Medya: Favori şarkılarımdan <3
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ballarım.
Yazım yanlışları için özür dilerim. Gördüğünüz yanlışları bildirirseniz sevinirim.
Başlıyoruzzz.
İyi okumalar.
"Cansu Hanım."
Derinlerden duyduğum bu sesin nereden geldiğini ve kime ait olduğunu anlayamadım ilk başta. Bilincim yavaş yavaş vücuduma geri dönerken bu sesin Esma'nın sesi olduğunu ve beni kolumdan hafifçe sarstığını hissettim. Gözlerimi yavaş yavaş aralarken aklıma birer birer doluşmaya başladı her şey. Başım ağrıyordu ama düşüncelerimden oluşan kafa doluluğu da yoktu ve bu benim başımın ağrısını umursamamam için en iyi nedenlerdendi.
Gözlerimi tamamen araladığımda Esma görüş açıma girdi. Tam ağzını açacakken kafamı salladım. Bir yandan da burun kemerimi sıkıyordum baş ağrımı hafifletmek umuduyla. İşe yaramayınca elimi geri indirdim.
"Teşekkür ederim." diye mırıldanıp arabanın sürgülü kapısını açarak aşağı indim. Esma'nın uzattığı çantamı alarak kapıyı açtığım gibi kapattım. Arkamdan arabanın gidişini belli eden tekerlek sesleri yankılandı.
Tam kapıyı doğru ilerleyecekken adımlarım kendiliğinden durdu. Şu an her şeyi bekliyordum ama arabasının kaputunun üzerinde oturan ve beni izleyen bir Ömer asla beklemiyordum.
Gözlerimi devirerek yanına ilerleye başladım. Benim yanına gitmemle istifini hiç bozmadan oturmaya devam etti ama gözlerini de benden çekmedi.
"N'apıyorsun burada?"
Sorduğum soru üzerine kahkaha atması bugün beklemediğim şeyler listesinde yerini almıştı. Hafiften çatık olan kaşlarım daha çok çatılırken o bana dudaklarını büzerek baktı.
"Çatma hemen kaşlarını, sana yakışmıyor. Ayrıca gözlerinin rengi sana yakışmış, böyle daha bi' güzel olmuşsun."
Dönmeyen diliyle söyledikleri beni iyice bozguna uğratırken bunu saklamaya uğraşmadım çünkü sarhoş olduğu apaçık belliydi.
"Hadi gel içeri girelim de sana bir kahve yapayım. İçip kendine gelirsin."
Kafasını sallayıp kaputtan kalkarken kolunun altına girdim. İçimden çok fazla içmemesine ve buraya gelirken kaza yapmamasına şükrettim.
Çantamdan zor bela evin anahtarını çıkarttım ve kapıyı açtım. Evde hizmetçi yoktu son olan olaylar yüzünden.
Beraber salona girerken bir şeyler mırıldanıyordu ama anlayamıyordum.
Onu koltuklardan birinin üzerine bıraktığımda ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi yanında buldum. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda yüzünde pis bir sırıtış gördüm. Kaşlarım çatılırken koluna vurdum.
"Amacın ne senin?" diye kızgın bir sesle sorduğumda yüzümdeki sırıtış anında yerini hüzünlü bir ifadeye bıraktı. Kaşlarım düzelirken içimden ne kadar tatlı olduğunu geçirmeden edemedim.
"Ama ben sadece kardeşim de yanımda otursun istemiştim."
Küskünce ve tıpkı bir çocuk gibi söyledikleri üzerine yumuşadığımı hissettim. Birden bugün olanları zaten hatırlamayacağı aklıma gelince kendimi rahat bırakmaya karar verdim.
"Ya, tamam. Büzme dudaklarını öyle, çok tatlı oluyorsun."
Sitemle ve ılımlı bir sesle söylediklerim üzerine tatlı tatlı gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezin İçindeki Avukat (Askıda)
ChickLitHer şey genç avukatın bir sosyal medya platformunda doğum lekesini göstermesiyle başladı. Genç avukat bunların nasıl ve ne zaman olduğuna bir anlam verememişti. Öyle ani olmuştu ki... Sanki her şey gerçekleşmek için o anı bekliyordu. Ani bir biçimde...