Sabah 6 civarında Ilgaz kızının ağlamasıyla uyandı. Ceylin de gözlerini açmıştı.
"Ben bakarım sevgilim."
Yataktan kalkıp kızının odasına gitti. Babasını görür görmez kollarını ona doğru uzatıyordu.
"Geldim babacım geldim."
Kızını kucağına alıp mis kokusunu içine çekti. Sırtını sıvazlayarak odadan çıktı ve yatak odasına girdi. Yatağa oturup kızını annesinin yanına bıraktı.
"Günaydın annecim, günaydın."
Gülce ortalığı ayağa kaldırmadan karnını doyurdu güzelce. Ceylin'in gözlerinden uyku akıyordu hâlâ. Gülce'nin diş çıkarma dönemiydi ve epey sıkıntılıydı. Geceleri sık sık uyanıyordu ve sadece ağlıyordu.
"Ilgaz biraz daha uyumak istiyorum."
"Uyu güzelim, ben de bu minik kuşu alıp yürüyüşe çıkayım biraz."
Ceylin minnet dolu gözlerle baktı kocasına.
Ilgaz kızını da alıp yataktan kalktı ve bebek odasına gitti tekrar. Önce Gülce'inin gazını çıkarttı ve altını değiştirdi.
"Üzerimizi de değiştirelim."
Kalın, çizgili eşofman takımını çıkarıp giydirdi Gülce'ye. Dolabından da mont tulumunu çıkartıp üzerine giydirdi.
"Şapka da takalım babacım, hava soğuk."
Çekmeceden ponponlu beresini alıp kafasına geçirdi.
"Artık hazırııız."
Kendi üzerini de giydikten sonra kızıyla beraber aşağı indi ve bebek arabasına bindirdi güzelce.
"Gidiyoruuz."
Haftasonları sabahları kızını yürüyüşe çıkartıyordu Ilgaz. Hem Gülce gezmiş oluyordu hem de Ceylin biraz daha fazla uyuyabiliyordu.
...
Eve geldiklerinde Gülce iyice mayışmıştı ve uyumak üzereydi. Kucağında kızıyla yata odasına girdi, Ceylin yatakta oturmuş telefona bakıyordu.
"Gelmiş mi benim kuzum?"
Ilgaz Gülce'yi Ceylin'e verdi. Üzerindeki kalın sweati çıkarıp katladı ve dolaba koydu.
"Hava biraz daha ılık bugün."
Ceylin gülümsedi kocasına.
"Hmmm, o zaman öğleden sonra kahve içmeye gideriz artık."
"Bence harika fikir."
Ceylin kızını emzirip kucağında sallayarak uyuttu, yavaşça yataktan kalktı ve Gülce'yi odasına yatırdı. Üzerine ince battaniyesini örtüp kapıyı kapatıp çıktı.
"Bi üç dört saat rahatız sevgilim. Pek huzurlu uyudu bu sefer."
Ilgaz Ceylin'i kolundan yakalayıp yatağa çekti ve üzerine eğildi.
"Hmmm, biz de mi huzur bulsak biraz?"
Ceylin kollarını Ilgaz'ın boynunda birleştirdi.
"Bulalım sevgilim."
Ilgaz dudaklarından tutkuyla öptü önce. Ceylin'in ışıl ışıl parlayan yeşil gözleri deli ediyordu onu. Dudaklarını tekrar birleştirirken Ceylin'in tişörtünün içinden elini soktu. Göğüslerine dokunurken meme uçlarının şimdiden sertleştiğini fark etti. Tişörtü çıkarıp yere attı. Kadının dudaklarından boynuna geçip emerek göğüslerine geldi. Gülce'nin diş kaşırken annesinin göğsünde bıraktığı yaraları fark etti.
"Acıyor mu?"
Ceylin başını salladı.
"Alıştım artık. Acımıyorlar."
Ilgaz öptü hepsini tek tek. Tomurcuk gibi beliren meme ucunu ağzına aldı ve emmeden bıraktı. Ceylin'in boynu arkaya doğru yay gibi gerilmişti. Ağzından belli belirsiz mırıltılar çıkıyordu. Ilgaz yavaş yavaş aşağı indi pijama altının lastiğinden kavrayarak çıkarıp yere attı. Külodu çıkarmadan yukarı çıktı tekrar. Ceylin'in gözlerinin içine bakarken elini külodun üzerinden gezdirmeye başladı. Parmaklarını iyice bastırdığında Ceylin kıvranıyordu. Nefes nefese kalmıştı.
"Ilgaz dur, dur yalvarırım dur."
Ilgaz durdu.
"Noldu?"
"Seni istiyorum, hemen şimdi."
Ilgaz güldü, kadının dudağını sertçe öptü.
"Sabırsızlığımız tuttu yine."
Ceylin arsızca gülerek kocasının eşofmanını çıkardı. Elini boxerın içine soktu, Ilgaz çoktan hazırdı. Hızlıca boxerı çıkarıp kadının bacakları arasındaki yerini aldı. İki parmağını kadının içine hafifçe sokup ıslaklığı kontrol etti, fazlasıyla iyiydi. Önce yavaşça sürttükten sonra milim milim içine itti kendini. Ceylin bu sefer acıdan inlemişti.
"Durmamı ister misin?"
"Hayır, sakın durma."
Oldukça yavaş hareket eden Ilgaz daha da yavaşladı. Tam girmeden geri çekildi ve tekrar içine itti. Ceylin alışana kadar dikkatliydi ama artık zevk iniltilerini duymaya başlamıştı ve hızlanmıştı. Bazen çok narin davranıyordu ama bazen de öyle sert olmak istiyordu
ki tutamıyordu kendini.
"Doğumdan sonra bu kadar zorlanacağımı tahmin etmemiştim. Hâlâ alışamadım baksana."
"E normal ama sevgilim. Doğru düzgün sevişemiyoruz ki. Hele bu aralar çok hasret kaldım sana."
Ceylin adamı omuzlarından tutup kendine çekti, bacaklarını da beline sardı.
"Ben de sana sevgilim. Çok hem de."
Bir süre devam ettiler ve Ilgaz kendini geri çekip Ceylin'i yan döndürdü. Sağ bacağını yukarı kaldırıp tekrar içine girdi. Bu Ceylin'in en sevdiğiydi. Hem sarılıyor hem sevişiyordu karısınla. Boynuna minik minik öpücükler bıraktı.
"Yakın mısın?"
Ceylin başını salladı.
"Hıhı"
Ilgaz sağ kolunu Ceylin'in belinin üzerinden geçirip kasıklarına götürdü. İki parmağıyla kadının en zevk aldığı noktayı okşamaya başladı. Ceylin'in titreyerek gelmesi 2 dakika sürmüştü. Ilgaz da hemen arkasından kendini bırakmıştı hâlâ içindeyken sımsıkı sarıldı Ceylin'e.
"Biraz böyle kalabilir miyiz Ilgaz?"
"Kalalım güzelim."
Ilgaz Ceylin'in saçlarını okşayıp alnına öpücük bıraktı. Çıplak vücutlarını iyice birbirine kenetleyip on dakikalık huzurun tadını çıkardılar. Gülce çığlıklar içinde uyanınca Ceylin panikle yataktan kalkıp üzerine Ilgaz'ın tişörtünü geçirdi ve bebek odasına girdi. Beşiğin içinden kızını kucağına aldı.
"Kızım, geldim bebeğim."
Annesinin kucağında sakinleşti Gülce. Başını Ceylin'in göğsüne yaslamıştı ve melül melül etrafına bakınıyordu şimdi. Ceylin kızını pışpışlayarak odanın içinde iki tur döndü.
"Kabus mu görmüş benim bitanem? Hı, kötü kötü şeyler mi görmüş?"
Kızının uzamaya başlayan saçlarından öptü. Minik elini kavrayıp parmaklarını okşadı ve defalarca öptü.
Kızını emzirip üzerini değiştirdi ve yatak odasına döndü. Ilgaz duşunu alıp giyinmiş yatağı topluyordu.
"Babasıı, bu kızı al bakalım. Ben de bi duşa gireyim."
Ilgaz kızını kucağına aldı. Çıkmaya başlayan kumral saçlarından öptü.
"Hadi kahvaltı hazırlayalım biz de."
Ceylin yerdeki kıyafetleri toplayıp odadan çıktı ve banyoya girdi. Ilgaz da kızıyla beraber mutfağa geçti. Gülce'yi mama sandalyesine oturtup önüne oyuncağını verdi.
"Bugün ne yapsak acaba kahvaltıda?"
Gülce anlamsız seslerle karşılık verdi babasına.
"Bence de. Bugün annenin sevdiği patatesli omlet yapalım."
Çayı koyduktan sonra omletin malzemelerini hazırladı. Ceylin de saçlarını kurutmuş yanlarına gelmişti.
"Ne yapıyoruz bakalım?"
"Patatesli omlet yapıyorum sevgilime."
Ceylin kocasının yanına gidip parmak uçlarında yükselerek boynundan öptü.
"Bitanedir benim kocam."
Pürdikkat oyuncağıyla oynayan kızına baktı Ceylin.
"Sana ne hazırlayalım Gülce hanım? Sebze çorbası mı yoksa mercimek çorbası mı istersin?"
Gülce annesine de sesli karşılık verdi.
"Tamam kuşum. Mercimek çorbası ısıtıyorum o zaman."
Gülce ellerini çırparak yeni çıkan iki minik ön dişiyle güldü annesine.
"Babası bu kız çok çabuk konuşacak bak ben söyleyeyim."
"Annesi gibi çok akıllı benim balım."
"Bence babasının eline kimse su dökemez. Başsavcı Ilgaz Kaya'nın dehası diye manşetlere çıkıyorsun sevgilim."
Ilgaz elindeki işi bırakıp karısına döndü ve yüzünü avucuna aldı.
"Güzelliğini ve şefkatini annesinden almış ya. Daha ne isterim."
Dudağından öpüp işine koyuldu. Ceylin de dolaptan dün öğlen yaptığı mercimek çorbasını çıkarıp kalan bir kaselik çorbayı ısınması için ocağa koydu. Çok ısınmamasına dikkat ederek sürekli kontrol ediyordu. Olması gereken sıcaklığa gelince altını kapattı.
"Çorbamız hazııır."
Kendi kahvaltıları hazır olana kadar Gülce'ye çorbasını yedirdi. Gülce kimseye zorluk çıkarmayan çok uslu bir bebekti. Muhtemelen bu sakinliği babasından geliyordu.
"Bittiiii, aferin benim minik kuşuma."
Oyuncağı kızına geri verip kaseyi lavabonun içine bıraktı. Masayı Ilgazla beraber kurup sofraya oturdular. Hem kendi aralarında sohbet ederek hem de Gülce'nin seslerine karşılık vererek uzun bir kahvaltı ettiler.
...
"Hoşuna mı gitti babacım?"
Ilgaz Gülce'yi kucağına almış kitaplıktaki bibloları gösteriyordu. Terazi biblosu Gülce'nin dikkatini epey çekmişti.
"Bunu bana deden almıştı, yemin ettiğim gün vermişti."
Gülce'nin dikkatini bir başka biblo çekmişti şimdi. Kucağında bebeğini tutan beyaz elbiseli uzun saçlı bir kadın vardı. Minik eliyle bibloya uzanmaya çalıştı.
"Bunu da annen için ben yaptırmıştım. Bunu verince yarım saat ağladı biliyo musun?"
"Ne anlatıyosun sen orda bebeğime ya?"
Ceylin mutfağı toplarken kocasının konuşmalarını dinliyordu.
"Sohbet ediyoruz kızımla."
Gülce aniden babasının yüzüne hapşırdı.
"Çok yaşa babacım."
Kızının tombik yanağından öptü. Gülce iki ön dişini göstererek sırıttı.
"Senin o dişlerini yerim ben."
Kanepeye oturup kızını göğsüne yatırdı. Yavaş yavaş sırtını sıvazladı.
"Kahve yapıyorum canım?"
"Olur, içeriz."
Ceylin iki sade türk kahvesi yapıp kanepeye oturdu. Ilgaz'ın kahvesini tepsiden alıp önüne koydu.
"Çıkmadı mı daha gazı?"
"Çıkmadı."
"Ver bana."
Ceylin kızını kucağına aldı, yukarı kaldırıp göbeğinden öptü.
"Yerim bu göbüşü yerim."
Gülce'yi Ilgazla arasına kanepeye yatırdı. Bacaklarını ellerine aldı ve karnına doğru itti.
"Benim bebişimin gazı mı varmış?"
Aynı hareketi yavaşça tekrarladı.
"Rahatsız mı ediyormuş benim kızımı?"
Bir kez daha yaptı ve çıkan gazın sesini duydu, Ilgaz'a bakınca ikisi de gülmeye başladılar.
"Çıktı işteee, rahatladık babası bak."
Gülce ikisi arasında kendi halinde oynarken karı koca keyifle kahvelerini içtiler.
"Ben şimdi senin gömleklerini atacağım makineye. Dolapta da var mı yıkanacak?"
"Yok, attım hepsini sepete."
Ceylin ayağa kalkıp kahve fincanlarını aldı ve tezgaha bıraktı. Yatak odasına girip kirli sepetini alıp banyoya gitti. Kıyafetleri ayırıp programını ayarladı. Salona dönene kadar Gülce çoktan başlamıştı ağlamaya. Yine kendini yırtarcasına ağlıyordu.
"Annesi koş annesi."
"Geldim geldim."
Koltuğa oturup kızını kucağına yatırdı. Tişörtü yukarı sıyırıp tek göğsünü açtı. Gülce emmeye başlar başlamaz dudağını ısırdı Ceylin.
"Annecim."
"Noldu?"
"Isırıyor yine."
Bir süre sonra alışıyordu Ceylin. Kızının minik elini yakalayıp öptü. Parmaklarını okşayarak emzirmeye devam etti.
"Şimdi altını değiştirdik mi güzelce bi uyuruz babası, sonra bi şeyciğimiz kalmaz."
Gülce doyduktan sonra geri çekti kendini. Ceylin de üzerini düzeltip kaktı kanepeden.
"Sen gelmiyor musun sevgilim?"
"Yarınki davanın dosyasına bakacağım biraz. Siz uyuyun."
Ceylin son beş gündür geceleri hiç uyuyamıyordu, Gülce iki saat arayla uyanıp çığlıklar içinde ağlıyordu. Emmese bile sürekli meme istiyordu.
"Valla çok uykum var. Sana kolay gelsin sayın başsavcım."
Ceylin kanepeye eğilip Ilgaz'dan bir öpücük alıp çıktı salondan. Gülce'nin odasında altını değiştirip gazını çıkardı ve yatak odasına girdi. Kızıyla beraber yorganın içine girip zor da olsa uykuya daldılar.
...
Ilgaz elinde kahve bardağıyla yatak odasına girdi. İkisi de uyanmıştı ve Ceylin kızını emziriyordu.
"Uyanmış mı benim güzelliklerim."
"Uyandık babası. Dişlerimiz çok kaşınıyor bugün."
Ilgaz Ceylin'in göğüs ucuna baktı, etrafı diş izleriyle kırmızı ve mor renk almıştı. Ufak ufak da yaralar vardı.
"Bunun başka yolu yok mu Ceylin? En azından iyileşene kadar."
Ilgaz'ın bu tatlı endişesi Ceylin'i gülümsetmişti. Kızına kıyamıyor, karısının da acı çekmesini istemiyordu.
"Olması gereken bu. Şuan bebeğimiz en zor dönemlerinden birinden geçiyor ve dişleri inanılmaz kaşınıyor. Kaşıyıcı sert geliyor ve sevmedi. Emerken hem karnını doyuruyor hem de dişlerini kaşıyor. Bu yüzden çok sık emmek istiyor, emerken kokumu da hissediyor ve bu onu rahatlatıyor."
"Bilmez miyim o kokuyu ben."
Ceylin elini göğsünden çekip Ilgaz'ın yanağına koydu.
"Akşama ne pişirelim?"
Ceylin düşündü biraz. Sonra aklına gelen şeyle gözleri parladı ve dudaklarını yaladı.
"Şu fırında yaptığın kekikli biftek, yanına da patates püresi. Mmmhhh canım çekti."
Ilgaz güldü.
"O zaman market alışverişine çıkmamız gerekecek."
"O zaman bu küçük tavşancık doysun, üzerimizi giyinelim ve ufak bir sahil yürüyüşünden sonra da alışveriş yaparız."
"Bence harika fikir avukat hanım."
Gülce karnını doyurduktan sonra hazırlandılar ve evden çıktılar. Ilgaz kızını bebek koltuğuna koyup kemerini bağladı. Ceylin direksiyona geçmişti.
"Hayırdır?"
"Özledim araba kullanmayı. Hem bu yeni arabaya da alışmam lazım."
Ilgaz'ın eski arabası, yol arkadaşı artık yoktu. Ilgaz için ondan vazgeçmek biraz zor olmuştu ama yapacak bir şey yoktu.
"Geç bakalım."
Ilgaz da ön koltuğa geçip anahtarı verdi Ceylin'e.
"Şu arabanın kokusuna hâlâ alışamadım."
"Sorma."
Yoğun trafikte yarım saate sahile inmişlerdi. Epey kalabalıktı bugün. Gülce'yi bebek arabasına yatırıp el ele güzel bir yürüyüş yaptılar.
...
"Eveeet, yemek hazır."
Ilgaz yemek yaparken Ceylin de masayı kurmuştu. Onlar yemek yerken Gülce de meyvesini yiyordu.
"Ilgaz mis gibi koktu."
"Afiyet olsun sevgilim."
Yemeklerini bitirdiler. Gülce bu sefer üstünü fena batırmıştı. Kıyafetinin içinde bile mandalina parçaları vardı.
"Küçük hanım ne bu haliniz? Meyveyi sen mi yemişsin kıyafetlerin mi yemiş belli değil."
Annesinin bu tatlı sitemine yeni çıkmaya başlayan iki ön dişiyle sırıtınca ikisini de gülme aldı.
"Şebeklik yapıyor bi de."
"Ben burayı halledeyim sen de banyosunu yaptır istersen."
"Hasta olmasından korkuyorum akşam akşam."
"İçerisi gayet iyi canım, kombiyi biraz daha açarım şimdi ben. Siz çıkana kadar biraz daha ısınır."
"Öyle yapalım mecbur. Islak mendille silsem hayatta yetmez."
Ceylin masadan kalkıp kızını kucağına aldı.
"Gel bakalım kirli böcük."
"Yardıma ihtiyacın var mı?"
"Hayır babası, artık banyo sandalyemizde uslu uslu oturabiliyoruz. Di mi aşkım?"
Gülce'nin meyve bulaşmış tombik yanağından öptü.
"El salla babaya."
Belli belirsiz el salladı babasına. Ceylin banyoya girip Gülce'nin kıyafetlerini çıkardı. Sandalyenin ayaklarını iyice vakumlayıp kızını oturttu güzelce.
Suyu ayarladı ve çarçabuk bir banyo yaptırdı.
"Bittiiii, tertemiz olduuuk."
Gülce'yi havlusuna sarıp odasına götürdü hemen. Yatağın yanındaki alt değiştirme ünitesine koyup dolaptan kıyafetlerini çıkardı. Çekmeceden de bezini ve bebek yağını aldı.
"Bunu sevmiyorsun kuşum biliyorum ama hemen bitecek söz."
Gülce bebek yağından pek hoşlanmıyordu ama cildinin sağlığı için sürülmesi gerekiyordu. Ceylin pratikliğiyle halledip ellerini yıkadı. Gülce'nin pijamalarını giydirdi. Ayaklarına da minicik el kadar çorabını giydirdi.
"Olduuu, hazırız artık."
Kızını kucağına alıp emzirme koltuğuna oturdu, önce emzirdi sonra da ninni söyleyerek uyuttu. Yavaşça yatağına bırakıp üzerini örttü ve bebek telsizini alıp çıktı odadan.
Salona girip kanepedeki Ilgaz'ın yanına oturdu ve dizine uzandı.
"Uyudu."
"Bugün çok da fena değildi ha?"
"İdare eder, şu önümüzdeki iki hafta bitsin sonra düzeleceğiz diye umuyorum."
"Film açmamı ister misin?"
"Cık."
Ceylin doğrulup sağ bacağını Ilgaz'ın öbür tarafına atıp kucağına oturdu.
"Benim yapmak istediğim daha cazip şeyler var."
Dudağından öptü Ilgaz'ı.
"Ben aslında o cazip isteklerini sabah yeterince karşıladığımızı düşünüyorum ama sana yetmedi mi?"
"Cık, yetmedi."
Son kelimeyi fısıldamıştı Ceylin. Kanepeden kalkmadan gece yarısına kadar seviştiler. Gülce büyürken onlar da yavaş yavaş normallerine dönüyorlardı artık.