Erkenci Kuş ••

2.8K 64 2
                                    

"Bebeğimi göreceğim ben. Ilgaz bebeğime götür beni."
Ilgaz kollarından tutup engel olmaya çalışıyordu Ceylin'e.
"Ceylin, bi sakin ol. Bak dikişlerin var."
"Sakin falan olmayacağım ben. Hemen şimdi kızımı görmek istiyorum."
"Kızım tamam göreceksin evladını. Ama kurban olayım bi dur."
Doktor apar topar içeri girince duruldu Ceylin.
"Hakan, bana kızını getirmiyorlar. Kızımı neden göremiyorum ben?"
"Çünkü Ceylin daha 10 dakika önce uyandın, zor bir doğumdu ve öyle hemen ayağa kalkamazsın. Ayrıca bebeğin de şuan küvözde. Birazdan kontrollerini yapacağız ve çıkıp çıkamayacağına karar vereceğiz."
"O ne demek ya? Çıkıp çıkamamak derken?"
"Nefes alırken zorlandı, biz da her ihtimale karşı bir gece küvözde yatırdık. Onun dışında bebeğin gayet sağlıklı."
Ilgaz kolunu okşadı Ceylin'in.
"Bak Ceylin. Bütün gece kızımı izledim. Camın arkasından nefes alışverişlerini gördüm. Ufacık da olsa dokundum ona. Gayet iyi."
"Nefes alamadı diyor Ilgaz, ne iyisi? İşte şimdi beni tutamazsınız. Bebeğimin bana, annesine ihtiyacı var."
Doktor anladı Ceylin'in inadını. Umutsuzca Ilgaz'a baktı.
"Durum anlaşıldı. Peki, bebeğini görebilirsin. Ama tekerlekli sandalyeyle gideceksin. Ve sadece on dakika. Eğer bebeğin hazırsa bugün çıkmaya yanından bir daha ayrılmayacak zaten."
Ceylin heyecanla başını salladı.
"Tamam, her şeye tamam. Yeter ki bebeğime götürün beni."
Hemşire, Ceylin'i hazırlayıp tekerlekli sandalyeye oturttu. Gül odada kalırken Ilgaz da yanında geliyordu.
"İşte geldiiik."
Ceylin Ilgaz'a dayanarak acı içinde ayağa kalktı. İlk bakışta görmüştü kızını. Kocaman küvözün içinde minicik kalmıştı bebek. Kucağa nasıl alınırdı ki şimdi.
"Ilgaz. Küçücük."
"Evet, o kadar minik ki kucağına almaya korkar insan."
Ceylin elini cama koydu. Camın arkasından bebeğini okşuyordu sanki. Gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Vücudunu Ilgaz'a yasladı, başını göğsüne koydu.
"Biz onu çok bekledik Ilgaz, çok hem de. Tam umutsuzluğa düşmüşken girdi hayatımıza. O bize bu kadar büyük bir yaşama sevinci vermişken böyle savunmasız olması..."
Ceylin derin nefes aldı.
"Biz yanındayız ama bak. Hem o bizi hissediyordur. Annesiyle babasının onu koruyacağını biliyordur."
Ceylin sımsıkı yumdu gözlerini.
"Atık dönme vakti, bak birazdan kontrole gelecekler."
Ceylin başını salladı. Ilgaz'a tutunarak sandalyeye oturdu.
...
Ceylin'in kucağında kendini yırtarcasına ağlayan bebeğin imdadına hemşire yetişti.
"Annesi acıkmış bu kızımız. Emzirmeniz gerekiyor."
Ceylin çaresizce bir annesine bir de hemşireye baktı.
"Ama nasıl yapacağım?"
Hemşire gülümsedi.
"Önce odayı boşaltalım, ben size yardımcı olacağım."
Ilgaz ve Gül dışındaki herkes çıktı odadan.
"Şimdi, önce tutuşunuzu göstereceğim."
Hemşire bebeğin emzirirken nasıl tutulacağını gösterdi Ceylin'e.
"Güzeeel, şimdi düğmelerini açın tek elinizle, açamazsanız yardım edeceğim."
Ceylin diğer koluyla sımsıkı bebeğini tutuyordu, düğmelerini açtı.
"Şimdi bebeğiniz kokunuzdan kendisi bulacak ve emecek."
Dediği gibi de olmuştu Deniz ağzına aldığı gibi emmeye başladı. Ceylin'in bütün vücudu karıncalanmıştı. Böyle olacağını tahmin etmiyordu. Sevişmedekinden çok farklıydı bu.
"Sütüm geliyor mudur şuan?"
"Gelmeseydi hemen bırakırdı zaten."
Ceylin mutlulukla bir annesine bir de Ilgaz'a baktı. Bebeğini doyurabildiği için mutlu olmuştu.
"Şimdi siz emin ben birazdan tekrar geleceğim. Bir şeye ihtiyacınız olursa koridorun ucundaki masadayım."
"Teşekkür ederiz."
Ceylin kızını emzirirken minik Deniz de anne sütünün tadını çıkarıyordu.
Hemşire on dakika sonra odaya döndü.
"Şimdi küçük hanımın gazını çıkarmamız gerekiyor. Ilgaz bey burada size de iş düşecek, siz de öğrenin lütfen."
Ilgaz zaten her ayrıntıyı dikkatle izliyordu. Hemşire bebeği doğru bir şekilde yerleştirdi Ceylin'in kucağına.
"Şimdi yavaşça sırtını okşayın."
Ceylin hemşirenin gösterdiği gibi okşamaya başladı. Okşadıkça bebek gevşemiş ve gazını çıkartmıştı.
"İşte bu kadar. Şimdi kucağınızda biraz sallarsanız sıcaklığınızla hemen uyur. O uyuyunca siz de dinlenin biraz."
Ceylin başını salladı.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim. Bir şeye ihtiyacınız olursa ben yine koridorun sonundayım."
Hemşire çıkmadan Ilgaz seslendi.
"Hemşire hanım biz ne zaman çıkabiliriz acaba?"
"Doktor bey kontrole çıkacak birazdan. Ama bu gibi zor ve erken doğumlarda bir gece daha yatırıyoruz anneyle bebeği. Muhtemelen yarın çıkış verir."
"Peki, çok teşekkürler."
"İyi günler."
Hemşire çıktıktan sonra yatağın yanına gidip oturdu Ilgaz.
"Sevgilim, ben bir eve gidip duş alıp geleyim. İstediğin bir şey var mı evden?"
"Yok, her şeyimiz burada. Sen de duş al, sonra uyu biraz."
"O mümkün değil işte. Duşa da zorunluluktan gidiyorum sadece. Yarım saate dönmüş olurum."
Ilgaz uzanıp dudaklarından öptü Ceylin'i. Sonra bakışlarını indirdi, uyumak üzere olan kızının minik elini kavrayıp öptü.
"Baba hemen dönecek pamuğum."
Ilgaz odadan çıktı, koridor boş kalmıştı. Gül vardı sadece kapıda.
"Hah, gidiyor musun oğlum?"
"Gidip geleceğim hemen. Deniz uyuyacak zaten şimdi."
"Tamam oğlum, birazdan Aylin geçecek sizin eve. Evi toparlayacak."
"Zahmet etmeseydi, Ayten hanıma söylerdim ben."
"Yok şimdi o bebek odasını falan hazırlar, beşiği odanıza geçirir, yemek yapar. Daha lohusa şerbeti yapılacak, yarına soğuması lazım. İşi çok Aylin'in."
Ilgaz sadece başını sallamakla yetindi. Gül içeri girince ayrıldı hastaneden. Eve gitti, duşa girdi, üzerine rahat kıyafetlerinden giydi. Oyalanmadan çıktı evden. Hastaneye vardığında ikisi de uyumuşlardı. Ceylin yatağında huzurla uyuyor, bebek de yabı başındaki küçük bebek yatağında uyuyordu.
"Bana bu güzel hayali yaşattığın için teşekkür ederim Ceylin. Her gün, her saat hayatımı güzelleştirmeye devam ediyorsun."
Bunları sessizce söylüyordu Ilgaz.
"Sana hayranlığımı nasıl anlatırım bilmiyorum."
Ilgaz yavaşça öne eğilerek Ceylin'in alnından öptü.
Sessizce odadan çıktı, kantinden iki çay alıp koridorda bekleyen Gül'ün yanına oturdu.
"Sağol oğlum."
"Afiyet olsun."
Gül bir yudum aldı çayından.
"Kendi ailenizi kurdunuz siz de demek ha."
"Kurduk, çok uğraştık, çok yorulduk ama kurduk. Hepsine de değdi."
"Değer tabi, değmez mi. Ceylin'in küçüklüğünden beri hayalini kurduğu şeydi. Öyle dışardan bakınca aklı havada gibi görünür ama içi kaynar aileye. Böyle kalabalık sofralar ister. Herkes oturmadan başlamaz yemeğe."
"İkimizin de hayaliydi bir aile kurmak. İkimizin de yaraları var. Ve onları ancak sevgimizle sarabiliriz. Birbirimize olan inancımız bizi daha da bağlayacak."
"Alla'ım mutluluğunuzu, yuvanızın huzurunu daim etsin."
"Sağolun."
Koridoru bebek ağlaması doldurdu bir anda.
"Heh, uyandı sizinki. Acıktı kuzucuğum. Ben bir bakayım oğlum."
Gül kalkıp içeri girdi. Ceylin gözlerini açmış doğrulmaya çalışıyordu yatakta.
"Anne."
"Geldim annem. Dur vereceğim şimdi kucağına."
Gül minicik torununu kucağına alıp kızına verdi. Emzirmesi için gardımcı oldu ona.
"Oyy, yavrumun yavrusu. Anneannen kurban olsun sana."
...
"Ilgaz ben kendimi duşa atmak istiyorum. Şu hastane kokusu gitsin üzerimden."
"Tamam canım, ben de bizimkileri uğurlayayım, kalkıyorlar zaten."
Eve nihayet gelmişlerdi. Onları Aylin ve Makbule hanım karşılamıştı. Ceylin şimdi duş alıp dinlenecekti. Ilgaz da halasını ve Aylin'i geçirmek için aşağı indi.
"Heh, geldin mi oğlum?"
"Ceylin duşa girdi, biraz uyuyacak o da artık."
"Hııı, görücem ben o uykuyu, ona uykular haram bu saatten sonra. Gerçi sen yardım edersin zaten ama, annelik başka."
Ilgaz güldü.
"Elimden geldiğince yardım edeceğim tabi."
Ilgaz Aylin'in kucağından kızını aldı. Battaniyesine sarmışlardı, yine de minicik kalıyordu kucakta.
"Halanla yemek yaptık sabahtan, hepsi dolapta duruyor. Misafir gelirse diye de tatlı var dolapta. Ceylin yedirmeden göndermez şimdi."
"Ellerinize sağlık, çok teşekkür ederiz."
"Ay ne teşekkürü oğlum, aileyiz biz tabi yapacağız."
Aylin ve Makbule çantalarını aldılar. Aylin gitmeden önce öptü yeğenini.
"Teyzesinin balı, ohh. Mis kokulum benim."
Ilgaz kucağında kızıyla yukarı çıktı. Yavaşça yatağa oturdu.
"Güzelim, hoş geldin evine. Nasıl beğendin mi?"
Ilgaz başını aşağı eğip kokladı kızını.
"Annenle beraber sıcak bir yuvaya çevirdik burayı. Annen çok uğraştı, hele senin odan için saatlerce oturup plan çizdik beraber."
Deniz kıpırdamadan babasının sesini dinliyordu.
"Şimdi sen geldin ya, artık gerçek bir yuva oldu burası. Bu huzur bulduğumuz odada artık üç kişiyiz. Beraber uyuyayacağız, beraber uyanacağız. Bizim kavgalarımız hep burada son bulur, annenle asla küs girmeyiz yatağa."
Banyonun kapısı açıldı ve Ceylin çıktı içerden. Islak saçları omuzlarına dökülmüştü, yüzünde huzurlu bir yorgunluk vardı. Anneliğin getirmiş olduğu ışık yerleşmişti yüzüne.
"Ne yapıyorsunuz siz baba kız?"
"Ona evimizi anlatıyordum."
"Hmmm, sevmiş mi peki evini?"
"Çook, iyi ki evimiz buymuş diyor."
Ceylin güldü. Üzerindeki bornozun kuşağını çözüp onuzlarından düşürdü. Odadaki boy aynasının karşısına geçti. Vücudunu süzdü önce. Ne kadar değiştiğini gördü. Karnında kocaman bir kesik vardı. Belinde küçük küçük çatlaklar kendini belli ediyordu. Göğüsleri neredeyse iki katına çıkmıştı.
Ilgaz kızını yatağa bıraktı. Ayna karşısında kendisini şaşkınlıkla izleyen karısının yanına gidip arkasından sarıldı.
"Hâlâ çok güzelsin."
"Sana göre güzel olmadığım tek bir anım bile yok mu benim ya?"
"Cık, öyle bir an hiç olmadı olmayacak da."
Ceylin Ilgaz'ın büyük elini tuttu ve karnındaki kesiğin üzerinde sonra da çatlaklarında gezdirdi.
"Bunlar bana kızımdan hatıra kalacak. Onlara baktıkça daha da bağlanacağım kızıma."
Ilgaz boynundan öptü Ceylin'i. Kollarıyla kendine döndürdü, çıplak bedenini sardı.
"Seni çok seviyorum Ceylin. Dünya üzerinde benim sana olan aşkımla kıyaslanabilecek tek bir duygu yok."
Ceylin bir şey söylemeden dudaklarına uzandı. Uzun uzun öptü ve çekildi.
"Daha üç gün olmasına rağmen seni deli gibi özledim Ilgaz. 40 gün nasıl dayanacağız biz?"
"Fena mı? Kavuşmamız çok şehvetli olur işte."
"Bizim her kavuşmamız çok şehvetli ama kocacım. Haksızlık ediyorsun."
"Haklısın sevgilim. Ama biraz daha böyle kalırsak şu yataktaki küçük hanımefendi epey bir yaygara koparacak."
Ceylin güldü. Yatakta öylece yatan kızına baktı.
"Annesi hemen geliyor."
Ilgaz'ın kollarından sıyrıldı. Dolaptan iç çamaşırlarını ve pijamalarını aldı. Hızlıca giyindi. Saçlarını kurutup nihayet yatağa oturdu. Kızını kucağına aldı.
"Bebeğim, acıktın mı annem sen? He?"
Kızını emzirdi, gazını da çıkarttıktan sonra uyutup aşağı indi. Ilgaz kanepede oturmuş elindeki dosyayı inceliyordu. Kucağında kızıyla inen Ceylin'e çevirdi bakışlarını. Ceylin dudaklarıyla 'uyuyor' işareti yaptı.
Kanepeye, Ilgaz'ın yanına oturdu.
"Neden beşiğine yatırmadın?"
"Kucağımdan ayırmak istemiyorum. Böyle iyiyiz biz. Sen bölme çalışmanı."
"Siz yanımdayken nasıl olacaksa artık?"
"Artık hep böyle sevgilim, alışsan iyi olur."
Ilgaz güldü. Arkasına yaslandı ve dosyayı okumaya devam etti.
...
2 ay sonra
"Ilgaz."
Ceylin bir sevinçle odaya daldı. Neyse ki boştu içerisi.
"Sevgilim?"
Ceylin çantasını koltuğa attı. Kollarını açarak Ilgaz'a koştu.
"Kazandık, davayı kazandık. Gülfidan kurtuldu."
Ilgaz gülümsedi.
"Biliyorduk zaten kazanacağınızı. Senin kaybetmen ne mümkün."
"Var bizim de kendi çapımızda becerilerimiz."
"Bak ya."
Ceylin ayrıldı.
"İşin bittiyse gidelim artık. Ben bebeğimi özledim."
"Oda seni çok özlemiş. Duruşmadayken Aylin aradı, durmuyormuş."
"Ohh, kıyamam. Hadi çabuk o zaman. Zaten göğüslerim patlayacak neredeyse."
Ilgaz masasını toplamadan telefonunu aldı. Kilitli çekemcedeki cüzdanını da cebine koydu.
"Hadi o zaman."
...
"Hiiih, annem, annem. Geldim annem geldim."
Ceylin sımsıkı sarıldı kızına. Minicik vücudu anca sığıyordu kollarına. Ceylin koltuğa oturur oturmaz emzirmeye başladı kızını.
"Valla durmadı Ceylin. İçi dışına çıkacaktı kuzumun ağlamaktan."
"İlk defa bu kadar uzun süre ayrı kaldı ya ondandır abla. Zaten bu sondu artık. Başka davam kalmadı. Selin bakacak gerisine."
"Aman ablacım, bak çok önemli bu ilk altı ay. Bol bol emzir."
Ceylin başını salladı. Kızının tüy tüy çıkmış saçlarını okşadı.
"Çok obur teyzesi bu kız, ama yedikleri nereye gidiyor bilmem. Minicik hâlâ."
"Büyür o büyür. Daha iki ayını yeni doldurdu çocuk."
Ilgaz elinde tepsiyle içeri girdi. Tepsiyi masanın üzerine bıraktı.
"Kızım, anneyi çok mu özledin sen? Çok mu ağladın babacım sen?"
Deniz babasının sesini duyunca memeden ayrılıp Ilgaz'a baktı. Gülümsedi babasına.
"Baban gülüşünü yesin senin."
Deniz emmeye devam etti.
"Tepside ne var canım?"
"Halam börek yapmış. Senin sevdiğinden."
"Mmhhh, sağolsun."
Ilgaz kanepeye oturdu. Aylin de gitmek için ayağa kalktı.
"Ben gideyim artık. Parla gelir şimdi, ortalığı yıkar yemek yok mu diye."
"Sağol ablacım, teşekkür ederim."
"Ay ne teşekkürü Ceylin, zevkti benim için kuzuma bakmak."
Aylin kapıyı çekip çıktı evden. Ve yine üçü kalmıştı evde. Ilgaz yan döndü, iki parmağıyla Ceylin'in saçlarını geri attı.
"Ne yapayım sana? Ne yemek istersin?"
"Sen mi yapacaksın yemeği?"
"Evet, bugün ben yapmak istiyorum. Karıma ellerimle yemek yedireceğim."
Deniz huzursuz bir mırıltı çıkardı. Meme ağzından çıkmıştı ve bulamıyordu.
"Şşşş, dur annecim."
Ceylin iki parmağını kullanarak kızına yardım etti. Deniz iştahla emmeye devam ediyordu şimdi. Ceylin de dikkatini Ilgaz'a verdi.
"Hani şu domatesli biberli et soten var ya, ondan yapar mısın?"
"Yanında ne alırdınız?"
"Şöyle güzel bir şehriyeli pilav iyi gider."
"Hemen başlıyorum o zaman, ama biraz yardım iyi olabilir."
Ceylin güldü.
"Şu oburu doyurayım ve uyutayım hemen geleceğim."
"Ooo, daha bekleyeceğiz o zaman."
...
Ilgaz balkonda, Ceylin'in yeni diktiği çiçeklerin arasında kahvesini içiyordu. Gözleri denize daldı. Yazın uzun bir tatil planlamışlardı. İzmir'de bir tatil köyünden ev kiralamışlardı. Üçü birlikte güzel bir tatil yapacaklardı. Deniz ilk kez suya girecekti, ilk kez güneşlenecekti, ilk kez tekneye binecekti. Ilgaz ve Ceylin'in ilk tatili değildi bu, ama bebekleriyle beraber ilk tatilleriydi.
"Sevgilim."
Ilgaz'a arkasından sarıldı Ceylin.
"Uyudu bizimki. Epey uzun sürdü bu sefer. Ama başardım."
Ilgaz arkasını döndü. Ceylin elindeki kupayı görüp eline aldı, bir yudum içti.
"Mmmhhh, güzelmiş. Yeni aldığın kahve mi bu?"
"Evet. Dedikleri kadar varmış."
Ceylin elindeki kupayı sehpaya bıraktı. Kollarını Ilgaz'ın boynuna doladı.
"Ceylin."
"Hıı."
"Ben çok seviyorum seni."
"Evet biliyorum, her gün söylüyorsun."
"Söylemeye de devam edeceğim. Her gün hem de."
Ceylin burnunu Ilgaz'ın yanağına sürttü, dudaklarını dudaklarına değdirip bıraktı.
"Ilgaz."
"Söyle."
"Biz içeri mi geçsek acaba?"
"Hay hay."
Ilgaz Ceylin'i kucağına aldığı gibi içeri girdi. Gözüne kestirdiği yemek masasına bıraktı Ceylin'i. Gecenin sonu ise kanepede bitmişti.

Eksik YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin