Ilgaz silahın şarjörünü boşalttı arkadaki duvara. Oluşan sessizlikten sonra Kenan'ın sinir bozucu kahkahası yankılandı boş depoda. Hiçbir şey demeden hışımla çıktı Ilgaz. Ceylin de arkasından koşmuştu. Dışarı çıkar çıkmaz dizleri üzerine çöküp ağlamaya başladı Ilgaz. Elinden gelse tüm İstanbul'a haykıracaktı ama yapamıyordu. İçinde bir şey kalbini sıkıyor bırakmıyordu. Omzunu okşayan ellerle sakinleşti biraz. Esen rüzgarla kadının kokusu burnuna doluyordu ve ağlaması yavaş yavaş durdu. Ceylinse hiçbir şey demeden sadece yanına duruyor başına öpücükler bırakıyordu.
"Yapamadım Ceylin, yapamadım."
"İyi ki de yapmadın sevgilim. Sen o değilsin. Sen benim tanıdığım merhametli savcı Ilgazsın, beni canından çok seven sevdiğim adamsın ve kızımın şahane babası Ilgazsın."
Ilgaz küçük bir çocuk gibi sarıldı Ceylin'e. Derin derin içine çekti onu. O olmasa napardı düşünmek bile istemiyordu. Ayakta kalma sebebiydi Ceylin.
"Hadi toparlan sevgilim."
İkisi de ayağa kalkarken ekipler ve ambulans da gelmişti depoya. Ilgaz polis memurlarına talimatları verdi.
"İçerde, suçluyu alın ve emniyete götürün. Sorgusu orada yapılacak."
"Emredersiniz savcım."
Ekipler Kenan'ı alıp arabaya bindirdiler.
"Savcım şahıs yaralı."
"Biliyorum. Ambulansla değil araçla gidecek."
"Emredersiniz."
Ekipler uzaklaşırken Ilgazla Ceylin de arabaya bindi. Adliyeye vardıklarında arabadan indiler. Ilgaz Kenan'ın mahkemesinin hemen görülmesi için gerekli evrakları hazırlayıp teslim etti. Odasına döndüğünde Ceylin camdan dışarıyı izliyordu. Ilgaz'ın geldiğini görünce arkasını döndü.
"Hallettin mi?"
Ilgaz başını salladı. Bir şey demeden masanın karşısındaki koltuğa oturdu, öylece duvarı izlemeye başladı.
O an anladı Ceylin. Ilgaz yasını tutmaya başlamıştı. Zor günler bekliyordu ikisini de.
"Sevgilim."
Ceylin önünde diz çöktü. Ellerini ellerine aldı.
"Hadi eve git artık. Bak cenaze günü bugün. Evdekilerin sana ihtiyacı var."
"Mahkeme görülecek."
"Tamam, Efe savcı girecek duruşmaya. Karar belli zaten. Lütfen dinle beni."
Ilgaz bakışlarını karısına çevirdi. İçini yumuşatan tek şey Ceylin'in bakışlarıydı.
Cevap olarak kafasını salladı sadece. Ceylinle birlikte doğrulup ayağa kalktı.
"Sen eve git, ben de önce ofise uğrayıp dosyaları alacağım sonra da kızımızı alıp geleceğim yanına."
"Dikkat et."
"Ederim."
İkisi beraber çıktı Adliyeden. Ilgaz kendi arabasına Ceylin de kendi arabasına binip ayrıldılar.
...
Ceylin kızının emniyet kemerini çözüp indirdi arabadan.
"Baban aşağıda Mercan. Oraya gideceğiz."
Mercan başını salladı. Önden gidip girdi apartmana. Üst kata çıktı ve ayakkabılarını çıkarıp eve girdi. Ev çok kalabalıktı bugün. Ve herkes çok üzgündü. Tanıdığı herkes ağlıyordu. Yabancı çok insan vardı etrafında, ürkek adımlarla içeri girdi. Köşedeki koltukta babasını gördü. Usulca yanına gidip kucağına oturdu.
"Baba ben geldim."
"Hoşgeldin kızım."
Babasına yanaktan öpücük verip kucağına sindi iyice. Kızının bu hali iyi gelmişti Ilgaz'a. Onun saçlarını koklayıp öpüyordu.
"Nasıl geçti bugün okulun?"
"Sizi özledim."
Evdeki üzüntünün farkındaydı Mercan. Dedesi çok uzaklara gitmişti herkes bu yüzden üzgündü. Annesi öyle söylemişti ona.
"Annen nerde?"
"Yukarıya çantalarımızı bırakıp gelcekmiş."
Ilgaz başını salladı. Kızının saçlarını okşayarak devam etti oturmaya.
Ceylin çıkageldi koridordan. Gelen kalabalığa ufak bi baş selamı verdikten sonra Ilgazla Mercan'a baktı. Ilgaz kucağında kızıyla koltuktan kalkıp Ceylin'in yanına gitti.
"Annem yemek hazırlamış, Mercan aç zaten sen de onunla ye hadi biraz."
Ilgaz içeriye göz gezdirdi.
"Şimdi çok kalabalık Ceylin, ayıp olur gelenlere. Mercan yesin biz seninle yeriz sonra."
Kızına döndü Ilgaz.
"Olur mu kızım?"
Mercan başını salladı. Ilgaz biraz eğilip kızını kucağından indirdi ve içeri döndü.
"Gel annecim."
Mutfağa geçtiler. Mercen masaya oturdu Ceylin de ona bir tabak yemek koydu.
"Ye hadi annecim."
Mercan yemeğini yerken Ceylin de onu bekledi.
...
Evdeki kalabalık dağılmıştı artık. Herkes epey yorgun ve üzgündü. Çınar ve Defne odasına çekilmiş, Meerdan da balkonda oturuyordu. Bütün akşam babasının kucağından inmeyen Mercan uyuyakalmıştı. Ceylin ellerini kurulayarak geldi mutfaktan. Babasının kucağında uyuyan kızına baktı.
"Kuzum, yoruldu tabi."
"Senin işin bitti mi?"
"Evet, Makbule hala hallediyor gerisini."
"Çıkalım o zaman."
Ilgaz dikkatlice kalkıp kızını sarmalayarak çıktı evden. Ceylin önden geçip kapıyı açtı ve kendi evlerine girdiler. Önce Mercan'ı yatırdılar, üzerinde okula giderken giydiği kıyafetler vardı hâlâ. Ceylin dolaptan pijama takımlarını çıkardı.
"Üzerini değiştireyim, rahatça uyusun."
"Tamam, balkona çıkıyorum ben de."
Kızının yanağından öpücük alıp çıktı Ilgaz. Ceylin de kızının üzerini değiştirdi. Odasının ışığını kapatıp çıktı. Mutfağa geçip bitki çayı demledi ve bardaklara koyup balkona çıktı. Soğuk hava yüzüne çarpmıştı hemen. Ilgaz'a bardağını verdikten sonra kendisi de yanına oturup battaniyeye saralandı.
"Üşüyeceksin Ceylin."
"Sen varsın ya işte."
Ilgaz gülümsedi ve karısını kollarının arasına aldı.
"Siz olmasaydınız nasıl dayanırdım Ceylin"
"Düşünme bunları. Biz hep yanında olacağız. Sen de bırakmayacaksın kendini. Benim için, kızımız için ayakta duracaksın."
"Mercan benim en büyük desteğim zaten."
"Gözlerinin içine bakıyor gülümseme aramak için."
"Farkındayım, bugün hiç inmedi kucağımdan."
"Sana iyi geldiğini hissediyor çünkü. Çocuklar anlar."
Ilgaz gülümsedi. Ceylin'i daha da kendine çekip saçlarını kokladı.
"Ben çok şanslıyım Ceylin."
Ceylin kafasını kaldırıp baktı Ilgaz'a.
"Bu kadar insanın içinde gelip beni seçtin. Hayatını benimle birleştirdin ve bana harika bir kız çocuğu verdin."
Ceylin gözünden akan yaşı sildi.
"Asıl şanslı olan biziz. Ben dünyanın en iyi eşine, kızım da dünyanın en iyi babasına sahip."
...
Gördüğü kabusla sıçrayarak uyandı Ilgaz. Ceylin'in de haberi oldu ve doğruldu yatakta.
"Ilgaz, iyi misin?"
"İyiyim, kabustu sadece."
Ceylin arkadan sarılıp kolunu okşadı Ilgaz'ın. Saçlarına öpücükler bırakarak sakinleştirdi. Ilgaz kadının kollarından çıkmadan vücudunu ona çevirdi. Gözlerinde büyük bir hüzün ve çökmüşlük vardı. Ceylin'in dudaklarına yapıştı. Nazikçe öptü onu bu sefer. Dudaklarını ayırmadan kıyafetlerini çıkardılar. Ilgaz yatakta Ceylin'in üzerine çıkıp beklemeden içine girdi. Ceylin kollarını adamın ensesinde birleştirip kendine çekti. O gece ilk kez zevk için sevişmediler. Ilgaz'ın biran olsun huzur bulmaya ve sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Ceylinse sadece kocasına destek oluyordu. Ilgaz'a olan teslimiyetini ona hissettirerek onu biraz olsun rahatlatmaya çalışıyordu. Çok uzun sürmemişti o gece. Ilgaz kendini yatağa bırakıp Ceylin'i kollarıyla sarmaladı.
"Seni seviyorum, seni çok seviyorum."
"Ben de, çok."
İkisi de gözlerini kapatıp uykuya daldılar. En azından Ceylin uyuyabilmişti.
...
Sabahın ışıklarıyla uyandı Ceylin. Yan tarafına döndüğünde Ilgaz gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu. Üzeri giyinikti, gece kalkıp giymiş olmalıydı.
"Ilgaz?"
Ilgaz bakışlarını Ceylin'e çevirdi.
"Günaydın sevgilim."
"Uyumadın mı yoksa?"
"Biraz."
Ceylin adamın göğsüne öpücük bıraktı.
"Ben bi aşağıdakilere bakayım. Sen de uyu olur mu? Bak bugün gelenler çok olur yine."
"Tamam."
Ceylin yataktan çıkınca çıplak tenine değen havayla ürperdi. Çekmeceden iç çamaşırlarını alıp giydi. Dolaptan da pantolon ve kazak geçirdi üzerine. Odanın kapısını kapatıp çıktı. Salona girerken Mercan da odasından çıkıyordu.
"Meleğim, uyandın mı annecim?"
Mercan gözlerini ovuşturarak başını salladı.
"Hıhı. Bi yere mi gidiyorsun?"
"Çınar amcanlara bakacağım."
"Babam nerde?"
"Baba biraz uyuyacak. Yanında yatmak ona sarılmak ister misin?"
Mercan kafasını salladı.
"Koş o zaman."
Ceylin evden çıktı. Mercan da yatak odasına girdi.
"Kızım?"
Elindeki peluşu yatağa bırakıp babasının kucağına yerleşti.
"Senin yanında yatmaya geldim baba."
"Kızım benim, gel bakalım."
Kızını iyice sarmalayıp yorganın içine girdiler. Mercan'ın o bebeksi kokusu burnuna doluyordu Ilgaz'ın. Bu sefer gerçekten uykuya dalabilmişti.
Ceylin kahvaltı sofrasını hazırlayıp yukarı çıktı. Yatak odasına bakıp geri çıktı. Baba kız koyun koyuna uyuyorlardı. Ses yapmadan salona geçti ve çalışma masasına oturdu. Çantadan evrakları çıkardı ve biraz çalıştı.
İki saat sonra kucağında kızıyla salona girdi Ilgaz.
"Günaydın annesi."
Ceylin başını masadan kaldırıp arkasını döndü.
"Ah benim aşklarım uyanmış mı"
Ilgaz kızının annesini öpebilmesi için eğildi. Mercan annesine öpücük bırakıp babasının kucağından indi.
"Sen de ödev mi yapıyorsun anne?"
Ilgaz ve Ceylin güldüler. Mercan annesini ilk kez evde çalışırken görüyordu.
"Hayır bitanem. Hani sen iş yerime geldiğinde kendi masanda oynarken ben de kendi masamda çalışıyorum ya. Onun gibi şuan."
"Hmmm, anladım."
"Anlar tabi benim akıllı bıdığım."
Kızından kokulu bir öpücük daha aldı.
"Acıktık mı?"
Baba kız birbirlerine bakıp başlarını salladılar. Ceylin sofrayı hazırlamıştı zaten.
"Hadi geçin o zaman masaya hemen yiyelim."
Mercan önden Ilgaz arkadan mutfağa geçtiler. Kızını oturtup sandalyesini masaya ittikten sonra kendisi de oturdu. Ceylin de çayları koyup yerine geçti.
"Yumurtaların hangisini istersin prenses?"
Mercan babasının elindeki tabaktan yumurtasını seçil aldı eline.
"Onu kesmemi ister misin annecim?"
Mercan başını salladı. Ceylin servis bıçağıyla yumurtayı minik parçalara ayırdı.
"Ye bakalım hadi."
Sakince kahvaltılarını ettiler. Ilgaz pek bir şey yememişti. Ceylin de ısrar etmedi zaten. Masayı toplayıp hep birlikte aşağı indiler. Herkes salondaydı. Aylin ve Gül de gelmişti.
O günü de gelen misafirlerle ilgilenerek geçirdiler. Herkes evine dağıldığında Ilgaz'ın üzerine yine sessizlik çökmüştü. Kanepede oturmuş öylece dalmıştı. Mercan dişlerini fırçalayıp banyodan çıkınca babasının yanına gitti.
"İyi geceler öpücüğü zamanıııı."
Ilgaz koltukta öne eğildi, Mercan babasının yanaklarından öptü ve sarıldı ona."
"İyi geceler kızım."
"Zİyi geceler."
Mercan ayaklarını sürüye sürüye odasına gitti. Annesi üzerini değiştirip yatağına yatırdı ve uyuttu. Ceylin ışığı ve kapıyı kapatıp çıktı odadan. Kanepeye Ilgaz'ın yanına oturdu.
"Nasıl hissediyorsun?"
Ilgaz derin nefes aldı.
"Yorgun, kızgın ve çaresiz."
Ceylin biraz yana kayıp eliyle dizlerine vurdu. Ilgaz kadının dizlerine yattı. Ceylin bir eliyle omzunu sıvazlarken diğer eliyle saçlarını okşuyordu Ilgaz'ın.
"Bu duyguların hiçbiri geçmiyor sevgilim. Unutmuyorsun da. Sadece alışıyorsun. Alıştıkça da hayatına devam edebiliyorsun."
Ilgaz küçük bir çocuk gibi sokuldu Ceylin'e. İhtiyacı olan tek şey Ceylin'in sevgisi ve şefkatiydi. Bir kez daha şükretti o an, Ceylin hayatında olduğu için.