✃VIII

290 35 42
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessizlik bazı seslerden çok daha derin anlamlar saklayabilirdi. Kırıldığında, incindiğinde, daha fazla devam edemeyecekmiş gibi hissettin zaman, derin bir sessizliğe gömülürdü insan. Ne kadar gözyaşı dökmek, haykırmak istese de içinde açılan o oyuk dikişlerle kapatılır; o dikişler hiçbir şeyi dışarı sızdırmazdı. Her şeyin bir kırılma noktası vardı. O dikişlerin de söküleceği, bir daha dikiş tutmaz hale geleceği bir zaman olacaktı. O an geleceği vakit, o kabullendiğin sessizlik katlanılmaz hale gelecekti.

En alt katta bulunan pratik odamızda her zaman olan pratiklerimizi yaptıktan sonra bir süreliğine serbest kalmıştık. Bunu fırsat bilen SunMin soluğunu yanımda aldığında ağzıma attığım çikolatamı ağır ağır yemekle meşguldüm. "Iy," dedi tiksinir bir şekilde. "Bu gidişle daha çıkış yapamadan on kilo birden alacaksın."

Şirketin diyette sıkı bir politika izlediğinden son derece haberdardım ama ben kurallara karşı koymak için vücut bulmuştum. Diğer kızlar da hem diyet yapmaktan -daha çok kendilerini aç bırakmak deniyordu buna- hem de sıkı bir tempoda çalışmaktan dolayı bir deri bir kemik kalmışlardı. Onların yanında kilolu durduğum aşikardı ama bu normaldi. Onlar gereğinden fazla zayıf olduğu için benim ideal kilom göze batmaktaydı haliyle. Çikolatanın bir kısmını ona alması için uzattım ama almak için delicesine bir istek duysa da belli belirsiz bir hareketle elini karnının üstünde gezdirip "Kıskanç mısın sen?" diye soludu. "Niyetin beni de mi duba gibi yapmak?"

Aynadan kendime baktım. "Ama güzel bir duba." Diye düzelttim saçlarımı kulağımın arkasına itip kırmızı rujumun kenarını düzeltirken.

Gözlerini devirdiğini gördüm. "Arkadaşlık bağlarını güçlendirmek için mi geldin yanıma SunMin?" diye sordum çikolatamdan bir ısırık daha alırken. Kaşlarımı kaldırıp sinir bozucu bir şekilde ona gözlerimi diktim. Buraya gelme sebebi hangi kaşıntıysa şimdi aklı açlığına gitmişti ve günde iki defa olan öğün saatine daha olduğu için de sabretmek zorundaydı.

Gözlerini tekrar devirdi. "Bir tarla faresiyle arkadaş olmak mı? Aman kalsın."

Manidar bir şekilde gülümseyip ağzımı açtığım an ekledi sinirle, "Güzel bir tarla faresi. Tamam anladık." Dedi.

Ha şöyle der gibi kafamı salladım. "O zaman?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Belli ki birinci sırada olmanın rahatlığıyla erkeklerle görüşüyormuşsun." Kollarını göğsünde bağladığında büyük göğüsleri -muhtemelen taktığı sütyenden kaynaklanıyordu- daha da açığa çıktı. "Canına susadın belli ki."

Gözlerimi kıstım. "Hangi erkekler?"

Ağzından "Hah," diye bir ses çıktı. "O kadar çok ki sen bile adlarını hatırlamakta güçlük çekiyorsun."

"Güzel kadınlar çoğu erkeğin ilgisini çeker SunMin. Kimsenin sana bakmıyor olmasına üzüldüğünü bu kadar belli etme." Dedim ama dedikodu kaynaklarıma göre SunMin iki sene önce Nct üyesi Mark Lee ile çıkmıştı. Bir ara onun Mark dünya turuna çıktığı zaman popüler stajyer KyungMin ile onu aldattığına dair bir şeyler de vardı ama henüz kanıtlanmamıştı. Sm, pislik konusunda Yg'den birkaç kulvar öndeydi. "Benim adımın anıldığı erkekler seni neden ilgilendiriyor SunMin?"

Dancing Under Red SkiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin