Ilgaz saat 01.30 civarında eve gelmişti. Dışarıdaki boğucu sıcağa karşın evin içi serindi. Yolda gelirken kravatını çıkarmış ve gömleğinin birkaç düğmesini açmıştı.
Mutfağın ışığını yaktığında kanepede uyuyan Ceylin'i gördü. Kucağında ve orta sehpanın üzerinde bir sürü dosya vardı. 3 aydır babasının davasına çalışıyorlardı. Bir yandan bu dava bir yandan hamilelik Ceylin'i epey yormuştu. Kilo alması gerekirken kilo veriyordu ve doktor bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebileceğinden bahsetmişti.
Ilgaz kanepeye oturdu. Ceylin'in saçlarının başladığı yerde parmak uçlarını gezdirdi. Alnına bir öpücük bıraktı.
"Ilgaz?"
Ceylin Ilgaz'ın öpücüğünü hissedince yüzüne bir gülümseme yayılmıştı. Elini Ilgaz'ın yanağına koydu.
"Uyuyakalmışsın."
Ceylin elini karnına koydu.
"Yoruyor."
Ilgaz güldü.
"Hadi yatağa götüreyim seni."
Ceylin başını Ilgaz'ın dizine koydu.
"Biraz böyle kalsak. Sarıl bana."
Ilgaz kollarını Ceylin'in beline sardı. Ensesine sık ve minik öpücükler bıraktı. Ceylin tekrar uyuduğunda da kucağına alıp yatak odasına götürdü.
...
"Babaaaaaa!"
Ilgaz Ceylin'in çığlığıyla uyanmıştı.
"Ceylin."
Ceylin başını ellerinin arasına aldı. İleri geri sallanarak ağlıyordu. Ilgaz Ceylin'i kendine çekip sımsıkı sarıldı.
"Şşşş, geçti. Geçti güzelim."
Ceylin kollarını daha da sıkarak iyice sokuldu Ilgaz'a.
"Babamı çok özledim."
Ilgaz Ceylin'in terden ıslanmış saçlarına öpücükler bıraktı.
"Biliyorum, onu çok özlediğini biliyorum."
Ceylin ağlayarak sakinleşmişti. Kafasını kaldırıp gözyaşlarını sildi.
"Ilık bir duş almak ister misin?"
Ceylin başını salladı.
"Ben suyu hazırlayayım."
Ilgaz yataktan çıktı, banyoya gidil suyu Ceylin'in sevdiği sıcaklıkta ayarladı. Yatak odasına girdiğinde Ceylin pijamalarını çıkarmıştı. Altında iç çamaşırı vardı sadece. Ilgaz Ceylin'in yanına gitti, vücudunu kolları arasına aldı.
"Su senin sevdiğin gibi. Sen çıkana kadar ben de çay yapacağım sana."
Ceylin Ilgaz'ın kollarından çıkıp banyoya gitti. On dakikalık duştan sonra Ilgaz'ın hazırladığı kıyafetleri giyip mutfağa girdi. Kanepede oturan Ilgaz'ın yanına oturdu, başını arkaya yasladı.
"İyi geldi."
Ilgaz çay kupasını Ceylin'e uzattı.
"Bunu da içince daha iyi olacaksın."
Ceylin çayı içtikten sonra Ilgaz'ın göğsünde uyuyakalmıştı. Ilgaz da Ceylin'i kucağına alıp yatak odasına götürdü. Işıkları kapatıp yanına uzandı ve arkasından sarılıp elini karnına koydu. Bu aralar Ceylin'e en çok güç veren bebekti. Ilgaz da hem karısına hem de bebeğine kendini hissettirerek güç oluyordu.
...
2 hafta sonra
"Ilgaz hâlâ söylemedin nereye gideceğimizi? Çok uzak değil di mi?"
"Değil. Bi gelişme olduğu an hemen İstanbul'dayız. Pars ve Eren ilgileniyorlar zaten. Babam da evden yardım ediyor."
Ceylin başını salladı. Ilgaz'ın açtığı kapıdan arabaya bindi ve kemerini taktı. Yola çıktılar.
Ceylin'in yaşadığı onca acı ruhuna epey zarar vermişti. Yaşadığı ruhsal çöküntü farkında olmadan bebeğine de zarar veriyordu. Ilgaz kısa bir tatilin iyi geleceğini düşünmüş ve Ceylin'i biraz olsun uzaklaştırmak istemişti. Kaz Dağlarına gidiyorlardı. Ilgaz'ın her yaz başını alıp gittiği ve sahipleriyle tanıştığı bir otel vardı. Şimdi oraya ilk kez bir başkasıyla gidiyordu. Bu hayatta en çok sevdiğini, karısını götürüyordu. Geleceğini haber verdiğinde Ali ve Reyhan çok mutlu olmuşlardı. Ceylinle tanışacakları için ayrı bir heyecanları vardı bu sefer.
Ceylin elini midesine koydu. Bebek büyüdükçe bulantıları ve baş dönmeleri artıyordu.
"Ilgaz petrolde durur musun?"
"İyi misin?"
"Midem kötü oldu biraz."
Ilgaz ilerdeki benzinlikte durup arabadan indi. Ceylin ağzını tutarak lavaboya koştu, sabah yediği her şeyi çıkarmıştı midesinden. Lavabodan çıkıp elini yüzünü yıkadı. Ilgaz elinde suyla beraber arabaya yaslanmış onu bekliyordu.
"İyi misin?"
"Rahatladım."
Ceylin suyu alıp birkaç yudum aldı.
"Tuzlu kraker aldım sana. Şimdi giderken onu yersin iyi gelir."
Arabaya bindiler iki saat sonra otele varmışlardı. Ali ve Reyhan onları kapıda bekliyorlardı.
"Aman efendim kimler gelmiş?"
Ilgaz kollarını açarak Ali'ye sarıldı.
"Hoşgeldin kardeşim. Gözümüz yollarda kaldı valla."
Ilgaz, Ali'den sonra Reyhan'a sarıldı.
"Anca işte."
Elini Ceylin'in omzuna attı.
"Eşim Ceylin."
Ceylin ikisiyle de el sıkıştı.
"Memnun oldum."
Reyhan sıcacık gülümsedi.
"Biz de çok memnun olduk."
Dışarda fazla beklemeden içeri girdiler. Ilgaz Ceylin'in yorgun olduğunu gözlerinden anlıyordu.
"Biz önce bi odaya çıkalım. Yol Ceylin'i yordu biraz. Dinlenmesi gerek."
Reyhan Ceylin'e baktı.
"Yol mu tutuyor."
Ceylin başını salladı.
"Benim durumum farklı biraz."
Karnını gösterdi.
"Hamileyim."
İkiliden yüksek bir kahkaha çıktı.
"İşte bu çok güzel haber. O zaman Ceylin'i yormayalım daha fazla. Akşama kutlama yemeğini hazırlatıyorum ben."
"Teşekkür ederiz."
Ali anahtarı Ilgaz'a verdi.
"Senin oda."
Ilgaz ve Ceylin yukarı çıkarken bavulları da gelmişti. Odaya girdiler.
"Ne kadar tatlı insanlar."
"Öylelerdir. Seni çok merak ediyorlardı."
Ceylin gözlerini odada gezdirdi. Kocaman bir penceresi vardı ve ormana bakıyordu. Ağaç dallarının içine uzanan küçük bir balkonu vardı. İçine iki sallanan sandalye ve küçük bir orta sehpa koymuşlardı.
"Çok güzelmiş burası. Hep bu odada mı kalıyordun?"
"Evet, sağolsunlar hep ayırırlar benim için."
Ceylin yatağa oturdu.
"Kıyafetlerini giydireyim sonra uyu biraz olur mu?"
"Hıhı."
Ilgaz bavuldan Ceylin için rahat kıyafetler çıkardı. Giyinmesine yardım etti. Yatağa yatırıp üzerini örttü.
"Yanıma uzanır mısın?"
Ilgaz, Ceylin'in yanına uzandı. Onu iyice göğsüne çekip sarıldı. Ceylin uzun sürmeden huzurlu bir uykuya daldı.
...
"Madem şarap içemiyoruz. O zaman kendi yaptığım nar suyundan içelim. Bebek için faydalı olduğunu duymuştum."
Reyhan şarap bardaklarına nar suyu doldurup servis etti. Kadehleri tokuşturup birer yudum aldılar. Ceylin'in çok hoşuna gitmişti.
"Mmmm, çok güzel. Ellerine sağlık."
"Afiyet olsun canım."
"Eeee. Bebiş kaç aylık?"
"Dördün içindeyiz."
"Cinsiyeti belli mi?"
"Hayır, haftaya bakacağız."
"Ayyy, çok heyecanlı. Bize de söyleyin mutlaka."
Ceylin güldü.
"Olur söyleriz."
Koyu bir sohbetten sonra Ilgaz ve Ceylin'i yalnız bıraktılar.
"Yürümek ister misin Ceylin?"
"Böyle kalalım. Sımsıkı sarıl bana."
Ilgaz kollarını Ceylin'in sırtında gezdirdi.
"Nasıl istersen."
Bir süre hiç konuşmadan gölün ışıltısını izlediler. Ceylin Ilgaz'ın kollarından çıktı. Yavaş bir hareketle vücudunu ona döndürdü. Ellerini ensesine koyup dudaklarını öptü. Uzunca öptükten sonra ayrıldı.
"Seni çok özledim Ilgaz."
Ilgaz Ceylin'in gözlerine baktı.
"Artık hayatıma devam etmek istiyorum. Her fırsatta beni öpmene, seninle sevişmeye, beraber duş almaya, müziksiz dans etmeye... her şeye devam etmek istiyorum."
Ilgaz gülümsedi.
"Edeceksin tabi ya. Beraber devam edeceğiz. Hayat devam ediyor çünkü."
Ilgaz elini Ceylin'in karnına koydu.
"Her şeye rağmen içinde büyüyen bir umut var. Bebeğimiz var."
Ceylin tekrar dudaklarına gitti Ilgaz'ın. Elleri ensesinde dolaştı. Ayrıldılar ve odaya çıktılar. Kapıdan girer girmez yatağa uzandılar. Ilgaz Ceylin'in üzerine uzandı. Beline dolanan çıplak bacakları okşadı. İkisinin de teni yanıyordu. Hasretle özlemle öpüyorlardı birbirlerini. Ceylin'in yüzünde ilk kez tebessüm vardı. Ilgaz'ın dokunuşlarından hiç almadığı kadar derin bir haz alıyordu.
Ilgaz yatakta doğrulup tişörtünü çıkardı. Ceylin'in üzerindeki ince askılı bluzu da çıkarıp yere attı. Boynundan başlayarak göğüslerine kadar öptü Ceylin'i. Tek eliyle Ceylin'in şortunun düğmesini açıp fermuarını indirdi. Ani hareket etmemeye dikkat ederek şortu çıkardı. İşaret ve orta parmağını iç çamaşırının üzerinde gezdirdi. Ceylin boynunu geriye atmıştı. Ilgaz'ın onu fazla heyecanlandırmaması gerekiyordu. Yavaşça iç çamaşırını çıkardı. Uzun orta parmağını yavaşça içine soktu.
"Mmmhhhh!"
Ceylin'in ağzından boğuk bir inleme çıktı. Ilgaz, Ceylin fiziksel olarak hazır olduğunda kendini yavaşça içine itti.
"Doktorun dediklerini hatırlıyor musun? Kasılmaların artınca söyle bana."
Ceylin başını salladı.
Ilgaz oldukça yavaş hareket ediyordu. Aradan uzun zaman geçince Ceylin'in canı yansın istemezdi. Bir de bebek vardı tabi. Ceylin gözlerini kapatmış anın zevkini yaşıyordu. Ağzından çıkan inlemelere engel olmuyordu. Her zerresinde hissediyordu Ilgaz'ı.
...
Ceylin Ilgaz'ın elini yavaşça karnından çekti. Yataktan kalkıp yerdeki siyah tişörtü üzerine geçirdi. Balkon kapısını açıp dışarı çıktı. Temiz orman havasını derince içine çekti. Elini karnına götürdü. Yine güç almak istemişti bebeğinden. İçinde günden güne büyüyordu. Ceylin'e daha önce yaşamadığı duyguları yaşatıyordu. Hiç olmadık şeylere ağlıyor, en ufak şeyden endişeleniyordu Ceylin. Babasının kaybının üzerine bir de hamilelik hormonları epey yıpratmıştı onu. Şimdi toparlanıyordu. Kendini tekrar işine ve ailesine verecekti. Babasının katilini bulmadan rahat nefes almayacaktı ama yaşamaya devam edecekti.
"Canım?"
Ilgaz ürkütmeden arkasından sarıldı Ceylin'e. Başını boynuna koyup derince kokladı.
"Günaydın."
Ceylin elini arkaya atıp Ilgaz'ın saçlarını okşadı.
"Günaydın."
"Erken mi kalktın?"
"Yok, az önce uyandım daha. Güneşin doğuşunu seyrettim biraz."
Ilgaz elini Ceylin'in karnına koydu.
"Acıktınız mı?"
"Hem de nasıl?"
Ceylin vücudunu Ilgaz'a çevirdi. Ensesinden çekip dudaklarına uzandı. Nefesi kesilene kadar öptü.
"Hadi o zaman, hazırlanıp kahvaltıya inelim. Reyhan'ın böreklerine bayılacaksın."
Ilgaz ayrılmadan önce bir kez daha öptü Ceylin'i.
...
Ilgaz ve Ceylin kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıkmışlardı. Göl kenarına geldiklerinde bir ağacın altına oturdular. Ilgaz sırtını ağaca yaslamış Ceylin de sırtını Ilgaz'ın göğsüne yaslamıştı.
"Aslında uzun zamandır düşündüğüm bir şey var. Sana söylemek istiyorum."
Ceylin kaşlarını çattı.
"Nedir o?"
"Daha büyük bir eve geçmeye ne dersin?"
Ceylin başını kaldırıp Ilgaz'a baktı.
"Ciddi misin sen?"
Ilgaz başını salladı.
"Yani, benim eve küçük, etrafı çok kalabalık. Daha sakin, mahremiyeti olan bir yer fena olmazdı bence."
"Ama babanlar o evde."
"Artık kendi ailemizi kuracağız Ceylin. Fazla kalabalığa ihtiyacımız yok bence."
Ceylin gülümsedi. Başını salladı.
"Haklısın aslında. Şehrin dışında bir ev olsun. Artık seninle ve bebeğimle huzurlu bir hayat yaşamak istiyorum."
Ilgaz başını öptü Ceylin'in.
"Ben de öyle. Kocaman bahçesi olan bir ev alırız, bir sürü meyve ağaçları olan bir bahçesi olur."
"Baba kız meyve toplarsınız."
"Kız mı dedin sen?"
Ceylin duraksadı.
"Ağzımdan öyle çıkıverdi."
"Bahçeye kocaman masa kurarız. Dostlarımızı çağırıp onlara yemekler hazırlarız."
Ceylin elini çenesine koydu.
"Çalışma odamız olur. İkimiz karşılıklı oturur çalışırız."
"İyi fikir. İstanbul'a döndüğümüzde başlayalım bakmaya. Doğumdan önce taşınırız belki."
"Olur, başlayalım. Bebeğimizin odasını yeni evimizde hazırlayalım."
İkisi de hiç olmadıkları kadar mutluydu. Kalabalıktan, işten, üzüntüden ve kederden uzaklardı. Sadece üçü vardı. Yeni kararlar alıyorlardı. Uzun bir gelecek bekliyordu ikisini de.