Ceylin gözlerini açmadan komodine uzanıp alarmını kapattı. Ilgaz'ın haberi olmuş uyanmıştı.
"Ceylin?"
"Şşşş, uyu sevgilim. Mercan kahvaltı için krep istemişti o yüzden erken kalktım."
Ilgaz başını sallayıp uykusuna devam etti. Ceylin yataktan kalkıp üzerine sabahlığını geçirdi. Yatak odasından çıkıp kızının odasına girdi. Mercan üzerini açmıştı yine. Yavaşça yorganını düzeltti.
"Meleğim benim."
Odanın kapısını hafif aralık bırakarak çıktı. Mutfağa geçip ışığı yaktı. Kışa girdikleri için hava henüz aydınlanmıyordu bu saatlerde.
Malzemeleri çıkarıp kızı için krep yapmaya başladı. Yarım saat içinde krepleri yapmış, çayı da demlemişti. Masayı hazırlarken gözlerini ovuşturarak Mercan geldi mutfağa.
"Anne."
"Annem, uyandın mı sen?"
"Hıhı."
Ceylin dizleri üzerine çöküp kızının boynundan öptü.
"Ohhhh mis kokulum benim. Acıktın mı?"
"Evet."
"Eveet. Ben de kızım için mis gibi krepler yaptım. Hadi babanı uyandır bakalım."
Mercan minik adımlarla yatak odasına gitti. Yatağa çıktı. Babasının yanağına öpücük kondurdu. Ilgaz gülümseyerek gözlerini açtı.
"Allahım bu ne güzel bir sabah böyle."
Kızını kucaklayıp yanına yatırdı ve koklaya koklaya öpmeye başladı. Mercan da babasının kollarında kahkaha atarak çırpınıyordu.
"Ya babaaa."
"Efendim kızımmm."
"Kahvaltı yapıcaz hadii. Annem bisürüüü krep yapmış"
"Ne diyosun ya. Hemen gidelim o zaman."
Yataktan kalkıp kızını da kucağına aldı. Artık doya doya öpüp seviyorlar, sürekli kucaklarına alıyorlardı Mercan'ı. Eve geldiğinden bugüne 2 ay zaman geçmişti ve Mercan ailesine alışmıştı artık.
Kucağında kızıyla mutfağa geldi.
"Günaydın annesiii."
"Günaydın."
Ceylin'i dudağından öptü.
"Bu prenses çok acıkmış."
"O zaman o prensesi hemen oturtalım ve karnını doyuralım."
Ilgaz kızını yavaşça sandalyesine oturttu. Kendisi de oturdu ve Mercan'ın tabağını doldurmaya başladı.
"Bundan da ister misin babacım?"
"Ama çok az."
"Tamam, çok az."
Üçü birlikte keyifli bir kahvaltı yaptılar.
"Hadi bakalım, şimdi dişlerimizi fırçalıyoruz ve giyiniyoruz."
Mercan masadan kalkıp annesinin dediklerini yapmaya gitti. Ilgazla Ceylin de masayı topladılar.
"Ilgaz Mercan'a bi bakar mısın? Yardıma ihtiyacı var mı? Ben de beslenmesini hazırlayayım."
"Tamam sevgilim."
Ilgaz kızının odasına girdiğinde Mercan'ın kıpkırmızı olmuş yüzüyle elbisenin düğmesini geçirmeye çalışıyordu.
"Yardıma ihtiyacın var mı babacım?"
Mercan pes edip kollarını indirdi ve babasına baktı.
"Kollarım yetişmiyor."
Ilgaz gülümsedi ve kızının boyuna eğildi.
"Dön bakalım arkanı."
Mercan arkasını döndü. Ilgaz kızının saçlarını kenarda toplayıp öne attı. Elbisenin boyun düğmesini geçirip saçlarını düzeltti.
"Hıh, oldu işte."
"Teşekkür ederim."
"Bir öpücük alırım ama."
Mercan kollarını babasının boynuna dolayıp yanağından kocaman öptü.
"Ohhh, işte şimdi günüm daha da güzelleşti."
Mercan güldü babasına. Ilgaz ayağa kalkıp çıktı odadan. Yatak odasına girip kendi üzerini giyindi. Kıravatını bağlarken Ceylin de kıyafet odasından çıkıp yatak odasına girdi. Aynada hızlıca makyajını yapıp saçlarını düzeltti.
"Ilgaz, Mercan'ın saçlarını örene kadar çalışma masasının üzerindeki dosyalarımı çantaya koyar mısın?"
"Hallediyorum hemen."
Ceylin takılarını da takıp kızının odasına girdi.
"Gel bakalım annecim. Saçlarını örelim."
Ceylin yatağa oturdu ve Mercan'ın saçlarını önce tarayıp sonra iki yandan ördü. Uçlarına da kurdeleli toka bağladı.
"Ay çok güzel oldu benim balım ya."
Ayağa kalkıp dolaptan kızının kabanını aldı.
"Kabanımızı da giyelim. Hava soğuk annecim."
Mercan annesinin yardımıyla kabanını giydi. Birlikte çıktılar odadan.
"Nasıl olmuşuz babası?"
Ilgaz baştan aşağı süzdü ikisini de.
"Harika olmuşsunuz."
Çantaları alıp ayakkabılarını giyip çıktılar evden. Ceylin büroya Ilgaz da adliyeye geçecekti. Mercan'ı sabahları babası bırakıyordu. Ilgaz arabaya bindirip kemerini bağladı kızının. Ceylin de beslenme çantasıyla okul çantasını yanına bıraktı.
"Mercan, bugün okulun öğlen bitecekmiş. Okuldan sonra benim yanıma mı gelmek istersin yoksa ananeye mi gitmek istersin?"
Mercan düşündü.
"Hmmm. Senin yanına."
"Anlaştık o zaman. Ben seni almaya geleceğim bebeğim."
"Tamam."
Ceylin kızından bir öpücük alıp kapıyı kapattı. Ilgaz'ı da dudağından öpüp kendi arabasına bindi. Arka arkaya çıktılar mahalleden.
...
Ilgaz kızını indirip okulun kapısına kadar elinden tutarak götürdü. Kapıda yardımcı bekliyordu onları.
"Günaydın Mercan."
"Günaydın Merve abla."
"Günaydın Ilgaz Bey."
"Günaydın."
Ilgaz elindeki çantaları kadına verdi. Eğilip kızını yanaklarından öptü.
"İyi dersler kızım."
Mercan içeri girdi. Ilgaz Merve'ye döndü.
"Çıkışta annesi gelecek. Bilginiz olsun."
"Tamamdır Ilgaz bey."
Ilgaz bahçeden çıkıp karşı tarafta bekleyen arabaya doğru ilerledi. Polis memuru hemen duruşunu düzeltti.
"Günaydın Murat."
"Günaydın sayın savcım."
"Bugün öğlen çıkacak Mercan. Ceylin gelecek almaya."
"Tamamdır savcım."
Ilgaz adamın sırtını sıvazlayıp kendi arabasına bindi. Filiz'in başka bir ildeki cezaevine naklini istemişlerdi. O gidene kadar okulun önünde ve Mercan'ın olduğu her yerde polis memuru bekleyecekti.
...
Ceylin kreşin bahçe kapısında kızını bekliyordu. İçerden zil sesi duyuldu ve yavaş yavaş bahçeye çıkmaya başladılar. Mercan'ı görünce elini kaldırdı.
"Mercan, burdayım annecim."
Mercan annesinin yanına geldi. Ceylin kızının boyuna eğildi. Alnına dağılmış saçlarını toparladı.
"Ofise gitmeden önce yemek yemek ister misin veya tatlı?"
Mercan düşündü.
"Hıhı."
"Pekiii, ne yemek istermiş benim balım?"
"Çikolatalı pastaa."
"Mmmmhhh, benim de canım çekti. Hadi gidelim o zaman."
Kapıdaki öğretmenlerine el sallayıp çıktılar bahçeden. Arabaya binmeden önce Mercan'ın kabanını çıkartıp arka koltuğa koydu. Kızını kucaklayıp çocuk koltuğuna oturttu. Kemerini bağladı. Kendisi de sürücü koltuğuna geçip arabayı çalıştırdı.
"Hazır mıyıııız?"
"Eveeet."
Mercan'ın sevdiği müzik listesini de açıp yola çıktılar.
...
Mercan iştahla pastasını yerken Ceylin de kahvesini içiyordu. Telefonu çalınca çantasından çıkardı.
"Baba arıyor. Açmak ister misin?"
Mercan kafasını salladı. Ceylin telefonu açıp kızına verdi.
"Alo baba."
"Kızımm, napıyorsun?"
"Pasta yiyorum annemle."
"Afiyet olsun babacım. Akşam gelirken istediğin bir şey var mı?"
"Hmmmm, yok."
"Annene verebilir misin telefonu?"
"Hıhı."
Mercan annesine uzattı telefonu.
"Sevgilim."
"Duyduğuma göre tatlılar yeniliyormuş."
"Evet, kızının canı pasta çekmiş."
"Afiyet olsun."
"Teşekkür ederiz. Sen napıyorsun?"
"Duruşma var birazdan. Ona hazırlanıyorum. Sen gelecek misin bugün adliyeye?"
"Şimdilik öyle bir durum yok. Ama belli olmaz tabi. Niye sordun?"
"Hiç, öylesine. Size afiyet olsun o zaman. Evde görüşürüz."
"Görüşürüz sevgilim."
Ceylin telefonu kapatıp çantasına koydu tekrar. Kızı pastasını bitirmişti. Ağzının kenarları çikolata olmuştu.
"Mercan, babaya fotoğraf atalım mı?"
"Eveeet."
Ceylin kızının fotoğrafını çekip Ilgaz'a gönderdi. Sonra da bir güzel yüzünü temizledi kızının.
"Anne."
"Söyle bitanem."
"Hani babam bana eve gelirken kocaman bebek almıştı ya."
"Hıhı."
"Biz de ona hediye alalım mı?"
Ceylin'in çok hoşuna gitmişti bu durum.
"Alalım tabi. Çok mutlu olur baban. Ne almak istersin peki?"
"Hani babam hep kağıtlara bir şeyler çiziyor ya."
İmzadan bahsediyordu.
"Evet, imza atıyor annecim."
"Kalemi biterse diye yeni kalem alalım."
"Bence harika fikir. Hatta istersen kalemi biz tasarlayabiliriz."
"Tasarlamak ne demek?"
"Kalemi biz yapabiliriz demek. Üzerine bir şeyler yazabilir mesela."
"Mercan yazalım."
"Olur, yazarız."
Oturdukları mekandan çıkıp avmnin üst katındaki mağazaya girdiler. Görevlinin de yardımıyla Mercan reyondan bir kalem seçti.
"Ben size tableti şöyle vereyim. Siz tasarlayın."
"Gel bakalım meleğim."
Ceylin kızını kucağına oturttu ve beraber kalemi oluşturdular. Kalemin üzerinde Ilgaz Kaya yazacaktı, yanında da minik bir mercan figürü koyulacaktı. Yakasına tutturduğu kısımda da büyük harflerle Mercan yazacaktı.
"Biz oluşturduk."
Görevli tableti aldı eline.
"Kaleminiz 15 dakikaya hazır olur. Size ne ikram edelim istersiniz?"
"Biz bir şey almayalım."
"Nasıl isterseniz."
15 dakika sonra hediyeyi paketleyip Mercan'ın eline verdiler. Ceylin de ödemeyi yaptı ve mağazadan çıktılar.
"Babam beğenir de mi anne?"
"Bence bayılır. Çünkü üzerinde senin ismin yazıyor."
Mercan mutlu olmuştu. Her defasında babasının ona olan sevgisinin dile getirilmesi onu daha da bağlıyordu Ilgaz'a.
...
Ceylin ve Mercan ele ele ofise girdiler. Koridor boyunca karşılaştıkları herkes onlara gülümsüyor, merhaba diyordu. Mercanın ikinci gelişiydi ofise ve burayı çok seviyordu.
"Yekta dedeee."
Mercan koşarak Yekta'nın bacağına sarıldı. Yekta da gülümseyerek başını okşadı Mercan'ın.
"Aaaa kimler gelmiş."
"Bugün buraya gelmek istedi."
"Çok iyi yaptınız. Söyle bakalım Mercan. Yekta dedesi ona ne ısmarlasın."
"Portakal suyuuu."
"Hemmen geliyor."
Yekta asistanına yöneldi.
"Mercan hanımın portakal suyu taze taze sıkılsın hemen."
"Tabi efendim."
"Ceylin birazdan toplantı var. Saati sana söyleyecek Buse."
"Tamam, neyle ilgili?"
"Büyük bir dava."
"Mercan'ı odama götüreyim, hazırlık yaparım biraz."
"Tamam. Görüşürüz Mercan."
"Görüşürüz Yekta dede."
Ceylin kızının elinden tuttu ve odalarına kadar yürüdüler. İçeri girip kapıyı kapattı.
"Montunu çıkaralım bakalım."
Mercan'ın montunu çıkartıp askıya astı. Kendi kabanını da çıkartıp hemen yanına astı.
"Şimdi sen masana otur bakalım. Ben de biraz ders çalışayım olur mu?"
"Olur."
Mercan'ın köşesi olduğu gibi duruyordu. Sadece masası ve sandalyesi değişmişti. Ve birkaç tane de boyama kitabı eklenmişti.
Kapı çaldı ve elinde tepsiyle Ceylin'in asistanı girdi.
"Ceylin hanım, Mercan'ın meyve suyu geldi. Yekta bey küçükken sevdiği kurabiyelerden de aldırmıştı, ondan da koymuşlar."
"Tamam Sedefcim. Yanına bırakabilirsin."
Sedef bardağı ve tabağı Mercan'ın önüne koydu.
"Teşekkür ederim."
"Afiyet olsun tatlım."
Sedef Ceylin'e döndü.
"Siz bir şey ister misiniz Ceylin hanım?"
"Bana da bir filtre kahve getirir misin?"
"Tabi, hemen getiriyorum."
Sedef odadan çıkıp kapıyı kapattı.
...
Ceylin kapıyı açıp kızının girmesini bekledi.
"Geç annecim."
Mercan içeri girip botlarını çıkardı ve dolaptaki yerine koydu. Ceylin de arkasından girip ayakkabılarını çıkarıp terliğini giydi.
"Mercan, yemekten önce banyo yapalım mı?"
"Olur."
"Hadi o zaman doğru banyoya."
Mercan annesinin dediğini yapıp banyoya girdi. Ceylin de üzerini değiştirip arkasından gelmişti. Mercan'ın kıyafetlerini çıkarıp kirli sepetine attı. Suyu ayarlayıp kızını bir güzel yıkadı. Bornozunu giydirip odasına götürdü.
"Şimdi saçlarımızı bir güzel tarayıp kurutalım."
Komodinden Mercan'ın saç spreyini ve tarağını aldı.
İçerden kapının açılıp kapanma sesi duyuldu.
"Ben geldim."
Ilgaz gelmişti.
"Oooo, ben de diyorum bu mis gibi koku nerden geliyor."
"Hoşgeldin baba."
"Hoşbuldum kızım."
Ilgaz kızının yanağına öpücük bırakıp Ceylin'i öptü.
"Mis gibi olduk babası."
"Peki ben banyo sonrası öpücüğümü ne zaman alabilirim?"
"Saçlarımızı kurulayıp üzerimizi giyineceğiz sonra alabilirsin babası."
Mercan da annesini onaylar gibi kafasını salladı.
"O zaman kanepede bekliyor olacağım."
"Tamam baba."
Ilgaz kapıyı arkasından kapatıp çıktı odadan. Kendisi de ılık bir duş alıp üzerini giyindi ve kanepeye oturdu.
"Hadi koş bakalım babaya."
Mercan odasından çıkıp babasının kucağına koştu ve kocaman öptü babasını.
"Ohhh, dünyanın en güzel kokusu bu ya."
Ilgaz da kızını kucağına yerleştirip saçlarını okşadı.
"Nasıldı bakalım okulun?"
"Güzeldi. Bugün patatesli boyama yaptık."
Patates baskısından bahsediyordu.
"Hmmm, eğlenceli miydi?"
"Hıhı, çook."
Ceylin de ıslak üzerini değiştirip yanlarına oturdu.
"Bugün çok eğlenmişler okulda babası. Mercan'ın resmi 1. olmuş sınıfta."
"Ne diyosun ya, harika bi haber bu."
Kızını tebrik edercesine bir kez daha öptü. Mercan babasının kucağından inip bir şey demeden odasına gitti. Ilgaz meraklı bakışlarla kızını bekledi. Elinden ince uzun bir kutuyla çıktı.
"Baba bak, biz sana ne aldık?"
Kutuyu babasına uzattı. Ilgaz şaşkınlıkla ve mutlulukla kutuyu eline aldı.
"Bana mı bu?"
"Hıhı."
Kızını kucağına aldı tekrar. Kutuyu birlikte açtılar. Kalemdeki detaylar dikkatini çekmişti hemen.
Mercan isminin yazdığı yeri gösterdi.
"Bak, burda Mercan yazıyor."
"Çok güzelmiş bitanem. Aldığım en güzel ikinci hediye bu."
Mercan kaşlarını çatarak sordu babasına.
"Birinci neydi?"
Hafif bir kıskançlık sezdi Ilgaz, hoşuna gitmişti bu. Ceylin'e baktı anlamlı bakışlarla. Soruyu Ceylin yanıtladı.
"Sen tabiki annecim sen. Bizim bu hayattaki en değerli hediyemiz sensin."
Mercan mutlu olmuştu tekrar. İkisini de birbirine yaklaştırıp sımsıkı sarıldı. Üçü birlikte yeniden çok mutlu bir aile oluyorlardı.