✃XXIX

235 27 5
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatının büyük dönüm noktaları olabilirdi. Bir ana sığardı ya da sadece bir kişiye bağlı olurdu. O kişiye kendinden büyük parçalar verirdin; kalbini adardın, aklın tamamen onunla dolu olurdu ama her şey o bir ana sığardı. Neye sahip olduğunu onu kaybedinceye kadar da anlamazdın. Her şeyin başlangıcı bu şekilde olurdu. Başlangıçlar sahip olunmakla olmazdı. Bazen kaybetmekle de gelirdi.

"Haun."

Adımı duymamla dönüp gelene baktığımda dik omuzlarım çökmek için direnmişti ama ben çenemi kaldırıp tamamen bedenimi ona çevirdim.

Şirkette pratiklerimizi yaptıktan sonra eve gitmek için otoparka inmiştim. Menajerimiz Kang tam da dün bahsettiği gibi saçma ilişki haberine açıklama getirmişti. Buna gerek bile yoktu benim için. Jaemin ile aramızda asla sanılanın aksi bir şey olmadığını çok iyi bildiğim için böyle bir haberin yalanlanması da bir gerçeği daha suratıma bir tokat gibi çarpmıştı.

İki gündür de onu görmüyordum. Konserleri vardı ve onlar sıkı bir şekilde çalışıyordu. İçinde bulunduğu grup yüzünden yıl içinde normal şartlar altında çalışmaması gerektiği kadar çalışıyordu. Sürekli bir çekimdeydi. Sürekli bir koşturmaca içindeydi ve kalbinde bir aşkın da acısını taşırken saçma bir haber yüzünden başı ağrıyordu.

Bugün de Busan'da bir konserleri vardı. Dün muhtemelen gitmişlerdi ve bu öğle gerçekleşen konserden sonra gecenin bir vakti şirketteydi. Otoparkta bana doğru yere sağlam basan adımlar ile gelirgen gözlerini bir an bile olsun gözlerimden geçmemişti.

"Işınlanmayı mı keşfettin yoksa tren seferlerini kendine göre mi ayarladın?" diye konuştum yumuşak bir sesle. "Gecenin bir vaktinde şirkette ne işin var Jaemin?"

Kaşları bana doğru yaklaştıkça çatık olduğunu gördüm. Düz bir hal almış kaşlarının arasında derin bir çizgi de oluşmuştu ve genelde dingin olan yüz hatları şimdi gergin bakışları da onda görmeye alışık olmadığım şekilde sertti.

Bu benim de kaşlarımın çatılmasına sebep olurken dudaklarımı birbirine bastırdım ve onu görünce yüzümde oluşmuş gülümseme de yavaşça soldu. "Bir şey mi oldu?" diye sordum yavaşça o karşıda dik bir şekilde durduğunda.

"Neden hiçbir sorun yokmuş gibi davranıyorsun?" diye sordu soruma karşılık olarak.

Ne demek istediğini anlamadığım için sorgular bir tavırla ona bakarken "Bir sorun mu var ortada?" diye sordum.

Yutkunduğunu gördüm bu otoparktaki kör ışıklara rağmen adem elması oynamıştı. "Haberleri görmüş olmalısın." Diye mırıldandı elleri iki yanında duruyordu. Kafasını eğmiş doğrudan gözlerime bakıyordu. Hiçbir şekilde çekmeden orada ne görüyorsa kendi sorularını ortaya dökmeden kendine cevaplar çıkarmaya çalışıyordu. "Benim düşüncesiz davranışım yüzünden seni de riske attım. Haberleri görür görmez seni aramak istedim ama telefonda konuşmak istemedim. Seni görmek istedim." Duraksadı. Dilini dudağının kenarına yasladı. "Konserden çıkar çıkmaz buraya geldim." Derin bir nefes aldı. "Özür dilerim."

Dancing Under Red SkiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin