Hoşgeldiniz.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen Ballarım.
Başlıyoruzzz.
İyi okumalar.
Ne kadardır bakıştığımı bilmediğim kağıdı masaya fırlattım. Bunun üzerine bana şaşkın bakışlar gönderen Kardelen'i umursamadan odada volta atmaya başladım. Bunun üzerine Kardelen, merakına yenik düşmüş olacak ki, kağıdı alıp kendisi bakmaya başladı. Ben hâlâ odada delirmiş gibi volta atıp bir yandan da saçlarımı çekiştiriyordum.
"Ne demek bu?" diyen Kardelen'le bakışlarım saplanırcasına ona ulaştığında yerinde dikleşip sertçe yutkundu.
"Ne mi demek? 'Test pozitif' demek! 'Yaptığım, başardığım her şey boşunaymış' demek! Boşuna çabalamışım Kardelen. Her şey boşunaymış ve ben boşuna kendimi tüketmişim." Sonlara doğru kısılan sesimle ve başlarda olan ani çıkışımla Kardelen, gerçekten afallamış görünüyordu. Bana sanki ne yapacağını bilemiyormuş gibi bakıyordu. İçinden kendi kendine aldığı kararla bir anda ayağa kalktı. Ben daha ne yaptığını anlamadan o gelip bana sarıldı. Bir anlık şaşkınlığın ardından ben de karşılık verdim. Bir süre öylece sarılı kaldıktan sonra ayrıldık.
"Ben... ne diyeceğimi bilmiyorum; özür dilerim." deyince Kardelen, ben tam olarak afallamıştım. Ne için özür dilemişti ki benden; o testin pozitif çıkması yüzünden mi? Kendisinin bir suçu olmadığını bilmiyor muydu?
"Kızım, sen şaka mısın? Ne diye durduk yere özür diliyorsun? Senin ne suçun var ki?" diye onu azarladığımda başını önüne eğdi.
"Özü-"
"Dileme, özür falan dileme sen. Sen beni delirtmek mi istiyorsun? Bak az önce delirmemem gereken şeye delirmedim ama senin bu özür dileyip durmalarına deliririm. Anladın mı beni?"
Hafif bir kıkırtı sardı odanın içini. Bu durumda bile nasıl hala gülebiliyordu, anlamıyordum. Ben masaya, eski yerime, tekrar dönünce o da eski yerine geçti.
"Ee, ne yapmayı planlıyorsun bakalım?" diye sorunca bir an için ne diyeceğimi bilemedim. Sahi, ne yapacaktım? Aklımda hiçbir şey yoktu. Acaba her şeyi akışına bıraksam nasıl olurdu? Bir kerecik olsun herhangi bir plan yapmasam... Ya da hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam etsem? İlk defa kendimi bu kadar savunmasız hissediyordum. Ne yapacağımı ilk defa bilmiyordum. Ben onları bulduğum zaman da böyle mi olacaktı? Bu kadar çaresiz mi hissedecektim kendimi? Ben onları bulmaya çalışırken ne planlıyordum ki? Onları bulduğum zaman onlar mı benim şu an bulunduğum konumda olacaklardı? Sanmıyordum. Çünkü onlar birbirlerine bir şekilde destek çıkarlardı. Aileydi onlar. Hep birbirlerini tamamlayan... Benim ise şu ana kadar hiç ailem olmamıştı. Bu duyguyu hiç tatmamıştım ve tadamayacaktım da. Hal böyle olunca onlarla empati kuramıyordum. Gerçi çoğu konuda kimseyle empati kuramıyordum. Çünkü şu an hayallerimi süsleyen ailenin çocuğu olma ihtimali elimden alınmıştı. Herhangi bir ailenin çocuğu olma ve sevgi görme ihtimalim elimden alınmıştı! Hala neden kendi düşüncelerimle tartışıyordum ki? Onlarla empati kuramamak benim suçum değildi. Empati kuramıyordum çünkü bu duyguları daha önce yaşamamıştım, yaşatmamışlardı. Kendime kızmamalıydım çünkü bu benim elimde olan bir şey değildi.
Bir anda aklımdaki düşüncelerden sıyrılıp hala karşımda benden cevap bekleyen kıza baktım. Ardından daha fazla bekletmemek adına cevap verdim. "Hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edeceğim. Bundan öncesinde nasılsa bundan sonrasında da öyle olacak. Onlara ihtiyacım yok benim. Buraya gelene kadar bana sahip çıkan, arkamda duran onlar olmadı. Bundan sonra da olamazlar. Böyle bir şeye müsaade etmem! Bir anda gelip bütün hayatımı alt üst edemezler. Böyle bir hakları yok. İzin vermeyeceğim! Geçmişimde yanımda olmayanların geleceğimi mahvetmesine izin vermeyeceğim. Geçmişime dahil değillerse geleceğimden de uzak dursunlar! Şu ana kadar kimseye böyle bir hak tanımadım. Onlara da tanımayacağım. Karşılarındaki kişinin kim olduğunu bilecekler. Gerekirse hayatı onlara zehir ederim ama izin vermem! Onca insan geleceğimde olmayı garantilemek için dişini tırnağına takarken onlar çat kapı giremezler hayatıma! Benim için zaten zehir olan hayatı bir de cehenneme çeviremezler!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezin İçindeki Avukat (Askıda)
ChickLitHer şey genç avukatın bir sosyal medya platformunda doğum lekesini göstermesiyle başladı. Genç avukat bunların nasıl ve ne zaman olduğuna bir anlam verememişti. Öyle ani olmuştu ki... Sanki her şey gerçekleşmek için o anı bekliyordu. Ani bir biçimde...