Bir Mucize Olsun •

4.1K 77 24
                                    

"Ayyhhh. Ne zormuş bu hamilelik ya? İki adım atmaya korkuyorum."
Ceylin ultrason için sedyeye uzandı ve karnını açtı.
"Valla Ceylin sen daha 6. ayda böyleysen sonunu hiç düşünemiyorum."
Doktor soğuk jeli Ceylin'in karnına sürdü.
"Ilgaz yok bugün?"
"Duruşması var. Gelemedi."
Doktor ultrason aletini Ceylin'in şişkin karnında gezdirmeye başladı.
"Küçük hanım epey büyümüş."
"Büyür tabi. 9 öğün yemek yediriyor annesine."
"Biraz tombiş bi bebeğin olacak Ceylin."
Muayene bitince doktorun masasına geçtiler.
"Kızımızın saçları çıkmaya başladığı için mide yanmaların artabilir. Bunun için ek ilaç yazacağım. Vitaminlerini yenileyelim. Bir de belini ve karnını rahatlatması için bi krem verelim sana. Akşamları yatmadan önce sürersen gece rahat edersin."
Ceylin pür dikkat doktoru dinliyordu.
"İki hafta sonra bir daha gelmeni istiyorum."
"Bi sorun mu var? Neden o kadar kısa?"
"Rutin testler var. Onları yapacağım. Aç gelirsen iyi olur."
"Tamam. Gelirim."
Ceylin masaya dayanarak ayağa kalktı. Çantasını omzuna aldı. Odadan çıktı ve uzun koridoru geçip hastaneden çıktı. Onu dışarda temmuz ayının kavurucu sıcağı karşıladı. Neyse ki üzerinde ince ve askılı bir elbise vardı. Zaten artık sadece elbiseyle rahat edebiliyordu. Spor ayakkabılarını da hiç ayağından çıkarmıyordu. Bir defaya mahsus Ilgaz'ın arkadaşının nişanında giymişti. O zaman daha üç aylık olduğu için sıkıntı olmamıştı. Ama şimdi elinden gelse çıplak ayakla dolaşacaktı.
Ceylin eliyle yüzünü yelleyerek arabasına bindi motoru çalıştırıp klimasını açtı. Telefonunu arabaya bağlayıp Ilgaz'ı aradı.
"Canım?"
"Bu ne güzel bir sürpriz Ceylin Hanım. Hep isterim."
"Aman, sanki yapmadığım şey."
"Yani, 'taze baba' kadar sık olmasa da arada bir duyuyoruz canımlar, bitanemler."
Ceylin güldü.
"Adliyede misin?"
"Hayır. Ama geçerim yarım saate."
"Tamam. Ben de geçiyorum şimdi. Küçük hanım öğle yemeğini babasıyla yemek istiyormuş."
"Babası bitiyor o küçük hanıma. Sen geç adliyeye. Odanın anahtarını Özge'den alırsın."
"Tamam. Çabuk gel ama."
"Gelirim tamam."
Ceylin dokunmatik ekrandaki kapat tuşuna bastı. Yüzündeki gülümsemeyle on dakikaya adliyeye vardı. Çantasını alıp kapıdan içeri girdi.
"Hanımefendi, çantanızı bırakın şöyle."
Ceylin boş gözlerle güvenlik görevlisine baktı. Arkasından başka bir görevli geldi.
"Oğlum dur. Ilgaz Savcımın talimatı var. Ceylin Hanım geçmiyor cihazdan."
Adam, Ceylin'in hamile olduğunu belli eden göbeğine baktı.
"Pardon. Ben bugün başladım da. Buyrun hanımefendi."
Ceylin gülümseyerek sağ taraftan geçti. Yukarı çıkıp Ilgaz'ın odasına gitti. Karşı odanın kapısını çalıp içeri girdi.
"Ceylin Hanım? Hoşgeldiniz."
"Merhaba Özge. Naber?"
"İyiyim, siz nasılsınız?"
Özge, Ceylin'in karnına bakarak sormuştu bunu.
"Biz iyiyiz. Büyümeye devam ediyoruz."
Özge çekmeceden anahtarı alıp Ceylin'e uzattı.
"Savcım aradı beni. Siz geçin ben de size portakal suyu getireyim."
"Portakal suyu?"
"O da Ilgaz Savcımın özel ricası."
Ceylin gözlerini devirdi.
"Sağol Özge."
Ceylin odadan çıkıp Ilgaz'ın odasına girdi. Sandalyeye oturdu ve ayaklarını kaldırıp sehpanın üzerine koydu.
...
"Eee, doktor ne dedi?"
"Her şey yolundaymış. Biraz tombiş bir kızınınız olacak dedi. Pamuk gibi yanakları tama ısırmalık dedi."
Ilgaz kızından söz açılınca gözleri parlıyordu. Öyle bir parlaklık ki bütün dünyayı aydınlatacak kadar. Ilgaz Ceylin'e büyük bir aşkla bağlıydı. Şimdi bir de kızları olacaktı. O bambaşka bir aşk olacaktı.
"Miden için ne dedi?"
"Saçları çıkmaya başlamış. O yüzden yanmalar normal dedi. Vitaminleri yeniledi. Bir de bu koca göbüş için krem verdi. Gerilmeleri rahatlatır dedi."
"Aldın mı ilaçlarını?"
"Eve geçerken alacağım."
"Hadi soğutma yemeğini."
...
Ceylin sıkıntıyla uyandı. Yataktan çıkıp odadan çıktı.
Salondaki koltuktan şalını aldı ve balkona çıktı. Gecenin hafif esintisi yüzünü okşuyordu. Şalını omzuna sarıp kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Ceylin?"
Ceylin belinden sarılan Ilgaz'ın kollarını tuttu.
"Uyuyamadım. Karnım o kadar büyük ki, hiçbir yer rahat değil artık. Bir de kızın çok hareketli. Dakika başı tekmeliyor."
Ceylin Ilgazın elini karnına koydu.
"Bak, yine attı."
Kızından gelen 'merhaba' Ilgaz'ı gülümsetmişti.
Ilgaz Ceylin'in boynuna bir öpücük bıraktı.
"Ne yapabilirim senin için? Yürüyüşe çıkmak ister misin?"
"Mmhh, evet isterim."
"Hadi o zaman. Ama sadece mahallenin ucuna kadar."
"Tamam. Ucuna kadar."

Ilgaz kolunu Ceylin'in belinden sarıp destek olarak yürüyorlardı. Sokakta pek kimseler yoktu. Balkonda oturan tek tük insanlar vardı.
"Yarın Defne'in gösterisi var. Katılabilecek misin?"
"Maalesef. Üç tane duruşmam var."
"Ben gideceğim. Bir haftadır 'Ceylin abla seni en öne oturtacağım' diye dolanıyor yanımda."
"Dikkat edeceksin ama. Çınar da gelsin. Yardım eder sana."
"Başladın yine Ilgaz."
"Başlarım tabi. İkinizin de sağlığı söz konusu."
"Peki taze baba. İstediğin kadar düş üzerimize."
Ilgaz Ceylin'i belinden tutup kendine çekti ve saçlarından öptü.
"Hadi dönelim artık."
Geri dönüp eve yürüdüler. Merdivenleri çıkana kadar Ceylin nefes nefese kalmıştı. Ilgaz kapıyı açtı Ceylin'in içeri girmesini bekledi ve kendisi de içeri girip kapıyı kapattı.
Ceylin yatak odasına girip üzerindeki şalı attı ve kendini yatağa attı. Ilgaz da ışıkları kapatarak odaya girdi yatağa Ceylin'in yanına uzandı.
"Bu gece yürüyüşlerine alışmayalım Ceylin hanım. Altıncı aya girdik, artık ayakta çok durmaman gerek."
"Kabul ediyorum. Beş dakikalık yürüyüşte bile nefes nefese kaldım."
Ilgaz elini Ceylin'in yanağına koydu. Eğilip dudaklarını öptü. Geri çekilirken Ceylin ensesinden tutup tekrar kendine çekti. Derince öptü. Ilgaz'ın elini yanağından çekip bacak arasına koydu.
"Ceylin, yoruldun ama."
"Sen de yorgunluğumu alırsın o zaman."
Ilgaz Ceylin'in karalı bakışlarına daha fazla karşı çıkmadan dudaklarını birleştirdi.
3 ay sonra
Ceylin elindeki çorapları çekmeceye yerleştirdi. Komodinin üzerindeki yeni yıkanmış kıyafetleri de bir alt çekmeceye koydu. Kızının odasını düzenliyordu. Yatağın üzerine örttüğü battaniyeyi düzeltip kendini emzirme koltuğuna attı. Nefesini düzene soktu. Odada gözlerini gezdirdi. Ne çok uğraşmışlardı Ilgazla. Duvarları birlikte boyamış, eşyaları birlikte yerleştirmişlerdi. Hatta duvar kağıdını beraber tasarlamışlardı. Odanın her yerinde Çınar'ın ve arkadaşlarının sürekli alıp durduğu bir sürü peluş oyuncaklar vardı.
Ceylin oturduğu yerde kıyafetleri katlamaya devam etti. İçerden kapı sesi duyuldu.
"Ilgaz?"
"Ben geldim canım."
Ceylin gülümsedi. Bu 'canım, hayatım' lafları başlarda biraz garipsiyordu ama artık hoşuna bile gidiyordu. Ilgaz o kadar içten söylüyordu ki bunu.
Ilgaz ceketini koltuğa bıraktı. Ceylin'in yanına giderken kravatını çözüp çıkardı ve koridordaki komodinin üzerine bıraktı. Bebek odasına girdi, Ceylin'i kucağında bir sürü kıyafetle görünce gülümsedi. Yanına gidip dudaklarına öpücük bıraktı.
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum. Dalmışsın yine odaya."
"Evet, annem sabah gelip kıyafetleri yıkadı. Ben de şimdi katlıyorum."
Ceylin elindeki zıbını kaldırıp Ilgaz'a gösterdi.
"Baksana şuna, bunun içine girecek."
Ilgaz gülümsedi. Hayranlıkla izliyordu Ceylin'i.
"Acıktınız mı?"
"Daha değil. Halan börek yapıp gerirmiş. Defneyle beraber yedik az önce."
"Tamam. Yemek ne yapayım sana? Ne istersin?"
"Annem sabah gelirken yapıp getirmiş. Sen duşunu al, üzerini değiştir hadi."
Ilgaz başını salladı. Ayağa kalkıp Ceylin'in başına bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı.
...
Sabahın ilk ışıkları aralık perdeden odaya giriyordu. Ceylin boş yatakta hissettiği tekmeyle gözlerini açtı. Elini karnına götürdü. Diğer elini de yana atınca boş yastıkla karşılaştı. Ilgaz yatakta yoktu. Yavaşça doğruldu ve örtüyü üzerinden attı. Öylece kalakalmıştı. Yatak ıslaktı, Ceylin'in suyu gelmişti.
Doktorun dediğini hatırladı. Sakin kalmaya çalıştı ve Ilgaz'a seslendi.
"Ilgaz?"
"Salondayım."
"Gelir misin bi."
Ilgaz hemen gelmişti odaya. Ceylin'in yanına gidip eğildi.
"Ne oldu?"
"Benim suyum gelmiş."
Ilgaz kocaman gözlerle Ceylin'e baktı. Sonra ne yapması gerektiğini hatırladı ve dikkatini topladı.
"O zaman kızımız geliyor demek. Şimdi şöyle yapıyoruz. Önce doktorumuzu arıyoruz."
Ilgaz salondan telefonunu alıp geldi. Ceylin'in doktorunu aradı ve durumu anlattı. Konuşmasını bitirip telefonunu cebine koydu.
"Hastaneye gidiyormuş yoldaymış. Çantanızı her şeyinizi alın gelin dedi."
"Tamam, ama üzerimi değiştirmem lazım. Kıyafetlerim hazır zaten."
"Tamam, ben getiriyorum şimdi. Sen kalkma."
Ilgaz elbise odasından Ceylin'in önceden hazırlanmış kıyafetlerini getirip dikkatli bir şekilde giydirdi.
"Evet, hazırsın. Şimdi ben babamlara ve annenlere haber vereceğim. Geçerken anneni de alıp hastaneye gideceğiz."
"Her şey planlandığı gibi."
"Aynen öyle."
Ilgaz önce Ceylin'in annesini arayıp haber verdi sonra babasını arayıp haber verdi. Çınar yukarı çıktığında eşyaları taşımada abisine yardım etti. Ilgaz da Ceylin'i yavaşça indirip arabaya bindirdi. Yola çıktılar ve iki alt sokaktan Ceylin'in annesini alıp hastaneye vardılar. Kapıda bir görevli ve hemşire onları bekliyordu.
"Ceylin Hanım'ı böyle alacağız."
Ilgaz Ceylin'in arabadan inmesine yardım etti. Tekerlekli sandalyeye oturttu ve elini tuttu. Bu kapıdan iki kişi giriyorlardı ama iki gün sonra üç kişi çıkacaklardı. Yepyeni bir hayatları olacaktı artık.

Eksik YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin