AKLIM BAŞKA YERDE!
Hele ardından Soner beyin "Ben en çok o kanatları hangi teknoloji ile yaptığını merak ediyorum! Cidden ışık oyunu mu yoksa bir çeşit tekstil üretimimi anlayamadım!" bu sözlerle genç kadın şaşkınca ilerisinde duran adama baktı!
Nasıl yani, onlar kendi kanatlarıydı bir kere tamam mı? Hem ışık oyunu nedir ya! Ayrıca bu insanlar nasıl uçtuğunu düşünüyordu acaba? Yer çekimi yasasını yok sayarak mı?
Şaşkınca mırıldandı "Uçmak için kullandığı bir şeyi nasıl ışık oyunu ile yapabilir ki?" diye sorunca odada kıkırdamalar yükselmeye başladı. Genç kadın herkesin yüzüne baktığında hepsi ona acıyan ifadelerle bakıyordu! İyi ama neden?
Sonunda beklediği cevap o Neandertal kılıklı olan Yusuf efendiden geldi! "Cidden o kanat tarzı şeylerle uçulacağına inanıyor musun? Çocuk musun sen? Oğlum bile peri gibi şeylerin olmadığını biliyor. Ayrıca yetişkin bir kadının öyle şeyler yapması da oldukça ilginç! Çocuk masallarını kopya etmek! Hah! Hem uçmak herkes için mümkün, bir jet motoruna bakar!" sözleri ile genç kadın nerdeyse kahkaha atıyordu. Ne yani onu ayaklarında ya da sırtında jet motoruyla mı gezdiğine inanıyorlardı bu insanlar?
Genç kadın gülmesini bastırarak "Hımm yani arkasından çıkan ışık jet motorunun ışığı mıydı? Ayrıca üzerinde hiç fazladan bir şey görmedim acaba nerde saklıyor o motoru?" sözleri ile herkesin gözlerini fal taşı gibi açmıştı!
Sahi onca video ve resmi vardı ama hiç jet motoru ya da ip görmemişlerdi! Ya da başka bir şey!
Herkesin şaşkınlığından faydalanarak iyi günler deyip odasına çekildi. Sinirden tepinmesine az kalmıştı! Kıçında motorla gezdiğine inandıklarına inanamıyordu! Birde gayet rahat bir şekilde söylemişti beyefendi! Hem Cemre'ye de aşk olsundu ne demek çok komik! Komedyen miydi o canım? Birde şu Sakar Peri adına sinir oluyordu! Tamam yönünü bulamama olayı kötüydü ama ne yapsındı? Herhalde navigasyonla uçacak hali yoktu ya! Keza jet motoru ile uçtuğunu düşünenler ona bir şey diyemezdi herhalde!
Genç kadın için o gün ve ertesi günler birbirinin benzeri şekilde geçmeye başladı. İşe gidiyor Yusuf ile tartışıyor, işten çıkıp eve geliyordu. Neyse ki kurtarma operasyonları da fazla olmuyordu da basına malzeme olmuyordu! Bu akşam iş çıkışı bir müvekkiline uğrayacaktı. Kadına kaç gündür ulaşamamıştı. Telefonları ya kapalıydı ya da açmıyordu. Kocasından şiddet görüyordu ve adam uzaklaştırma almıştı. Başına bir şey gelmesinden korkuyordu.
Ofis mutfağında kendine çay doldururken genç kadın bir yandan da bunu düşünüyordu. O kadar dalmıştı ki bir anda kaldırılan eli ile şaşkınca çığlık attı. Yan tarafa baktığında Yusuf ve Tahir beyin ona baktığını gördü. Elini Yusuf tutmuş Tahir beyde bir bezle tezgâha dökülen kaynar suyu siliyordu. Eğer gelmeseler kesin tüm su yere dökülecek ve büyük ihtimalle de yanacaktı.
Yusuf'un azarlayan sesini duydu genç kadın "Ne bu dalgınlık, aşık mısın nesin? Kendini yakacaktın. Ya görmeseydik?" sözleri Melek'in sinirlerini bozmuştu ama diyecek bir şeyi de yoktu haklıydı adam! Bu kadar dalgın olması onun suçuydu.
Mahcup bir sesle her iki adama da hitaben "Kusura bakmayın. Aklım bir müvekkilimde kaldı da. Kaç gündür ulaşamıyorum. İş çıkışı ona gidecektim" dedi. En azından birileri durumu bilse iyi olurdu gideceği yer pek tekin değildi.
Tahir bu sözleri duyunca kaşlarını çattı. Eğer bir avukatın sezgisi ile konuşuyorsa kadının başı dertte olabilirdi. Bir kadın sezgisi ile konuşuyorsa kadının başı fena halde dertteydi hatta kadının hayatı tehlikedeydi! Bunları o değil sevgili karısı söylemişti ve bugüne kadarda karısının bir defa bile yanıldığını görmemişti.
Tahir hemen genç kadına bakarak "Sen şu olayı bize baştan anlat. Aklını kurcalayan bir konu ise basit olamaz" diyerek Yusuf'a baktı arkadaşı da aynı şekilde düşünüyormuş gibi başını sallıyordu.
Genç kadın müvekkilinin durumunu anlattı ve oturduğu mahalleyi söyledi. Bunları duyan Tahir "Kadının evine benimle ya da Yusuf ile git, yalnız gitme! Eğer tahminlerin ya da hislerin doğru ise tehlikeli olabilir." Sözleri ile genç kadını uyardı. Böyle insanlar birin beşin hesabını yapmaz, zarar verecekse kimsenin gözünün yaşına da bakmazdı.
Melek yeni patronlarına minnetle baktı. Bu çok ince bir düşünceydi. Memnun bir ifade ile "Tamam teşekkür ederim. O zaman akşam biriniz benimle gelirseniz çok sevinirim." Bu sözleri öyle bir yumuşaklıkla söylemişti ki iki adamda gülümsedi. Belli ki genç kadın yalnız gitmekten gerçekten çok korkuyordu.
Akşam saatlerinde Tahir'in işi çıktığı için erken ayrılmıştı ve Melek ile müvekkilinin evine Yusuf gidecekti. Genç adam odasından oflaya puflaya çıktı ve Melek'in yanına geldi. İçerideki kadın da eşyalarını topluyordu. Sessizce alt kattaki otoparka indiler. Yusuf sevgili cipinin park yerinde gördüğü tosbağaya dişlerini sıkarak baktı.
Biraz ileride ki arabasının yanına giderek genç kadına dönüp "Ya sen önden git ya da bana adresi at, sen beni takip et." Diyerek aracına binip çalıştırdı.
Melek huysuzca karşısında duran Yusuf'a bakıp homurdanarak "Huysuz herif bence de sen önden git." Sözlerinden sonra adresi genç adama mesaj olarak attı.
Yusuf önde Melek arkada araçlarıyla otoparktan çıktılar. İstanbul trafiğine karışan ikili bir süre birlikte yol aldıktan sonra Melek önde giden Yusuf'u kaybetti. Adresi bildiği için fazlada telaş yapmadan gideceği yeri navigasyona girip bir süre sonrada müvekkilinin oturduğu mahalleye ulaştı.
Yusuf ileride aracını park etmişti ve sokakta top oynayan çocuklarla konuşuyordu. Melek arabasını kilitleyip merakla genç adamın yanına gitti. Yaklaştıkça neler konuştuklarını da duymaya başladı. Anlaşılan duyacakları şeyler pek de iyi şeyler değildi! Adımlarını hızlandırarak Yusuf'un yanına geldi.
Melek genç adamın çocukla konuştuğu yere geldiğinde konuşmalarını da duydu. Yusuf karşısındaki çocuğa "Peki nereye gittiklerini biliyor musun? Size hiçbir şey söylemediler mi?" diye soruyordu. Genç adam yanına gelen Melek'e baktı. Genç kadın kaşlarını çatmış merak ve endişe dolu bir yüz ifadesiyle ona bakıyordu.
Sıkıntıyla nefesini verip "Anlaşılan bir süre önce kadın ve küçük çocuğu bir arabaya binip gitmişler. Çocuklar bir şey bilmiyorlar. Birkaç kadına sormaya çalıştım ama beni görünce içeri kaçtılar." diyerek genç adam şu ana kadar öğrendiği şeyleri açıkladı. Ama moralinin bozukluğu da sesinden belli oluyordu.
Melek de bu sözlerden sonra sıkıntılı bir şekilde nefes alıp verdi. İnşallah korktuğu başına gelmezdi. Geçen sefer yanına beraber geldiği komşusunun evine doğru yürümeye başladı.
Bir yandan da arkasındaki adama dönüp "Sen burada bekle hatta birkaç kişi ile konuşmaya çalış. Bende ileride oturan komşusu bir şeyler biliyor mu bir bakayım" diyerek etrafı tahta ve çalı çırpı ile kapatılan bahçeli evin derme çatma kapısına vurmaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜMÜŞ KANATLAR
FantasyMelek dışarıdan bakıldığında işten eve evden işe o mahkeme senin, bu dava benim, günü gelişine yaşayan bir avukattır. İş arkadaşlarının gözündeki Melek ise; Fettan, erkekleri baştan çıkartan, kavgacı gürültücü bir kadın. Ama birde tüm ülkede bilinen...