Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında gözlerimi yavaşça aralamıştım. "Neden yapıyorsun bana bunu?" Fısıltısı sessizlik içinde olan odaya bomba gibi düşerken o da açtı gözlerini.
Göz göze geldiğimizde "beni sen öptün Chan." Diye cevap verdim. Bir adım geri çekildiğinde belimdeki elini de çekmişti.
"Etkileniyorum, ama bu olmamalı." Kaşlarım çatıldı hızla. "Neden olmayacakmış?"
Derin bir nefes verdi. "Benim tek bir hedefim var Baekhyun. O hedefe odaklanmak zorundayım ben. Ondan sonrası yok. Hiç düşünmedim."
Yutkundum zorlukla. "Düşünemez misin? Benim için, düşünemez misin Chanyeol?" Başını olumsuzca salladı.
"Ben kararımı iki yıl önce verdim Baekhyun. Kardeşimi öldüren o şerefsizi ortadan kaldırdıktan sonra," sinirle yükselttim sesimi "ne yapacaksın sonra? Kendini de mi öldüreceksin?!"
Aklıma gelen şeyle bir adım geriledim. "Bana söz verdin sen! Babanı, birlikte bulacağız. Sana yardım edeceğim dedin. Yalan mıydı?"
Bir kaç saniye duraksadı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.
"Özür dilerim." Sinirle güldüm. "Benden özür dilemeni istemiyorum! Beni öpen sensin! Yaklaşan yanıma yatıp benimle uyuyan sensin! Şimdi de ben öleceğim yanında olamam mı diyorsun?"
Sessizlik. Koca bir sessizlik veriyordu bana sürekli.
"Defol git Chanyeol! Sana yardım falan etmiyorum." Arkamı döndüm hızla. Kolumu tutup gitmeme engel oldu. "Bana yardım etmek zorundasın."
Beni döndürdüğünde yakınlığı ile duraksadım. Her şeye rağmen etkileniyor muydum?
"Kendini gebertmene ön ayak olmayacağım. Git ne bok yiyorsan ye. Umurumda değilsin artık." Yutkundum. "Söz verdim diye tutturmuşsun ama sözüne sadık kalmayan sensin Park Chanyeol. Unutma. Benimle yakınlaşan taraf hep sendin!"
Hızla çektim kolumu. "Şimdi çık git yoksa güvenliği çağırırım." Masama ilerlemeye başladığım sırada hızla çıkıp gitti odamdan.
Masaya tutundum ve kapadım gözlerimi. Kalbim öfkeyle atıyordu. Yüzümün kızardığını hissediyordum.
"Adama bak ya. Önce beni öpüyor sonra yanlış diyor. Sikerim yanlışını." Kendimi koltuğuma bıraktığımda sinirle ofladım.
Her şey bok yoluna gidiyordu. Hayatımdaki her şey, iğrenç bir hal alıyordu ve artık Chanyeol da yanımda değildi.
Güldüm kendi kendime. "Yeniden yalnızsın Baekhyun." Diye mırıldandım.
"Yeniden yalnızsın."
Yazarın anlatımından
Chanyeol sırtını duvara yaslamış, ikinci sigarasını içiyordu. Sehun'u bekliyordu. İçindeki boşluk, ona bok gibi hissettirse de bir şey yapmadan orada dikilmeye devam ediyordu.
Yanlış mı yapmıştı? Baekhyun'un canını mı yakmıştı?
Gözlerini sıkıca kapattığı sırada duydum adım seslerini. Derin bir nefesle açtı gözlerini.
Sehun hızlı adımlarla ilerledi eski dostunun karşısına. "Beni bu kadar erkenden görmek isteyeceğini düşünmemiştim." Elindeki bitmek üzere olan sigarasını attı hızla.
"Baekhyun'un desteğini kaybettim. Yalnızız bu işte artık. Bir an önce halletmemiz gerek. Sabrım kalmadı artık."
Sehun şaşırdı. "Daha bu sabah yanındaydın. Ne oldu ki?" Chanyeol gözlerini devirdi. "Kaybettim diyorum işte. Ne olmuş olabilir amına koyayım? Kavga ettik. Gerçekleri kaldıramadı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirror/Chanbaek
FanfictionBaekhyun başta ufak bir pürüz olarak gördüğü paralı askerin tüm hayatını değiştireceğini bilemezdi. Onun için her şeyini tehlikeye atacağını tahmin dahi edemezdi. K2'dan uyarlamadır.