Laboratuvardaki sinir krizinden sonra Ceylin'i hastaneye kaldırmışlardı. Arabada baygınlık geçirdiği için sakin duruyordu. Şimdi kan alınacaktı ve serum bağlanacaktı. Hemşire turnikeyi koluna takıp sıktı.
"Elinizi yumruk yapın Ceylin Hanım."
Ceylin tepkisiz bir şekilde duvara bakıyordu. Ilgaz Ceylin'in elini tuttu ve gözlerinin içine baktı.
"Ceylin."
Ceylin kafasını çevirip Ilgaz'a baktı.
"Hemşire hanım şimdi kan alacak senden. Elini yumruk yapman gerekiyor."
Ceylin elini sıktı. Hemşire kanı alıp malzemeleri topladı.
"Sonuçlar çıkınca doktor hanım yanınıza gelecek."
"Teşekkür ederiz."
Hemşire odadan çıktı. Ilgaz yatağa oturup Ceylin'in yüzünü avuçlarına aldı.
"Acını tahmin edebiliyorum. Bu acıya rağmen hâlâ güçlü kalmaya çalışıyorsun. Yine ağlamak istemiyorsun."
Ceylin, Ilgazla göz göze geldi.
"Ağlarsam o denizde boğulurum demiştin. Buna izin vermem Ceylin. Sen rahatlamadıkça içine atıyorsun ve bu sana zarar veriyor. Tutma kendini."
Ceylin bunu duymayı bekliyormuş gibi kollarını uzattı ve sımsıkı sarılıp ağladı. O ağladıkça Ilgaz'ın da gözlerinden damla damla yaşlar süzülüyordu.
Ceylin içindeki acı az da olsa sönene kadar ağladı. Sonra Ilgaz onu yatırdı ve su alıp geldi.
"Birkaç yudum al hadi."
Ceylin şişeyi aldı, bir yudum içip Ilgaz'a geri verdi.
"Ceylin Hanım? Nasılsınız bakalım?"
Ceylin 'iyiyim' der gibi başını salladı.
"Sonuçlarınız çıktı. Normalde sadece serum için yaptık bu testi ancak farklı bir durum var ve muhtemelen haberiniz yok."
İkisi de şaşkın gözlerle doktora baktı.
"Kötü bir şey mi?"
Doktor gülümsedi.
"Genelde iyidir."
"Nedir doktor hanım?"
"Ceylin hanım 4 haftalık hamilesiniz."
...
Ilgaz arabayı sahil kenarında durdurdu. Kemerini çözüp Ceylin'e döndü.
"Hava alalım mı biraz?"
Ceylin başını salladı. Kemerini çözdü ve arabadan indi. Ilgaz Ceylin'i belinden sarıp yürümesine destek oldu. Boş olan banka oturdular. Ilgaz gözlerini Ceylin'den ayırmıyordu.
Ceylin sabah hayatının en acı haberini almıştı, iki saat önceyse en güzel haberini. İçinde hem hüzün ve keder hem de mutluluk ve umut vardı. Bu acı belki de kaldıramayacağı bir acıydı ama bebeği ona bir mucize olmuştu. Onunla tekrar hayata tutunacaktı şimdi.
Ceylin elini karnına koydu. Gözlerini Ilgaz'a çevirdi.
"O bizim hediyemiz Ilgaz. Yaşadığımız bunca acının içinde en güzel şey."
Ilgaz, Ceylin'i kendine çekti ve sımsıkı sarıldı.
"İyi olacaksın Ceylin. Sana söz veriyorum iyi olacaksın. Ben hep yanında olacağım. Ne olursa olsun."
...
Ceylinlerin evinde akşam olmuştu. Herkes perişandı. Parla sürekli ağlıyor, Gül ağzını açmıyor, Aylin ise parmaklarını kemiriyordu. Ceylin ve Ilgaz da sokağa çıkmışlardı hava almak için.
"Ilgaz bu gece burada kalalım mı?"
"Tabi ki kalacağız Ceylin. Sizin beraber olmanız, birbirinize destek olmanız gerek."
Ilgaz, Ceylin'i eve bıraktıktan sonra kendine kıyafet almak için eve gidip geldi. Kıyafetlerini Ceylin'in odasına bıraktı.
Gül ve Aylin durumu idrak etmeye başlamışlardı. Ama ikisi de ne ağlıyordu ne konuşuyordu. Sadece sofra hazırlamışlardı. Herkes oturduğundaysa sadece tabaklarındaki yemekle oynuyordu.
"Ceylin, senin yemen lazım."
Ceylin kafasını salladı. Gül kaşlarını çattı.
"Savcı bey oğlum haklı Ceylin. Sen iki canlısın. Karnındaki için yiyeceksin."
Ceylin ağlayarak sofradan kalktı ve odasına gitti. Ilgaz biraz yalnız kalmasına izin verdikten sonra bir tepsiye yemek koyup Ceylin'in odasına girdi. Tepsiyi komodine koyup yatağa oturdu. Ceylin'i omuzlarından kavrayıp kollarını okşadı.
"Acını tahmin edebiliyorum Ceylin. En değerlini kaybettin. Ama umudunu kaybetmeyeceksin. Ne konuştuk biz bugün. En ihtiyacımız olduğu anda bir mucize gerçekleşti ve o mucize senin karnında. Ufacık bir can. Annesine muhtaç."
Ceylin'in ağlaması durmuş Ilgaz'ı dinliyordu.
"Şimdi gözyaşlarını sileceğiz. Sonra güzelce yemeğini yiyeceksin. Sonra da uyuyacaksın. Kendini hırpalamaman gerek. Doktorun dediğini duydun."
Ceylin başını salladı. Elini karnının hemen altına koydu.
"Bebeğim için yiyeceğim. Onun için güçlü olacağım."
"Ha şöyle. İşte benim güçlü karım bu işte."
Ilgaz tepsiyi kucağına alıp kendi elleriyle Ceylin'in yemeğini yedirdi. Tepsiyi mutfağa götürdü.
"Yedi mi oğlum?"
"Yedi. Uzanacak şimdi."
"Aman oğlum, Ceylin sana emanet. Şimdi gebelikten midesi bulanır onun. Gece bir şey olursa mutfakta kekik var. Kaynatır içirirsin onu. İyi gelir."
"Siz merak etmeyin. Ceylin benim sadece karım değil. Onun acısı benim içimi dağlıyor. Eğer sizin bir şeye ihtiyacınız olursa çekinmeyin lütfen."
"Sağol oğlum. Git hadi Ceylin'in yanına."
Ilgaz odaya girdi. Parlak ışığı kapatıp yatağa uzandı. Ceylin'e arkasından sarıldı. Bugün baba olacağını öğrenmişti. Sevincini içinde yaşıyordu. Şuan yapabileceği tek şey Ceylin'in yanında olmak onu sarıp sarmalamaktı.
"İyi olacaksın güzelim. Bütün yaralarını saracağım."
"İyi olacak mıyım gerçekten?"
"Olcaksın. Bunu üçümüz birlikte başaracağız."
Ceylin ufak da olsa gilümsedi. Ilgaz'ın karnını kavrayan elinin üzerine elini koydu. Sevdiği adam ve bebeğiyle tekrar hayata devam edecekti.
2 hafta sonra
Ceylin gördüğü kabusla haykırarak yataktan kalkmıştı. Ilgaz refleksle uyanmış ve Ceylin'i sarmalamıştı. İki haftadır kabuslarla uyanıyordu Ceylin. Sonra babasının hüznü çöküyor ve ağlayarak Ilgaz'ın kollarında geri uyuyordu. Bu gece de saatlerce ağlamış ve sabaha yakın uyuyakalmıştı. Uyandığında saat epey geçti. Yataktan kalktı ve elini yüzünü yıkadı. Sabahlığını üzerine geçirip salona girdi. Ilgaz çalışma masasında dosyalara gömülmüştü. Ayak seslerini duyunca arkasını döndü.
"Canım. Günaydın."
Ceylin gözlerini ovuşturarak masanın yanına gitti ve kalçalarını dayayıp oturdu.
"Neden uyandırmadın beni? Saat çok geç olmuş."
"Dün gece zor uyudun. Ayrıca uyuman gerek zaten."
Ceylin elini Ilgaz'ın yanağına koydu.
"Ben seninle kahvaltı yapmak istiyorum ama."
"Ben yapmadım zaten kahvaltımı. Şimdi beraber güzel bir kahvaltı hazırlarız balkona da masayı kurarız."
"Çok açım."
"Hadi başlayalım o zaman."
...
Ilgaz eve girdiğinde büyük bir sessizlik karşılamıştı onu. Ceylin'e seslenmişti ama cevap alamamıştı. Yatak odasına baktı, boştu. Banyoya baktı, boştu. Endişelenmeye başlamıştı. Ceylin annesine gidecek olsa haber verirdi. Telefonu da mutfak masasındaydı. Mutfağa girdi, balkon kapısının perdesi aralıktı. Kapıdan bakınca Ceylin'i gördü. Hamakta uyuyordu. Kapıyı açıp balkona çıktı. Masanın üzerindeki pikeyi alıp üzerini örttü. Yanına diz çöküp elini saçlarına koydu. Bir melek gibi uyuyan karısını seyretti uzunca.
"Sana söz veriyorum hep böyle huzurlu uyuyacaksın."
Elini Ceylin'in karnına koydu.
"Size zarar gelmesine asla izin vermeyeceğim. Acı çekmene izin vermeyeceğim. Sana sadece mutluluk ve huzur vereceğim."
Elini Ceylin'in karnında gezdirdi.
"Ve seni çok seviyorum ufaklık."