two

374 35 6
                                    

Sert kahveme uzandığım sırada çalan telefon ile irkildim. Çalan benim telefonum değildi. Ben telefonumu hiç bir zaman sesli kullanmazdım.

Ani yükselen seslerden hoşlanmazdım. Bunu bilen Jongin telefonunun sesini açık unuttuğu için özür diledi hızla. Ve ardından müsade isteyerek kalktı ve telefonu cevapladı.

Sabah erken saatlerdi ve kahvaltı ediyordum. Hızla adımlayan Jongin yeniden karşıma oturdu. "Adamın yerini tespit etmişler. Bu kadar kolay çıktığı için yirmiye yakın adam yönlendirdim. Onu halledip geleceklerdir."

Gülümsedim hafifçe. Jongin tam bir görev adamıydı. "Tamamdır Jongin." Diye mırıldandım sonrasında. Sorunun büyümesi hoşuma gitmişti.

Ardından hızla ayağa kalktım ve çıkışa adımladım. "Bugün çok iş var! Haydi bakalım."

_______________

Yazarın anlatımından

Chanyeol hızlı adımlarla depodan çıkarken kanayan dudağını siliyordu. Yirmi adamı etkisiz hale getirmek normalden biraz fazla sürmüştü.

Paslanıyor olabilir miydi?

Kendi kendine güldü ve adımlarını hızlandırdı. Elbet bu yoldan bir araba geçerdi. Onu şehre kadar bırakmasını isteyebilirdi birilerinden.

Yıllarca otostop ile bir yerlere gitmişti zaten. Özellikle de kaçak olduktan sonra.

İleride duran arabayı gördüğünde içinden güldü. Şans yine yüzüne gülmüş olmalıydı.

Araba çalışmıyor olmalıydı. Yaşlı adam ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi duruyordu. Hızlı adımlarla geldi ve bakışlarını arabanın motorunda ve diğer yerlerde gezdirmeye başladı.

Yaşlı adam şaşırmıştı. "Anlar mısın?" Diye sordu sonrasında. Gömleğinin kollarını kıvırdı Chanyeol. "Şöyle, böyle." Diye mırıldandı ve arabayı kontrol etmeye başladı.

Geçen dakikaların ardından sorunu bulup hallettiğinde gülümseyerek dönmüştü yaşlı adama. Arabası eski küçük bir kamyonet gibiydi ve açık olan arkasında samanlar vardı.

"Atla samanların yanına." Diye mırıldandı yaşlı adam yeniden sürücü koltuğuna geçerken. Chanyeol kendini samanların arasına bıraktığında nefeslenmişti.

Baekhyun ise çok gergin hissediyordu. Tek bir adam yirmi özel güvenlik çalışanını etkisiz hale getirip nasıl çıkabilirdi ki?

Güvenlik amiri Kim eğdi başını. "Bay Byun, ben dün yüzünü tam olarak görememişim. Kendisini tanıyorum, onu yaklamamız çok zor. Bir ordu göndersek de bir şekilde kurtulabilir. O kocaman bir ordunun içinden kaçabilmiş bir asker. Hemde aranıyorken."

Baekhyun sinirle adımladı amirin tam karşısına. "Onu tajiyorsun." Amir başını olumluca salladı. "Aynı bölükteydik. Kendisi paralı askerdi."

Yutkundu Baekhyun. Bu nasıl bir şansızlıktı gerçekten? Ne zamandır paralı askerler poster düzeltiyordu!?

"İsmi ne?" Adam duraksadı, düşünüyor olmalıydı. "Park Chanyeol." Dedi saniyeler sonrasında. "Kendine saldıramıyorsak onu etrafındakiler ile tehdit edebiliriz." Diye mırıldandı Baekhyun yeniden masasına ilerlerken.

"Efendim o bir kaçak. Etrafında insan tuttuğunu düşünmüyorum." Müdüre döndü Baekhyun. "Adım adım izleyin nereye gittiğini. Bana şuan nerede olduğunu bulun. Eğer yalnız değilse, yanında olan kişileri ortadan kaldırın."

Amir Kim'in bakışları büyüdü. "O eğitimi gereği bunun hesabını sizden sormak ister." Baekhyun gülümsedi.

"Gücü yetiyorsa gelsin, sorsun sorabilirse."

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin