twenty three

236 25 0
                                    

Çalan kapıyı açtığımda kolu hızla sarıldı belime. Beni kendine çekerken dudakları dudaklarımla buluşmuştu.

Ani baskısı ile inlerken ellerim yanaklarına tutundu. Yavaşça ayrıldık, "seni çok özledim." Diye fısıldadı dudaklarıma doğru.

"İçeri girelim." Diye mırıldandım. Dışarıda korumalar vardı ve biz şuan onlara gösteri yapıyor olabilirdik.

Gözüm Chanyeol dışında bir şey görmez olmuştu. Elini sıkıca tuttum ve içeri çektim uzun bedenini.

İçeri girdiğinde hızla kapıyı kapadı ve beni kapıya yasladı. Burunlarımız birbirine sürterken mırıldandı, "Ah Baekhyun, hayalin bile aklımı başımdan almaya yetiyor."

Dudaklarımdaki gülümseme büyürken gülüşümden öptü beni. Elleri hızla bacaklarıma giderken bir bacağımı yavaşça kaldırdı.

Kendini bana bastırırken iyice bacaklarımın arasına girmişti. Baldırımı büyük eli sert hareketler ile okşarken odada duyulan tek ses öpüşürken çıkardığımız seslerdi.

Diğer bacağımı da sertçe kavradığında yavaşça kucağına aldı beni. Bacaklarımı beline sıkıca sardım. Oradan ayrılacağımızı sanarken kendini bana daha da sert bastırmaya başlamıştı.

Dudaklarımız yavaşça ayrıldığında yutkundu. "Tüm gün benimsin." Güldüm bu dediğine. "Yalnızca bugün değil, istediğin her gün, seninim." Yanağıma sert bir öpücük verdi. "Benimsin."

Ağır adımlarla ilermeye başladı. Merdivenleri çıkarken üzerimdeki tişörtü yavaşça çıkartmış, merdivenlere bırakmıştım. Dudaklarını boynuma bastırdığında zevkle inlemiştim.

Sıcak dudakları soğuk tenimle buluşuyor benim baştan aşağı titrememe neden oluyordu.

Dilini hissettim. Emiyor, izlerini bıraktığı yerleri diliyle hafifçe ıslatıyordu. Chanyeol beni tüketiyordu.

Odama girdiğimizde yavaşça yatağa uzanmamı sağladı. Bu yatakta ilk birlikte uyuyuşumuz aklıma gelirken gülümsedim. "Seni ilk yatağa atışımı hatırlıyor musun?" Diye sordum munzur bir ifadeyle.

Küçük bir kahkaha attı. "Senin emellerin hiç bir zaman masum olmadı değil mi?" Kaşlarım havalandı. "Bana bu soruyu soranın sen olması peki?"

Ağır hareketlerle çıkardı tişörtünü. Kaslı bedenini süzdüm ağırca. Çok ağır izler yoktu ama bir kaç bıçak ve kurşun yarası izi vardı.

Ellerim ağırca dolaştı kalan izlerde. "hiç bir zaman hayatın kolay değildi, değil mi?" Gülümsedi, "işimi seviyordum. Asker olmak, işe yaradığımı hissettiriyordu."

Derin bir nefes verdi. "Sırf bu hissi benden aldığı için bile o şerefsizleri gebertebilirdim." Elim ensesine gitti, yüzünü hızla kendime doğru çektim. Dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

"Eskiler artık canımızı yakmasın Chanyeol. Önümüzde uzun bir hayat var. Birlikte geçireceğimiz, uzun bir hayat." Yavaşça alta geçmesini sağladım ve uyruklarının üzerine oturup yüzüne üstten baktım.

"Şuan yüzündeki gülümsemeyi görüyor olsaydın kendine aşık olabilirdin." Güldüm bu dediğine. Kaşlarım havalandı "kendime aşık olmadığımı da nereden biliyorsun?"

Elleri kalçalarımı okşamaya başladı. Yavaşça hareket ettirdi beni. Onun yaptığını devam ettirdim ve sürtünmeye başladım.

"Çünkü bana aşıksın Byun Baekhyun, ve ben senin kalbini seninle bile paylaşamayacak kadar bencil bir adamım."

Dudaklarımı göğsüne bastırdığımda boğuk inlemesini duydum. Ağzını yine bir şeyler demek için açmış olmalıydı, oysaki ben sevişmek istiyordum. Konuşmak değil.

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin