Gözlerimi açtığımda yan yattığım için kendime teşekkür ettim. Sırtım bir kanamayı daha kaldıramazdı yoksa. Yatakta oturur pozisyona gelerek esnedim. Karşıma baktığımda sandalyede uyuya kalmış Buğrayı beklemiyordum. Doğru, o benim yanımda durmak istemişti.
Yataktan kalkıp Buğranın yanına gittim. Dokunamayacağım için seslenmeye başladım. "Buğra kalk hadi. Boynun tutulmuştur. Buğra kalk artık!" dedim sonlara doğru kızarak. Sıçrayarak kalktığında öne doğru eğildiğim için kafalarımız tokuştu. Kafamı tutarak geri çekildim.
"Yaa düzgün kalksana Buğra." dediğimde o da kafasını tutarak bana baktı bir süre sonra gülmeye başladığında ister istemez bende gülmeye başlamıştım.
Birden odanın kapısı açılmasıyla o tarafa döndüm. Agah gelmişti. Endişeyle Buğranın yanına gidip kafasındaki elini tutu. "Aslanım ne oldu niye kafanı tutuyorsun?" dedi. Agahtan gerçekten nefret etmeye başladım artık bu iki oldu üçüncüsünde patlarım.
Buğra gülmesini keserek Agaha döndü "Burada uyuya kalmışım Ilgaz beni kaldırırken istemeden kafalarımız tokuştu." dedi. Agah bana döndüğünde onları umursamadan banyoya girdim. Kapı kapanma sesiyle çıktıklarını anladım.
Elimi yüzümü sargılardan dolayı zorla yıkadıktan sonra aynaya baktım kafamda hala saç bornozu vardı. Banyo yaptıktan sonra bornozla uyumayı seviyordum ama ıslak saçlarım yüzünden ertesi gün hastaymışım gibi her yerim ağrıyordu.
Saçlarımı bornozdan kurtardım. Saçlarımı açsam mı acaba? Bence açıyım sonuçta ilk açtığımda bir şey yapmamışlardı. Saçımı taradığımda boyuna baktım. Uzamış mı? Evet uzamış!
Banyodan işimi halledip çıktığımda saate baktım 13:28 geçiyordu. Tabi sabahlayınca böyle oluyor. Odamdan çıktığımda merdivenlere yöneldim. Aşağı indiğimde oturma odasına geçtim sadece Banu hanım ve Gökhan bey vardı.
Banu hanım bana dönüp gülümsedi. "Günaydın kızım dün sabahladığınız için sizi uyandırmak istemedik. Diğerleri hala uyuyor." dediğinde kafa salladım "Teşekkürler Banu hanım ben mutfakta bir şeyler atıştırırım." dedim ve mutfağa yöneldim.
Mutfakta Miyase teyzenin patates kızarttığını gördüm. Yanına giderek "Günaydın Miyase teyze." dedim. Bana dönerek gülümsedi "Günaydın Ilgaz kızım bende sizin için patates kızartıyordum." dedi. Kaşlarımı çatarak "Niye kendini yoruyorsun be Miyase teyzem o odunlar ne bulursa yer." dedim.
"Odun?" Mutfağa Agahın girmesiyle hızla ona döndüm. Sorusuna yanıt olarak "Evet odun. Yoksa yeni ismini sevmedin mi? Bence sana cuk oturdu." dedim alayla. Bana dönüp sinirle baktı "Ben odun değilim." dedi dişlerini sıkarak.
Umursamayak "Hı hı ondan." dedim. O bahçeye çıkıp masaya oturduğunda bahçede masa olduğunu gördüm. Yeni görüyorum ne var? Ocak ayının ortalarında olduğumuz için hafif soğuktu ama bu gün ayriyeten ısıtan bir güneşte vardı.
Miyase teyzeyle bahçedeki masayı hazırlarken Agah full beni izliyordu ve bu çok rahatsız ediciydi. Masa hazır olduğunda diğerleri de zar zor geldiğinde yemeğe başlamıştık. Furkan tabağıma belirli kahvaltı türleri ve azıcık patates kızartması koymuştu. Tek kaşımı kaldırıp ona döndüm.
"Sen hayırdır?" dedim kafamı kekolar gibi sallayarak. Bana bakarak bilmişçe konuştu "Mideni yemeğe alıştırmak için sana beslenme düzeni oluşturdum. Bundan sonra o beslenme düzenine uyacaksın." dedi. Sana mı kaldı benim beslenme şeklim?
"Bana beslenme düzeni yapmana gerek yok. Kardeşin olmayan birine yardım etme Furkan Yıldırım." dedim patatesimden alarak. Sustuğun da yemeğe devam ettim. Herkesi beni istemediklerini vurunca direk susuyorlar. Galiba derinden etkiliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rapunzel
Teen FictionGerçek ailesi sandığı ama gerçek ailesi olmayan bir kız. Hayata sevgilisiyle ve en yakın 3 arkadaşıyla yaşamaya çalışıyor. Peki kızın gerçek ailesi ortaya çıktığında ne olacak? Bütün hayatı alt üst olan kız. Küçüklüğünü kaybeden bir kız sizce nasıl...