|2|

12K 615 161
                                    

BUĞRA'DAN DEVAM

Ilgaz yukarı çıktığında herkes Agah abime bakıyordu. Babam "Agah sen ne yaptığını sanıyorsun!?" diye sinirle bağırdı. Agah abim sinirle babama döndü "Ne yapmışım?" dedi.

Cem abim sinirle ayağa kalktı ve Agah abimin karşısına dikildi. "Ne yaptığını soruyor musun bir de? Lan o Işık gibi değil. Bunu ilk gördüğünüzde anlamanız gerekiyordu. O da en az bizim kadar yara almış olabilir bunu düşünüp hareket edin. Kendi dertlerinizi büyütüp Ilgaza bulaşmayın." deyi bağırdı hepimize yönelik.

Işık gibi olmadığını herkes biliyordu ama kendimizce(!) ailemizi koruyorduk. Kalbimin tekrar ağrıması ile suratımı buruşturdum ama kimseye fark ettirmedim. Bu ağrı niye bu kadar şiddetli böyle? 

Kaan "Abi sen niye onu savunuyorsun ya onun gibiyse?" dedi. Cem abim tam konuşuyordu ki araya annem girdi.

"Yeter! Kızımla ilgili böyle konuşamazsınız! Beni tanıyorsunuz evlat ayrımı yapmam ama Agah bu yaptığından sonra Ilgaz seni affedene kadar benimle bir daha muhattap olma. Diğerlerine gelirsek Cem hariç hepinizin ağzından Ilgazı kızdıracak söz dahi duyarsam Agaha dediklerimin aynısı size de geçerli." dediğinde oturma odasına sessizlik çöktü. Annem de hepimize bakıp yukarı çıktı.

Babam bize dönüp "Kız kardeşinizi geçtim, o bir kadın Agah. Böyle bir şeyi nasıl yaparsın senin ilk defa bir kadına zarar verdiğini görüyorum. O kişi de KARDEŞİN! Annenin sözleri benim için de geçerli. Hareketlerinize dikkat edin." dedi ve o da oturma odasını annemin arkasından giderek terk etti.

Cem "Annem ve babam haklı. Agah abi, artık 7 değil 6 kardeşin var." diyerek oda oturma odasını terk etti. Agah abim koltuğa oturarak şakaklarını ovdu. 

Ağrı giderek artıyordu. Furkan abi bana baktığında direk yanıma geldi. O kadar kötü gözüküyorum yani. Furkan abim telaşla "Aslanım iyi misin? Gene mi kalbin ağrıyor?" dediğinde kalbimi tutarak kafamı salladım. Abim beni koltuğa oturtup çalışanlardan bir bardak su istedi.

Taner abim "Furkan bu kalp ağrıları ikiz bağından olabilir mi?" dediğinde herkes ona döndü. Furkan abim düşündü ve yavaşça kafasını olumlu anlamda salladı. Ne yani şu an Ilgaz acı mı çekiyor? Yedi yaşımızdan beri mi?

Selim abim "Yani Ilgaz şu an a-" demeden Agah abim sert sesiyle "Kapat o çeneni Selim." dedi. Onu incitmişti ve bunu birinin ağzından duymak istemiyordu. Kim duymak isterdi ki?

Acı yavaş yavaş geçiyordu. O tek başına acıya katlanıyordu. "Agah abi sen Ilgazı duvara yasladığında acısını hissettim." dediğimde bakışlar bana döndü. "Biliyorum sinirlerine hakim olamıyorsun ama canını yaktın bunu sende biliyorsun." dedim. Birinin gerçekleri söylemesi gerekiyordu.

Agah abim bir şey demeden ayağa kalkıp oturma odasından çıktı. Muhtemelen kendi odasına gidiyordu. Ilgazın odasına gidecek cesareti yoktu. Sonra teker teker bizde odalarımıza dağıldık.

Odama gireceğim sırada karşıdaki kapıya baktım. Ilgazın odası... Eğer ikiz bağı gerçekse acı çekmiyordu çünkü kalbim ağrımıyordu. Ilgazın kapısına yaklaştığımda kulağımı yasladım. Ses yoktu. Uyumuştu galiba.

Kapıyı açmaya çalıştığımda kapı kilitliydi. Doğal olarak kilitlerdi. Zorlamayıp odama girdiğimde yatağıma uzandım ve tavanı seyrettim. Yarın cumartesiydi akşam kardeşler olarak dördüncü katta eğlenecektik. dördüncü kat full bize aitti. Eğlenceli her şey o kattaydı bilardo, kitaplık, piyano, bateri, gitar, playstation, dart gibi.

Ilgaz da gelir mi ki? Gelir mi değil çağırır mıyız? olacaktı.

Muhtemelen çağırmazdık. Yine korkardık çağırmaya ama Cem abi kesinlikle çağırırdı buna eminim. Peki Ilgaz gelir miydi?

RapunzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin