kendisi de akşam yemeği hazırlıyordu. Ilgaz arayıp geç geleceğini söylemişti, Ceylin de yemeğe bekleyeceği konusunda ısrar etmişti.
Kapının açılıp kapanma sesini duydu.
"Ilgaz?"
"Ben geldim."
Ilgaz ceketini çıkarıp koltuğun üzerine bıraktı. Mutfağa girdi.
"Hoşgeldin sevgilim."
Karısının dudaklarına öpücük bıraktı.
"Hoşbuldum."
Mama sandalyesindeki kızına baktı. İşaret parmağının tersiyle tombul yanağını okşadı Gülce'nin.
"Baban seni çok özledi bugün, üzerimi değiştirip hemen öpücüklere boğacağım seni."
Ilgaz yatak odasına gidip üzerini değiştirdi. Banyoda elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa girdi tekrar.
"Eveet, gel bakalım babaya."
Kızını kucağına alıp koklaya koklaya öptü onu. Gülce'den ise keyif mırıltıları çıkıyordu.
"Kıskanıyorum ama ben."
Ilgaz karısının sitemine karşılık olarak boynuna bir buse kondurdu.
"Seninle yemekten sonra özel ilgileneceğim karıcım."
"Peki, öyle olsun."
Ilgaz kızını alıp kanepeye geçti ve yemek hazır olana kadar kızıyla oynadı. Gülce'nin algıları gün geçtikçe hızla açılıyordu. Öğrendiği şeyleri hızlı kavrıyor ve unutmuyordu. Her şeye çok çabuk tepki veriyordu. Annesi babası gülerken o da kahkahalar atıyordu ama eğer aralarında en ufak ses yükselmesi olursa hissediyor ve hemen çığlık çığlığa ağlamaya başlıyordu.
"Hadi bakalım, soframız hazır."
Ilgaz kucağında kızıyla kanepeden kalktı ve masanın yanına gitti. Gülce'yi mama sandalyesine oturtup önüne oyuncağını verdi.
"Bana çorbayı az koyar mısın Ceylin?"
"Tabii."
Az çorba kasesini kocasının önüne bıraktı. Kendine de bir kase doldurup yerine oturdu. Yemeklerini yerken sohbete daldılar.
"Ankara'dayken beraber çalıştığım Orhan başkomiserden bahsetmiştim ya hani sana."
"Hıhı."
"Bugün aradı beni, uzun zamandır da görüşmüyorduk."
"Evet?"
"Eşi Eceyle beraber İstanbul'a geleceklermiş. Yarınki hukuk balosuna davet edilmişler."
"Ne güzel. Beni de tanıştırırsın artık."
"Kesinlikle tanıştıracağım. Eşini de çok seveceksin. Ece çok cana yakındır, Ankara'da hep evlerine yemeğe çağırırdı beni."
"Adli tıp doktoruydu di mi?"
"Evet, işinde bir numaradır, yıllardır karı koca ortak çalışıyorlar."
"Tıpkı bizim gibi."
"Yani sevgilim biz pek ortak çalışamıyoruz malum."
Ilgaz güldü. Yemeklerini bitirdikten sonra masayı birlikte topladılar. Ceylin, mama sandalyesinde huysuzlanmaya başlayan kızını kucağına aldı ve kanepeye Ilgaz'ın yanına oturdu.
"Tamam kızım dur, sakin."
Tişörtünü kaldırıp sütyenini indirdi ve kızını emzirmeye başladı. Gülce iştahla emiyordu annesinin memesini. Lıkır lıkır yudum sesleri geliyordu.
"Çınarla naptınız bugün?"
"Kahvaltı ettik, sohbet ettik işte."
"Neler anlattı bakalım?"
"Aaa, aramızda."
"Bak ya, ben dış kapının dış mandalı oldum yine."
Ceylin elini göğsünden çekip Ilgaz'ın yanağına koydu.
"Hayır sevgilim, sadece zamanını bekle."
"Öyle olsun bakalım."
Ceylin kızını emzirirken Ilgaz da televizyondan maç skorunu takip ediyordu. Ceylin'in sütü bitince Gülce kendini geri çekip ağlamaya başladı. Bu uyku öncesi huzursuzluktu.
"Ah benim nazlı kızım, uykun geldi biliyorum annecim."
Sütyenini düzeltip tişörtünü indirdi.
"Ben uyutup geleyim sevgilim. Kahve demlenmiştir içebilirsin."
"Yardımcı olmamı ister misin?"
"Cık, uyur zaten hemen."
Ceylin bebek odasına gidip kapıyı kapattı. Önce kızının altını değiştirdi. Sonra odanın kalın perdesini açıp tül perdesini çekti. Odadaki ışığı kapattı, sokak lambalarının ışığı yetiyordu. Kızını kucağında yatırıp odanın içinde tur atmaya başladı. Ninni söylerken hafifçe kucağında sallıyordu. Gülce'nin gözleri kapanmıştı hemen ama Ceylin uykusunun derinleşmesini bekleyip kızını yatağına yatırdı. Üzerine ince pikesini örtüp yavaşça odadan çıktı. Salona döndüğünde Ilgaz da kahvesinden son yudumunu almıştı. Bebek telsizini sehpaya bırakıp Ilgaz'ın kolunun altına girdi.
"Nasıldı bugün adliye?"
"Sakin, olaysız."
Ceylin omzunun üzerindeki Ilgaz'ın eline uzanıp öptü. Buna karşılık Ilgaz da Ceylin'in saçlarına bir öpücük kondurdu.
"Ilgaz."
"Efendim güzelim."
"Bu yaz tatile nereye gidelim?"
"Hmmm, güzel soru."
Biraz sessiz kaldıktan sonra cevap verdi.
"Hani sana bahsettiğim bir yer vardı, Çanakkale'deki yazlık."
"Evet, hiç gitmediğiniz."
"Babamla konuştum geçen gün. Orayı tadilat ettirmeye karar verdik. Eğer istersen oraya gidebiliriz. Her gün denize gireriz akşamları balkonda keyif yaparız."
"Harika fikir. Babanlar da gelir sonra."
"Eğer isterlerse gelirler tabi."
Ceylin'i heyecanlandırmıştı bu fikir. Koltukta doğrulup Ilgaz'a baktı.
"Sakin bir yerde mi? Yani etrafı kalabalık mı?"
"Sakin, arkası ve sağ tarafı ormana bakıyor, önü deniz. Solunda bir ev var ama görmüyor birbirini. Neden sordun?"
Ceylin kanepede dizleri üzerinde doğrulup bir dizini Ilgaz'ın önür tarafına attı ve kucağına oturdu.
"Mahremiyet önemli bence."
"Mmmm, bunu biraz açar mısın?"
"Tabi."
Ceylin şuh bir gülüş atıp tişörtünü bir çırpıda çıkartıp yere attı. Göğüsleri apaçık ortadaydı.
"Bu yeterince açık oldu mu?"
Ilgaz kaşlarını kaldırdı, kollarını yana açıp arkasına yaslandı.
"Cık, henüz değil."
Ceylin ayağa kalkıp pijama altını çıkardı ve tekrar oturdu Ilgaz'ın kucağına. Üzerine doğru eğilip dudaklarından öptü.
"Kocamla sevişirken izlenmek istemem doğrusu."
Ilgaz Ceylin'i belinden kavrayıp ayağa kalktı, yatak odasına geçip kaldıkları yerden devam ettiler.
...
"Ilgaz, fermuarımı kapatır mısın?"
Ceylin arkasını dönüp saçlarını eliyle yukarda topladı. Ilgaz nazikçe fermuarı kapattı.
"Bütün gözleri üzerine toplayacaksın anlaşılan yine."
"Eee, başsavcıya layık olmaya çalışıyorum, ne de olsa bu gecenin ev sahibi ve yıldızı sen olacaksın."
"Geriliyorum Ceylin, gaza getirme beni."
"Aaa, hadi ama sevgilim, rahat ol biraz. Her şey güzel olacak, problem çıkmayacak."
"Umarım. Şu geceyi bi atlatalım da."
Ilgaz kıravatını bağladı. Çekmeceyi açıp gümüş kordonlu saatini seçti ve bileğine taktı. Saçlarına son dokunuşu yaptıktan sonra ceketini giydi.
"Ilgaz mutfak masasının üzerindeki sütü biberona koyar mısın?"
"Hallediyorum hemen."
Ilgaz yatak odasından çıktı. Ceylin de takılarını takıp hazırlığını bitirdi. Yatak odasının ışığını kapatıp mutfağa geçti. Gülce yerdeki anakucağında kendi kendine oynuyordu. Çantası da hazırdı. Üçü birlikte evden çıktılar. Gülce'yi aşağıya dedesine bırakıp ayrıldılar.
...
"Geçin bakalııım."
Ilgaz kapıyı açıp Ceylin'in geçmesine müsaade etti. Eve mümkün olduğunca erken dönmeye çalışmışlardı.
Ceylin uyuyan kızını odasına götürüp yatağına yatırdı. Beşiği çok hafif sallayıp uykusunun derinleşmesini bekledi. Perdeleri açıp odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Ilgaz yatak odasındaydı, ayakta dikelmiş telefonundan bir şeye bakıyordu. Arkasından sarıldı Ceylin. Ellerini göğsünde gezdirdi.
"Harika bir baloydu sayın savcım."
Ilgaz telefonunu kapatıp yatağa bıraktı. Ellerini Ceylin'in kollarında gezdirdi.
"Desteğiniz sayesinde avukat hanım."
Ilgaz arkasını dönüp Ceylinle yüz yüze geldi. Saçlarını okşayıp elini beline yerleştirdi.
"Çok güzelsin."
Ceylin gülümsedi. Ilgaz başını eğip Ceylin'in boynunu kokladı.
"Kokunu saklayıp yanımda taşımak istiyorum."
Baş parmaklarıyla göz kenarlarına dokundu.
"Bütün dünya sadece gözlerinin renginden olsun istiyorum."
Sağ elinin baş parmağıyla dudaklarından geçti.
"Dudaklarının yumuşaklığını hep hissetmek istiyorum."
Ceylin'in gözleri dolmuştu.
"Ilgaz, utanıyorum."
Ilgaz ellerini Ceylin'in yüzüne koydu, dudaklarından öptü.
"Utanılacak kadar güzelsin çünkü sevgilim."
Ilgaz ellerini Ceylin'in sırtında gezdirip beline indirdi, elbisenin fermuarını yavaşça aşağı indirdi. Fermuarın açılmasıyla bollaşan elbise Ceylin'in omuzlarından sıyrılıp aşağı düştü. Ilgaz Ceylin'i yönlendirerek nazikçe yatağa yatırıp üzerine uzandı. Dudakları buluşurken ikisinin de elleri boş durmuyordu. Ceylin kocasının gömleğinin düğmelerini açarken Ilgaz da Ceylin'in iç çamaşırının üzerinden kadınlığını okşuyordu. Ceylin'in inlemeleri arttıkça Ilgaz daha da tahrik oluyor ve pantolonu rahatsız etmeye başlıyordu. Dudaklarından ayrılıp ayakta doğruldu. Ceylin nefes nefese Ilgaz'ı izliyordu. Ilgaz kemerini çözüp pantolonunu çıkardı, iç çamaşırını da tek hamleyle çıkarıp yere bıraktı. Ceylin kollarından destek alarak doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Ilgaz'ın iyice sertleşmiş olan erkekliğini eliyle okşayarak ağzına aldı. Ilgaz bu hazzın verdiği elektriklenmeyle başını geri atıp elini beline koydu ve kendini karısına bıraktı. Ceylin elini ve dilini kullanarak Ilgaz'ı iyice kıvama getirmişti. Ilgaz boğuk bir inleme çıkarttı, Ceylin'in başını kendine bastırıp sıcak sıvının boşalmasını bekledi. Bu hareket birçok çift için iğrendirici olabilirdi ama Ilgaz ve Ceylin bundan çok haz duyuyorlardı. Ceylin'in başını serbest bırakıp kendini geri çekti ve yutmasını izledi. Ceylin dudağının kenarında kalan sıvıyı parmağıyla silip yaladı.
Ilgaz karısını omuzlarından tutup yatağa itti. Bacaklarından kavrayıp yatağın ucuna getirdi ve iç çamaşırını çıkarttı. Üzerine eğildi, önce biraz alıştırıp yavaşça içine girdi. Ceylin'den acıyla karışık inilti çıktı. Ilgaz alıştıra alıştıra itmeye devam etti ve bir ritim yakaladılar. İkisinin de orgazm olması uzun sürmedi. Nefes nefese kalıp doğruldular.
"Bunu daha sık yapmalıyız sevgilim."
"Eskisi gibi mi?"
"Eskisi gibi biraz zor ama şuana göre daha sık."
"İlk yıllarımızda pazar günleri evden çıkmazdık, daha doğrusu çıkamazdık."
"Çünkü Ilgaz Kaya doymak bilmezdi."
"Bak ya, cumartesi geceleri uyanıp uyanıp rahat durmayan kimdi acaba."
Ceylin cevap verecekti ki içerden ağlama sesi duyuldu.
"Heh, acıktık galiba."
Yataktan kalkıp elbise dolabından sabahlığını çıkardı ve üzerine geçirdi. Ilgaz'ın çıplak omzuna öpücük bırakıp yatak odasından çıktı. Kızının odasına girip beşiğinden aldı ve emzirme koltuğuna oturdu. Güzelce karnını doyurduktan sonra ninni söyleyip uyuttu ve yatak odasına geri döndü. Sabahlığını çıkarıp yatağa girdi, Ilgaz'ın sıcaklığında uykuya daldı.