•
Anılarda boğulmak, zamanı geriye alamamak benim bu dünya üstünde verdiğim yegane mücadeleydi. Herkes doğduğu ilk andan itibaren bu hayatta bir şeylerin mücadelesini verebiliyorken ben o mücadelenin yıkıntıları ile başa çıkıyordum. Savaşımı vermiştim. Sahip olduğumu sanmıştım ve sonrasında kaybetmiştim. Geriye benden bir şey bile kalmamışken elimi uzatıyordum bir bilinmezliğe doğru belki tutan olur diye.
"Kalbim yerinden çıkacak gibi." Diye konuştu JaeHwa derin nefesler eşliğinde. "Bir hafta sonra canlı yayınla sonuçlar açıklanacak. Çok heyecanlıyım." Ellerini kalbine götürüp parlayan gözlerini bize çevirdiğinde akşam pratiklerini bitirmiştik. Haftaya olan final için üstünde çalıştığım şarkının pratiğini yapıyorduk. Yarışmanın nihayet sonuna geliyorduk.
"Çok stresliyim." Diye mırıldandı HyeSun eliyle alnını ovarak. "Daha önce hiç canlı yayına çıkmamıştım. Nasıl bir şey acaba?"
"Bir değişiklik pek olmayacak." Dedi EunMin yatıştırır bir sesle. "Stüdyo yine seyirciye kapalı olacak. Sadece bu sefer anlık televizyondan seyirciler de izleyecek."
"Siktir ya." Dedi JaeHwa. "Ben kesin saçma sapan hareketler yaparım. Sonradan kesmezler de onları."
"Özellikle küfür etmesen iyi olur." Diye tavsiye verdi HoSook dalga geçer bir sesle. "Grubumuzun cici maknaesi sensin unutma." Kaşlarını kaldırıp indirdiğinde JaeHwa gözlerini devirdi. "Aman, hatırlattığın iyi oldu." Diye söylendi elleri pembe boyalı saçlarına giderken. "Şu lanet renk tutsun diye az daha tüm saçlarımdan oluyordum ya."
HyeSun burnundan güler gibi bir nefes verirken "Şeker kız oldun iyi mi." Diye konuştu.
"Sen kendi haline bak." Diye homurdandı aksi aksi JaeHwa. "O sarı saçlar senin ten rengine gitmiş mi hiç?"
HyeSun kestirip sarıya boyattığı saçlarını omuzlarının üstünde şekillendirirken omuz silkti. "Ben beğendim."
"Aramızda tek stil değiştirmeyen Haun oldu." Dedi EunMin bana dönerek. O da karamele dönmüştü. "Sende şu saçlardan başkla saç hayal edemiyorum cidden."
Elim istemsizce çene hizamda olan siyah saçlarıma gitti. Biraz uzamıştı ama rahatsız etmiyordu. Kendimi bildim bileli hep kısa saçlarımlaydım ama hep uzun saçlara özenmiştim. Küçükken belime kadar gelen siyah saçlarım vardı. O zamanlar benimle ilgilenen Bayan Park, biraz yaşlıydı ve benim istediğim şekilde hiç örmüyordu. Okuldaki kızlar her seferinde saçlarını farklı şekillerde örüp geldiği için onları kıskanırken ben ise basit örülü saçlarım ile gidiyordum. En sonunda elime bir makas alıp saçlarımı kestiğimde akşam oturduğum yemek masasında yamuk saçlarım ile ailemi şaşkınlığa uğratmıştım. Sabah ilk işleri bir kuaföre götürüp çene hizamda düz bir şekilde kestirmekte bulmuşlardı çareyi. Ondan sonra da bir alışkanlık haline gelmişti kısa saç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dancing Under Red Skies
Fiksi PenggemarGözlerini kapattığın her an kaçtığın korkular bir bir seni bulur; ellerinden kaçamazsın. Geçmiş bir soluk olur hemen ensende dolaşır. O, onu yok eden bir aşkın kölesiydi. Ben ise ona şarkılar yazmak isteyecek kadar kör. ... "Bir şarkı yazmıştı içi...