sixteen

227 24 1
                                    

Baekhyun'un anlatımından

Gözlerimi çalan alarm ile aralarken derin bir nefes vermiştim. Uzanıp alarmı kapattım. Bakışlarım hemen yanıma düşerken hala uyuyan sevgilimi gördüm.

Hafifçe gülümsedim. Yavaşça kalktım, yerdeki tişörtlerden birini üzerime geçirdim. Dün gece odayı gerçekten fazla dağıtmıştık.

Ağır adımlarla aşağıya indiğim sırada duydum kapının açılmasını. Anahtarları olan tek kişi Jongin'di.

Jongin ile göz göze geldiğim de şaşırdı. Beni ilk kez böyle görüyordu. Şaşırması normaldi. Hafifçe güldüm. "Günaydın." Diye mırıldandım.

"Günaydın bay Byun. Normalde hemen alarma uyanmazdınız." Tam cevap vereceğim sırada duydum merdivenlerden gelen adım seslerini. "Bebeğim kim geldi?"

Chanyeol'un sorusuyla hafifçe gülümsedim. "Yalnızca Jongin Chan~ biraz daha tembellik yapabilirsin." "Üzerini giyin Byun. Hava serin!"

Merdivenlerin en üstünden bağırdığında güldüm. "Tamam geliyorum şimdi!"

Jongin'e döndüğüm sırada iç cebinden çıkardığı zarfı bana uzattı. "Buyurun bay Byun. Testin çıktığını arayıp söylediler, bende alıp size getirdim."

Yüzümdeki gülümseme hızla silinirken yutkundum. Zarfı aldım. "Sen şirkete dönebilirsin, ben bir kaç saat geç geleceğim."

Başını olumluca salladı. Arkasını döndü ve hızlı adımlarla çıktı dışarı. Kapıyı ardından kapatırken bakışlarım zarfa düşmüştü.

Ağır adımlarla salona ilerledim. Koltuğa oturduğumda ellerimin titrediğini fark etmiştim. Chanyeol üst kattaydı.

Ben ise şuan düşmanının ağabeyim olup olmadığını öğrenmek üzereydim. Zorlukla yutkundum, kalbim hızla atıyordu.

Zarfı hızla açtım ve içindeki test sonucunu çıkardım. Dişlerimi alt dudağıma bastırdım. Chanyeol aşağıya inmeden bakmam gerekiyordu.

Son kez yutkundum ve açtım kağıdı. Bakışlarım hızla dolandı yazanlarda. Gözlerim dolarken kağıdı daha fazla tutamadım.

"Nasıl olur bu?" Zaman kavramını kaybetmiştim. Omuzumda hissettiğim dokunuşla irkilirken titrek bir nefes verdim.

"Baekhyun, ne oldu? Seslendim seslendim cevap vermedin. Yerdeki ne?" Hızla uzandım ve aldım yerden. "H-hiç."

Gözlerimiz buluştuğunda kaşları çatıldı. "Neyin var senin? Gözlerin dolmuş. Ver bakayım,ne o?" Başımı olumsuzca salladım. Kağıtı hızla buruşturdum. "Bir şey yok dedim işte." Hızla döndüm arkamı ve koşar adım ilerledim tuvalete.

Arkamdan kapıyı kapatırken hızla kilitledim. Gözlerim yeniden dolduğunda yutkunmaya çalıştım. Yumruğumun içinde sıktığım kağıt bana Siwon ile aynı kanı taşıdığımı söylüyordu.

Bana onun ağabeyim olduğunu söylüyordu.

Ellerimle yüzümü kapattım. "Ne yapacağım? Bunu Chanyeol'a nasıl söyleyeceğim?" Hıçkırıklarımı tutmaya çalışıyordum ama olmuyordu.

"Baekhyun ne oldu?" Kapıyı çaldığını duydum. "güzelim, ağlıyor musun sen? Ne oldu diyorum. Anlat lütfen. Yanındayım ben." Başımı olumsuzca salladım.

"Chanyeol, yalnız kalmak istiyorum. Lütfen yalnız bırak beni." Bir kaç saniye sessizlik oldu. "Baekhyun sen benim sevgilimsin. Anlat, ne oldu? Jongin mi bir şey yaptı, söyledi? Söyle ha ne oldu?"

"Alakası yok. Sakinleşmem gerek. Lütfen, yalnız bırak beni!" "Tamam. Aramanı bekleyeceğim Baekhyun."

Bir kaç dakika sonra sertçe kapanan dış kapının sesini duydum. Zorlukla çevirdim anahtarı ve çıktım dışarı.

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin