"Ohhh, hava ne kadar güzel di mi kızım?"
Ilgaz ve kızı güzel havayı fırsat bilip sahile inmişlerdi. Ilgaz kızını kucaklayıp banka oturttu. Gülce üç yaşını yeni doldurmuştı daha. Konuşmayı yeni sökmüştü. Ceylin ve Ilgaz ne dediğini anlayabiliyor ama diğerleri pek anlamıyordu. Bir de anneannesi baktığı için az çok anlıyordu.
"Baba kuuuş."
Gülce minik parmağıyla önünde duran kuşu işaret etti.
"Evet kızım, karnını doyuruyor."
"Acıkmııış."
"Hıhı."
Ilgaz kızının saçlarına öpücük bıraktı. Gülce en çok Ceylin'e benziyordu. Gözleri, burnu, saçları, kokusu...Çoğu özelliğini annesinden almıştı. Kişiliği yavaş yavaş Ilgaz'a benziyordu. Uysal ve duyarlı bir çocuktu. Herkese neşe saçan bir bebekti.
"Anne aradı."
Gülce dişlerini göstererek gülmeye başladı.
"Bakıyorum da anneyi özledin galiba."
Ilgaz telefonu açıp kulağına götürdü.
"Canım. Naptınız?"
"Sahilde oturuyoruz kızımla. Sen?"
"Ben de gireceğim şimdi duruşmaya. İki saate yanınızdayım."
"Özledik seni. Bekletme."
"Ben de sizi çok özledim. Biter bitmez geliyorum yanınıza."
Gülce elini telefona uzatıyordu.
"Gülce seni istiyor."
Ilgaz telefonu kızına verdi.
"Anne."
"Bebeğim."
"Çabuk del."
"Gelicem annecim. İşim bitince gelicem."
"Mamam."
"Ohh tamam."
Gülce telefona öpücük attı. Ceylin de karşılık verdi. Telefonu babasına uzattı Gülce.
"Ver babacım."
...
"Çıkar kolunu bitanem."
Ceylin kızına pijamalarını giydiriyordu. Uyku saatini biraz geçirmişti bugün.
"Hıh, hadi bakalım. Babaya iyi geceler öpücüğü ver sonra doğru yatağa."
Gülce paytak adımlarla yan odadaki çalışma odasına girdi. Babası onu gürünce işini bırakıp ayağa kalktı.
"Ben yatıyoyum."
"İyi geceler kızım."
Gülce önünde eğilen babasının yanağına öpücük bıraktı.
"Sana da."
Gülce odadan çıkarken annesinin öğrettiği gibi kapıyı kapattı ama boyu kapı koluna yetmediği için Ilgaz yardımcı oldu. Gülce odasına girdi, annesinin açtığı yatağa girdi. Ceylin kızının yanına uzanıp üzerlerini örttü. Gülce bebekliğinden beri Ceylin'in saçlarıyla oynayarak uyurdu. Uyku saatinde annesi yanında olmazsa huysuzlanıyordu.
Ceylin olduğu yerde hafif sallanarak kızını uyuttu. Işıkları kapatıp odadan çıktı. Yan taraftaki çalışma odasına girdi.
"Uyudu kuzucuğum."
Ceylin Ilgaz'ın arkasına geçti. Ellerini geniş omuzlarına koydu. Yavaş yavaş masaj yapmaya başladı.
"Bu hafta çok yoruldun sevgilim."
"Başsavcı yetkiyi bana teslim edince her şey bana kaldı. Onun yarım bıraktıklarını da ben tamamlıyorum."
Ceylin masaja devam ederken Ilgaz'ın boynuna gömüldü. Küçük küçük öpücükler bıraktı.
"Noluyoruz Avukat Hanım?"
"İzin verirseniz Sayın Savcım, kocam Ilgazla özlem gidermek istiyorum."
"Seve seve."
Ilgaz elini arkaya atıp Ceylin'i kolundan kavradı ve kucağına oturttu. Dudaklarına gömülürken elini Ceylin'in ensesinden kavrayıp kendine çekti. Bir yandan da Ceylin'in bacaklarını tutuyordu. Belinden kavrayıp kucağında Ceylinle beraber ayağa kalktı. Yatak odasına girdiler ve kapılarını kapattılar.
...
Ceylin boş su sürahisini komodine bıraktı. Ilgaz'a döndü.
"Ben su doldurup geliyorum."
Ilgaz başını salladı. Ceylin çırılçıplak çıktı yataktan. Tekli koltuğun üzerindeki geceliğini geçiriverdi üzerine. Komodinden sürahiyi alıp odadan çıktı. Aşağı indi, suyu doldurdu ve tekrar yukarı çıktı. Yatak odasına gitmeden kızını kontrol etmek için odasına girdi. Üzeri açılmıştı. Üzerini örttü ve alnını öptü.
"Hiii, yanıyorsun sen."
Eliyle bir daha kontrol etti. Gülce'in ateşi çıkıyordu. Ecza dolabından ateşölçeri alıp alnına tuttu.
"37.5"
Yatak odasına gitti.
"Ilgaz, Gülce'nin ateşi çıkıyor."
"Ne?"
Ilgaz yataktan çıktı. Az önce çıkardığı eşofmanını ve tişörtünü giydi. Ceylin'in arkasından kızının odasına girdi.
"Kaç? Ölçtün mü?"
"37.5"
"Hastaneye gidelim hadi."
"Dur bir dur, sakin ol. Ben şimdi sirkeli su hazırlayayım düşmezse gideriz."
Ilgaz başını salladı.
"Sen üzerindekileri çıkart ben geliyorum hemen."
Ceylin aşağı mutfağa indi. Ilgaz da yatak korkuluklarından eğilerek kızının pijamalarını çıkardı.
"Baba soğuk."
"Biliyorum babacım ama ateşin var. Düşmesi için bunu yapmak zorundayız."
Ilgaz kızının minik kollarına öpücükler bırakıyordu.
"Anne gelecek şimdi, sonra iyileşeceğiz tamam mı?"
Gülce dudaklarını bükerek başını salladı.
"Geldim, geldim annecim."
Ceylin elindeki leğeni komodine koydu. Getirdiği bezleri suyun içine atıp ısladı ve sıktı. Bir tanesini Gülce'nin alnına diğer ikisini de koltuk altlarına koydu.
"Şimdi iyileşecek benim bebeğim."
Ceylin Ilgaz'a baktı.
"Sen uyu hadi. Yarın işe gideceksin."
"Ateşi düşmeden uyuyamam ben. Yanınızda duracağım."
Ceylin gülümsedi.
"Israrlarımın işe yaramayacağını bildiğim için susuyorum."
Ceylin bezleri yeniledi. Gülce'nin çıplak bacakları titriyordu.
"Ilgaz ayaklarını örter misin? Ordan almasın soğuğu."
Ilgaz Ceylin'in dediğini yaptı.
"Aile hekimini arayalım, ilaç içirmemiz gerekiyorsa içirelim."
Ceylin başını salladı. Ilgaz yatak odasından telefonunu getirip rehberden aradığı ismi buldu. Telefon biraz geç açıldı, doktor uyuyor olsa gerekti.
"Murat Bey bu saatte rahatsız ediyorum kusura bakmayın."
"Estağfirullah Ilgaz Bey. Buyrun?"
"Gülce'nin ateşi çıktı. Şuan 37,5. Annesi sirkeli suyla tampon yapıyor. İlaç içirmemiz gerekir mi?"
"Şimdilik tamponu uygulayın. Düşmezse geçen hafta yazdığım şuruptan bir ölçek içirin."
"Tamamdır Murat Bey teşekkürler."
"Geçmiş olsun."
Ilgaz telefonu kapatıp komodine bıraktı.
"Düşmezse içirin dedi."
Ceylin başını salladı. Su ılıyana kadar tampona devam etti. Ateşölçeri eline alıp bir daha ölçtü.
"37. Düşüyor."
Ilgaz eğilip kızının alnını öptü.
"Üşüttü herhalde. Dün dışarda iyice oynadı terledi."
"Çocuk işte, hasta olacak tabi. Sen yat hadi. Bak ateşi de düşüyor."
"Bir şey olursa uyandır ama beni."
"Tamam."
Ilgaz beşiğin üzerinden uzanıp Ceylin'in dudağına öpücük bıraktı. Odadan çıkıp yatak odasına girdi ve yatağa girip uyudu.
...
Ilgaz kravatını bağladıktan sonda ceketini giydi. Telefonunu komodinin üzerinden aldı, yatak odasından çıktı, Gülce'nin odasına girdi. Ceylin küçücük yatağın içinde iyice kıvrılmış, kızını da koynuna sokmuştu. Gülce'in minik elleri annesinin yüzündeydi. Ilgaz'ın gülümsemesine sebep oluyordu bu görüntü. Telefonunu çıkarıp fotoğraflarını çekti. Uyandırmamak için sessizce evden çıktı.
Gün boyu adliyede uykulu gözlerle çalışmıştı. Birlikte baktıkları bir dosya için Parsla çalışıyorlardı şimdi.
"Ilgaz bu halin ne ya? Gözlerinden uyku akıyor."
"Gülce ateşlendi gece. Uyuyamadık."
"Geçmiş olsun ya. İyi mi şimdi?"
"İyi, az önce konuştum. Canı kırmızı elma istemiş annesi elma soyuyormuş ona."
Pars güldü.
"Dili de pek açıldı maşallah."
"Öyle valla. Bazen öyle şeyler söylüyor ki ağzımız açık kalakalıyoruz Ceylinle."
"Bak sen şu küçük hanıma. Valla özlettiriyor kendisini. Uğrayacağım bir ara size."
"Her zaman bekleriz."
"Eren amcasından sıra gelirse burada Pars amcasının olduğunu bilmesi lazım."
Ilgaz dosyanın sayfalarını çevirmeye devam etti.
"Ooo biliyor biliyor. Senin yanında ayrı bir şımarıyor"
"Hadi bitirelim şu işi de sen de evine git."
...
Ilgaz bahçe kapısından içeri girip kapıyı kapattı. Arka bahçeden gelen sesleri duyup eve girmedi ve arkaya dolaştı. Çınar, Gülce'yi sırtına almış yerde emekliyordu. Gülce ağzını sonuna kadar atmış kahkaha atıyordu. Ceylin gözükmüyordu bahçede.
Gülce babasını gördü. Çınar'ın sırtından inmek istedi.
"Çınay, indiy beni."
Israrla amca demeyi reddediyordu.
"Dur yavaş dur."
Çınar durdu ve küçük kızı indirdi. Gülce kollarını açarak babasına koşarken Ilgaz iki adım atıp kızını kucağına aldı.
"Güzelim. Ohhh, mis kokulum benim."
Ilgaz iyice çekti içine kokusunu. Gülce babasının yanaklarına iki öpücük bıraktı.
"İyileştin mi?"
"Hıhı. Annem biii şüyü şey yediidi bana. Bi de böööle karnıma sürdü."
Gülce muhtemelen Ceylin'in karışım yağlarından bahsediyordu.
"Onlar sana iyi gelecek. Hemen iyileşeceksin."
Ilgaz kucağında kızıyla beraber Çınar'ın yanına doğru yürüdü.
"Hoşgeldin abi."
"Sen de hoş geldin Çınar. Hangi rüzgar attı seni buraya?"
"Yeğenimi özledim. Hem burası benim abimin evi değil mi ya? İstediğim zaman gelirim."
"Ha hatırladın yani bir abin olduğunu."
Çınar bir şey diyemedi. Abisiyle arası açıktı biraz.
"Ya abi hâlâ kızgın mısın sen bana?"
Ilgaz önce ciddi dursa da sonra gülerek diğer koluna da Çınar'ı aldı ve sarıldı.
"Abiler küsmezler oğlum. Sadece seni daha fazla görmek istiyorum o kadar."
"Ben de ben de."
Gülcenin el çırpmasına ikisi de kahkaha attı. Ilgaz kızının yanağından öptü.
"Sen de tabiki cimcime."
Çınar abisine baktı, başını salladı. Abisinin onu kontrol etmeye çalıştığını anlıyordu. Yaşanan onca şeyden sonra pek karşılık vermiyordu artık.
"Ceylin nerde?"
"Yukarda, duş alacağım dedi."
Ilgaz kızından izin istedi.
"Gülce hanım. İzninizle ben üzerimi değiştirebilir miyim?"
"İşin veyiyoyum. Ama hemen gel."
"Tamam, hemen geliyorum."
Ilgaz kızını kucağından indirdi. Evrak çantasını alıp içeri girdi. Arkasından seslendi sonra.
"Çınar çok yorma kızımı."
Yukarı çıktığında çalışma odasına girip çantasını bıraktı. Yatak odasının kapısı kapalıydı. İçeri girdi.
"Ilgaz?"
"Ben geldim sevgilim."
Ceylin üzerinde bornoz ve ıslak saçlarıyla banyodan çıktı.
"Hoşgeldin."
Geçerken dudaklarına öpücük bıraktı.
"Bizimki aşağıda, Çınarla oynuyorlar."
"Gördüm. Bıcır bıcır kahkahaları geliyor."
"Sıkılmıştı zaten sabahtan beri. Annem geldi gitti sonra Çınar geldi açıldı biraz."
"Çıktı mı ateşi bir daha?"
Ceylin bir yandan Ilgazla konuşuyor bir yandan iç çamaşırlarını giyiyordu. Yerdeki bornozu alıp banyoya geri astı. İçerden aldığı tarakla yatak odasına dönüp yatağa oturdu.
"Dur ben tarayayım."
Ilgaz yatağa Ceylin'in arkasına oturdu. Tarağı aldı ve yavaşça taramaya başladı.
"Ben saçlarımı mı kestirsem acaba?"
"Yani sen nasıl istersen ama ben seviyorum saçlarını."
"Kalsın o zaman."
Ilgaz tarağı yanına bıraktı. Ceylin sırtını Ilgaz'ın göğsüne dayayıp bacaklarını kendine çekti.
"Biraz böyle kalalım mı?"
Ilgaz güldü. Kollarıyla Ceylin'in çıplak vücudunu sardı. Üzerinde iç çamaşırları vardı Ilgaz da sadece ceketini çıkarmıştı. Aynadan yansımaları gözüküyordu. Erotik bir film sahnesinden alınmış bir kare gibiydiler.
"En sevdiğim an bu biliyor musun?"
"Hmmmm."
"Sen eve gelmişsin, üzerini değiştirmişsin ve kanepeye uzanmış bana sarılıyorsun."
"Şuan yataktayız ama."
"Ilgaaaz."
Ceylin elini arkaya atıp Ilgaz'ın ensesine koydu. Ilgaz elini Ceylin'in çıplak belinden kasıklarına indirdi. Külodunun üzerinden yavaşça okşamaya başladı.
"Aşağıda Çınar var Ilgaz."
"Onlar oyuna dalmışlar. Anlamazlar bir şey."
Ilgaz parmaklarını biraz bastırınca Ceylin dudaklarını ısırdı. Bacakları kıvranıyordu. Ilgaz dört parmağıyla birden daire çiziyordu. Ceylin'in kıvranışları uzun sürmeden zevke ulaşmıştı. Ilgaz buğulu ses tonuyla Ceylin'in kulağına fısıldadı.
"Benim de en sevdiğim an bu işte."
...
2 yıl sonra
Ilgaz gömleğinin düğmelerini iliklerken Ceylin battaniyeyi iyice üzerine çekti. Ofisteki kanepenin üzerinde iki büklüm olmuş, nefes nefese kalmıştı.
"Arada böyle mekan değişiklikleri iyi oluyor ha ne dersin?"
Ceylin güldü.
"Katılıyorum Savcım. Uzun zaman olmuştu."
Ilgaz öğle arasında yemek için Ceylin'in ofisine gitmiş ve kendilerini kanepede bulmuşlardı. Ne de olsa iki haftalık bir özlem vardı ardında.
"Çıkıyorum ben. Kalkma."
"Uyku bastırdı birden. Gözlerim kapanıyor."
Ilgaz kanepenin yanına diz çöktü.
"Kapat gözlerini uyu o zaman. Gribi daha yeni atlattın ondandır."
Ceylin başını salladı.
"Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum sevgilim."
Ilgaz Ceylin'in dudaklarına öpücük bırakıp ayağa kalktı.
"Ilgaz. Çıkışta Gülce'yi sen alır mısın? Müvekkilim gelecek."
"Alırım. Yanına geliriz sonra da güzel bir yemek yeriz."
"Olur."
Ilgaz kapıyı çekip çıktı. Ceylin telefonuna alarm kurup gözlerini kapattı.
...
"Ben yarın süreçle ilgili bilgi vereceğim size."
"Tamam Ceylin Hanım. İyi günler."
"İyi günler."
Ceylin müvekkilini gönderdikten sonra Ilgazla Gülce'in durduğu odaya girdi. Gülce babasının kucağındaydı, taş kağıt makas oynuyorlardı. Ceylin yanlarına oturdu. Kızının önüne düşen saçlarını okşayarak arkaya attı.
"Bebeğim. Nasılsın bakalım?"
Gülce Çınar'dan öğrendiği tik hareketini yaptı eliyle. Ceylin minik eli havada kapıp öptü.
"Bunu ne zaman öğrendin?"
"Çınar öğretti. Harikayım demekmiş."
Ilgaz ve Ceylin gülerek birbirlerine baktılar.
"Siz neden gülüyorsunuz öyle?"
"Senin tatlılığına gülüyoruz meleğim."
"Ben tatlı mıyım?"
Ceylin kızının boynundan öpücük aldı.
"Öylesin tabi. Dünyanın en tatlısısın hem de."
"Hem de ne tatlı annesi ne tatlı."
Ilgaz ve Ceylin aynı anda kızlarını gıdıklamaya başladılar. Gülce'nin kahkahaları bütün ofisi dolduruyordu. Nefes nefese kalınca durdular.
"Acıktık mı bakalım?"
Gülce karnını okşadı.
"Karnım konuşmaya başladı baba. Bööyle glup glup diye sesler çıkartıyoo."
Ilgaz kahkahasını bastırdı.
"O zaman hemen çıkalım küçük hanım. Anne giyinsin hemen çıkalım."
Ceylin kabanını giyip kendisini bekleyen ikiliye baktı.
"Hazırım ben. Çıkabiliriz."
Üçü birlikte ofisten çıkıp caddeye indiler. Yolun kenarındaki Ilgaz'ın siyah Lexus'ı oldukça dikkat çekiyordu. Ilgaz kızını çocuk koltuğuna oturttuktan sonra sürücü koştuğuna geçti. Ailecek akşam yemeğine gidiyorlardı. Yedi yıl öncesine kadar Ilgaz'a böyle bir şey olacağını söyleseler gülerdi. Ama durumlar değişmişti. Ceylin Ilgaz'ın dünyasını renklendirmiş, içini görmüştü. Şimdi de dünya tatlısı bir kızları vardı ve çok mutlulardı.