Nenni Bebek

2.9K 56 8
                                        

Ceylin ağlayarak son kez can acısıyla ıkındı. Bebek çıkmıştı. O an bi boşluğa düştü Ceylin. Ne hissedeceğini bilemedi. Yaptığı tek şey yumruğunu sıkıp dudaklarına bastırmak oldu. Ölü bebeğini doğurmuştu az önce. 6 aylık ölü bebeğini doğurmuştu. Yaşadığı onca acı, kayıp yetmezmiş gibi şimdi de yaşama sevinci olan bebeğini kaybetmişti. Ameliyathaneyi bebek sesi doldurmuyordu, sadece ameliyat aletlerinin şıngırtısı ve Ceylin'in ağzından kaçan inleme vardı.
"Bebeğime bir kez sarılabilir miyim?"
Doktor üzgün gözlerle baktı Ceylin'e.
"Ceylin? Bu iyi bir fikir olmayabilir."
Başını salladı Ceylin.
"Nolur. Bebeğime dokunacağım. O gitmeden sarılacağım ona."
Hemşire hastane çarşafına sardığı bebeği Ceylin'in uzanan kollarına koydu bırakmadan.
"Özür dilerim annecim. Çok özür dilerim. Koruyamadım seni. Çok özür dilerim bebeğim."
İlk ve son kez öptü bebeğini Ceylin. Cansız, yumuk ellerini okşadı. Ağlayarak ayrıldı bebeğinden. İşte şimdi kimse toparlayamayacaktı Ceylin'i.
Doğumdan sonra geçirdiği sinir krizinin üzerine iğneyle uyutup odaya aldılar Ceylin'i. Ilgazsa cenazeyi teslim alma işlemlerinden sonra kapısına geldi Ceylin'in. Arkasındaki insanların yüzüne bakmıyordu. Baksa koyverecekti çünkü kendini. Ama böyle bir ihtimali yoktu şuan. Çünkü içerde her zerresine kadar paramparça olmuş bir kadın vardı.
Derin bir nefes alıp içeri girdi. Bembeyaz solgun teniyle baygın yatıyordu Ceylin. Koluna serum bağlıydı. Parmağında da nabız ölçen kablolu parmaklık takılıydı.
Yavaşça yatağa oturdu. Ceylin'in elini eline aldı.
"Güzelim."
Soğuk ellerini dudaklarına götürüp öptü.
"Bu sefer nasıl toparlanacağız bilmiyorum. Sana 'iyi olacağız' demeye gücüm bile yok artık. Ben şu koca şehre sığamıyorsam seni düşünemiyorum Ceylin."
Gözünden akan damla yaşı sildi Ilgaz. Ceylin'in onu duyduğunu biliyordu. Acıyla gerilmişti Ceylin'in yüzü. Uykusunda bile acı çekiyordu.
"Şimdi bebeğimize veda edip geleceğim. Böylesi daha iyi. Ona en güzel vedayı sen ettin. Annesi olduğunu hissettirdin ona. Şimdi sıra bende, ben de babası olarak veda edeceğim küçüğüme."
Ilgaz öne eğilip alnından öptü karısını. Koridora çıktığında sadece kadınlar vardı. Anlaşılan cenazeye geçiyorlardı.
"Onu yalnız bırakmayın."
Ilgaz gidecekken Gül kolundan tuttu. Omuzlarından tutup kendine çekti ve sımsıkı sarıldı.
"Başımız sağolsun oğluum."
Ilgaz sıktı kendini.
"Gül anne, ben kendimi tutacağım diye söz verdim. En azından Ceylin'in yanındayken. Lütfen zorlama beni."
Gül geri çekildi.
"Tamam oğlum, tamam yavrum. Nasıl istersen."
Sesi titreyerek kurdu Ilgaz cümlelerini.
"Teyzesinin yanına yatacak kızım. Dedesiyle de yakın. Babaannesi de orada yatıyor. Orada yalnız kalmayacak kızım."
Gül Ilgaz'ın yanağını okşadı.
"Hadi benim güzel oğlum. Ceylin uyanmadan gel."
Ilgaz başını salladı.
...
"Ilgaz bey. Ceylin hanım içim en iyisi bu şuan. Klinikte ilaçlarla ve yoğun terapilerle hızlı bir iyileşme sağalayacağız. Onun şuan her şeyden uzak yalnız kalmaya ihtiyacı var. Acısıyla başbaşa kalıp bunu kabullenmesi epey zaman alacak."
Ilgaz başını kaldırıp yukarı baktı 'Neden?' der gibi.
"Ben görebileceğim ama değil mi onu?"
"Elbette. Zaten anladığım kadarıyla çok güçlü bir bağ kurmuş sizinle. Bu dönemde ona iyi gelebilecek tek insan olabilirsiniz."
Ilgaz dolan gözlerini yumdu. Boğazındaki yumunun geçmesi umuduyla yutkundu bir kez.
"Peki gitmeden konuşabilir miyim kendisiyle?"
"Tabiki."
Ilgaz sıktığı yumruklarını açtı. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Ceylin sırtı dönük bir şekilde yatıyordu. Kollarını birbirini kavuşturmuş, dizlerini de kapatmıştı iyice.
"Canım."
Cevap vermedi Ceylin.
Ilgaz önden dolaşıp yatağın kenarına diz çöktü. Elini saçlarına koydu Ceylin'in.
"Bi bak bana."
Ceylin yeşille kırmızının birbirine karıştığı gözlerini Ilgaz'a çevirdi. Sadece acı vardı o gözlerde.
"Kızıma gitmeme izin vermediler. O ağlıyordu, annesini istiyordu. İzin vermediler ona gitmeme."
Ilgaz yanakalarının içini ısırdı.
"Ona gitseydin bir daha gelemezdin Ceylin. Seni bir daha göremezdim."
"Beraber giderdik o zaman. Hem ben seni çağıracaktım zaten. Yoktun ama. Bebeğimiz ölmüş dediler bana. Onu bırakmaya gitmişsin."
Artık gözünden düşen yaşlara engel olamıyordu Ilgaz.
"Ben dedim ama onlara. Ilgaz kızını bırakmaz dedim. Bırakmazsın sen."
Ilgaz öne atılıp sımsıkı sarıldı Ceylin'e. Bir gelincik gibi kırılgandı şimdi o. Savunmasızdı, kederliydi. Bedeni zayıflamıştı iyice.
"Yapma, yapma bunu lütfen."
2 hafta sonra
"Kaldır kolunu şimdi güzelim."
Ilgaz Ceylin'in ıslak saçlarını tarıyordu. Az önce banyosunu yaptırmış şimdi de giydirdikten sonra saçlarını tarıyordu. İlaçlar yüzünden çok halsiz düşüyordu Ceylin. İlk haftalar ağır ilaçlar kullanmak zorunda kaldılar. Rehabilitasyon merkezinde de birçok sinir krizi geçirmişti Ceylin. Kendisine zarar vermesin diye ağır doz ilaçlarla uyuşturuluyordu.
"Ben uyuyana kadar bana sarılır mısın?"
"Sarılırım tabi. Gel."
Ilgaz tarağı komodine bırakıp yatağa sırtını dayadı. Ceylin de ellerinden destek alarak arkaya kayıp Ilgaz'ın göğsüne yattı.
"Gerçekten iyileşecek miyim Ilgaz?"
"İyileşeceksin güzelim. Bu acı hiç geçmeyecek, sürekli içimizi tırmalayacak ama iyileşeceğiz."
Ceylin kollarını sımsıkı sardı. Banyonun vermiş olduğu mayışıklıkla gözleri kapandı hemen.
3 ay sonra
"Geç bakalııım."
Ceylin adımını ahşap zemine attı.
"Ne güzelmiş burası."
"Ben de çok seveceğini düşündüm. Burayı alırken çok güzel hayaller kurdum Ceylin. Hepsi seninle gerçekleşecek."
Ceylin boydan camın kenarındaki tekli koltuğa oturdu.
"Burada güzel kitap okunur. Akşamları yemekten sonra kahvelerimizi de alıp otururuz buraya."
Ilgaz arkasından dolaşıp başından öptü Ceylin'i.
"Yaparız güzelim. Ne istersen yaparız."
Ceylin elini Ilgaz'ın elinin üzerine koydu.
"Yemek mi yapsak acaba? Ben kurt gibi açım."
"Yemek hazır bile. Sen şimdi etrafı gezerken ben de ısıtıp sofrayı kurayım."
"Sahile ineceğim o zaman ben."
"Sana seslenirim."
Ceylin ince şalına bürünerek kulübeden çıktı. Üzerinde rüzgarda uçuşan beyaz bir elbise vardı. Omzuna da örme şalını almıştı. İki basamak merdiveni inince ayağı kuma bastı. Babetlerini çıkarıp kenara koydu. Çıplak ayakla denize kadar yaklaşık on adım yürüdü. Dalgaların çarptığı yere oturdu. Doğumdan beri söylediği ninniyi mırıldanmaya başladı.
"Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şam'dan
Nenni nenni nenni nenni
Nenni bebek oy"
Ceylin acısıyla yüzleşmeyi başarmıştı. Şimi acısını kalbinde yaşayan güçlü bir kadındı artık. Bu acıyı hep kalbinde taşıyacak, yaşamaya devam edecekti.
"Ceyliiiin, sofra hazır güzelim."
Ceylin kulübeden seslenen Ilgaz'a baktı.
"Geliyorum."
Ayağa kalktı. Uçuşan eteğinin ucunu tuttu. Kımsalı geçip kulübeye vardı. Basamakları çıkıp dışardaki masaya oturdu.
"Üşüyorsan içeri geçelim."
"Cık, burası güzel."
Ilgaz yemekleri koyup karşısına oturdu Ceylin'in. Birlikte hasret gidererek yemeklerini yediler. Sofrayı beraber topladıktan sonra çaylarını alıp verandaya çıktılar.
"Hava esmeye başladı battaniye getireyim sana."
Ilgaz içerden ince bir battaniye alıp geri döndü. Ceylin'in omuzlarına iyice sardı battaniyeyi. Kendisi de yanına oturup kolunu omzuna sardı.
"Her şeye yeniden başlayalım mı Ilgaz?"
Ilgaz anlamamış gözlerle Ceylin'e baktı.
"Yeni bir eve taşınalım, yeni eşyalar alalım, ben ofisimi değiştireceğim. Her şeye sıfırdan başlayalım. Bizim yeniden bir bebeğimiz olsun. Ailemizi kuralım."
Ilgaz mutlu gözlerle gülümsedi Ceylin'e. Omzundan tutup kendine yaklaştırdı ve alnından öptü.
"Başlayalım sevgilim. Bu yeni hayat bizim olsun. Çok ama çok mutlu olalım."
Ceylin elini Ilgaz'ın yanağına koydu, dudaklarına uzandı sonra. Özlem dolu uzun bir öpücük bıraktı.
Şimdi mutlu olma sırası onlardaydı artık.

Eksik YanımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin