Medya: İrem- Hayalet Sevgilim
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Başlıyoruzzz.
İyi okumalar.
Karşımda biyolojik ailem olduklarını iddia eden kişiler ve yanlarında birkaç tane tanımadığım kişi daha vardı. İkinci şok dalgasından da kafamı iki yana sallayarak kurtulmayı başardım ve yanlarına ilerledim. Beni takip ediyor olamazlardı, sadece tesadüftü. Bunu kanıtlayamasam da emindim.
Müdürün masasının yanına ulaştığım zaman abimin oturduğu koltuğun arkasına geçtim. Bu hareketim onun tarafında olduğumu gösteriyordu.
Müdürün hafifçe boğazını temizlemesiyle dikkatimi ona verdim ya da sadece çalıştım. Çünkü üzerimde hissettiğim gözler bunu engelliyordu. Neyime baktıklarını ilk başta anlamamış olsam da sonradan aklıma diğerlerinin beni onlara anlatmış olabileceği ihtimali gelince anlamış bulundum.
"Cansu Hanım, beyefendiler sarhoş araba kullanımından ve araçlarına verilen hasardan ötürü sizden şikayetçi olmak istediklerini söylediler. En kısa zamanda da mahkeme yoluyla karşı karşıya gelmek istediler."
Müdürün söyledikleri üzerine kafamı salladım.
"Peki, mahkemede görüşmek üzere o zaman. Bu süreçte de avukatlar iletişim halinde kalır. İyi günler." deyip arkamı döndüm. Konuştuğum sırada herkesin kafasının şaşkınlıkla bana döndüğünü hissetmiştim ancak dönüp de bakmaya ihtiyaç duymamıştım. Neden şaşırdıkları da o an beni ilgilendirmiyordu zaten.
Adımlarımın kapıya doğru ilerlemesini sağladım. Arkamda ne bıraktığımı bilmiyordum ama abimin bana çok sinirlendiği kesindi.
Kapıyı açıp dışarı çıktım ve telefonumu elime aldım. Esma'yı arayıp bir avukat ayarlamasını ve Emre'yi nezaretten çıkarmasını söyledim. Ardından emniyetin çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım ama kolumu tutan el kapıya varmamı engelledi. Dönüp kim olduğuna baktığımda hastaneye beraber gidip DNA testi yaptırdığımız kişi olduğunu gördüm. İsmini hatırlamak için beynimi yokladım. Adı Önder miydi? Hayır, değildi ya. Yoksa Ömer miydi? Evet evet, Ömer'di.
"Kolumu bırakır mısınız?" dedim sert bir sesle. İşlerim vardı, eve gitmem gerekiyordu. Ayrıca daha abimin gazabına uğrayacaktım.
Kolumu bırakmadı ama tutuşunu gevşetti. "Bak, bizi, beni istemiyorsun biliyorum ama bir yere oturup, konuşsak?" Peşimi bırakmayacağını sözlerinden ve tavırlarından anlamıştım. O yüzden yenilmişlikle büyük bir nefes verdim ve kafamı salladım. "Tamam, şuradaki karelerden birinde oturup konuşalım ama çok fazla kalamam ona göre." Kafasını sallayarak beni onayladı o da.
Beraber karakolun yanındaki kafelerden birine girip açık alandaki masalardan birisine oturduk. Ben onun söze girmesini beklerken kendisini rahatlatmak istercesine bambaşka bir yerden konuya girdi. "Bi' şeyler içer misin?" Kafamı hayır anlamında salladım. "Gerek yok, teşekkürler."
Kafamı dışarıya çevirip gözlerimle etrafı talan etmeye başladım ama bu çok kısa sürdü çünkü dudaklarımın sızladığını farketmiştim. Üstelemeden onların istediğini yaparak çantamdan sigara paketi ve çakmak çıkardım.
"İçersem rahatsız olur musun?" dedim karşımdaki adama bakışlarımı çevirirken. Şaşırdığını gözlerinden anlamıştım. Yine de çok üzerinde durmadan kafasını 'hayır' anlamında salladı. Sigarayı sızlayan dudaklarımla buluşturup ucunu alevlendirdim. Tutuşan daldan büyük bir nefes içime çekerken rahatladığımı hissettim ama bu hissin geçeceğini biliyordum. O an gözlerimi kapatarak bütün dertlerimin uçup yok olmasını diledim. Gözlerimi geri açıp karşımdaki adama çevirdim. Hala buradaydı ve anılarımda da bir değişiklik olmamıştı. Kafamı tekrar dışarıya doğru çevirip çektiğim nefesi üfledim.
"Zamanım yok. Konuşsanız iyi edersiniz." dedim geçen sürenin sonunda saatime bakarak. Sonunda cümlelerini toparlamış olacak ki yüzüme çevirdi bakışlarını.
"Bak, senin için zor. Bunu anlayabiliyorum. Bir anda yıllardır aradığın ve hiçbir şekilde ulaşamadığın ailen hayatına çatkapı bir şekilde giriyor. Ama senin de bizi anlamını istiyorum. Biz de yıllardır varlığının bulunduğundan ümidimizi kestiğimiz kardeşimizi bulduk. Annemler de kızlarını aynı şekilde. Neyse uzatmayacağım. Sadece bize bir şans vermeni istiyoruz. Ben değil hepimiz istiyoruz bunu. Kabul edersen yıllar önce gitmek zorunda bırakıldığın evine geri dönmeni istiyoruz." diye sonlandırdı cümlelerini. Derin bir nefes aldım söyleyeceklerimin ön hazırlığı olarak.
"Beni anlayabildiğinizi iddia edemezsiniz. Ben de sizi anlayamam zaten. Nedenine gelirsek siz benim yaşadıklarımı yaşamadınız ben de sizinkileri. Size şans verme durumuna gelince de; Benden bir şey bekelemeyin çünkü kolay kolay karar verebileceğimi düşünmüyorum. Ama eğer isterseniz irtibatta kalabiliriz?"
Kendimden emin bir şekilde başladığım cümlelerimi tereddüt dolu sesimle bitirmiştim. Gözlerini benden ayırmadan kafasını salladı ama üzgün görünüyordu. Benim bu durumda yapabileceğim bir şey yoktu. Zaten benden hemen onlara alışmamı da kimse bekleyemezdi. Telefonumu açıp numarasını kaydetmesi için önüne koydum. Telefonu eline alıp numarasını kaydetti ve sonra kendi telefonunu çaldırdı. Kapatıp telefonu bana uzattı. Kendini ne diye kaydettiğine bakmadan telefonun ekranını kilitleyip çantamın içine koydum çakmak ve sigarayla beraber. Ağzını kapatıp omzuma taktım ve ayağa kalktım. Benimle beraber o da ayağa kalktı. Bana çekingen bir şekilde bakarken ne yapacağını bekledim. Yavaş hareketlerle gelip bana sarılınca ilk önce hareketsiz kaldım. Hatta donduğumu hissettim. Sonra yavaşça ben de kollarımı onun bedenine doladım. Çenemi omzunun üzerine koyup beklemeye başladım. Nedensiz bir şekilde hiçbir şey hissetmiyordum.
Benden ayrıldığında iki adım geriye gittim. "Umarım tekrar görüşme şansımız olur." Tepkisiz kaldım. Yalnızca ona bir baş selamı verip yanından ayrıldım. Kafamdaki binbir düşünce de benimle beraber gelmişti.
Ben geldimmmm.
Nasıldı?
Yine az oldu biliyorum ama tüm hafta boyunca çok yoğundum ve bölüm yazamadım. Bu yüzden özür dilerim.
İyi bayramlar.
Kendinize çok iyi bakın. Hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmezin İçindeki Avukat (Askıda)
ChickLitHer şey genç avukatın bir sosyal medya platformunda doğum lekesini göstermesiyle başladı. Genç avukat bunların nasıl ve ne zaman olduğuna bir anlam verememişti. Öyle ani olmuştu ki... Sanki her şey gerçekleşmek için o anı bekliyordu. Ani bir biçimde...