Mirror/Chanbaek

seventeen

Chanyeol'un anlatımından

Delirmek üzereyim. Tam üç gündür Baekhyun'a hiç bir şekilde ulaşamıyorum. Ne telefonlarımı açıyor ne de karşıma çıkıyor.

Evine gittim kapısını bile açmadı! Sevgilisi değil miyim ben onun?

Neden böyle davranıyor?

Kaldığım JSS odasından çıktığım sırada duydum koşturmacayı. "Bay Byun gelmiş. Şirkete girmek üzere." Derin bir nefes verdim hızla. "Sonunda!"

Hızlı adımlarla ilerledim. Tam asansöre yaklaştığım sırada kapılarının kapandığını fark etmiştim. Hızla merdivenleri tırmanmaya başladım.

Bugün benden kaçamazdı. Elimden kurtuluşu yoktu. Büyük bir kavga edecektik.

Odasının olduğu kata geldiğimde derin bir nefes verdim. Yorulmuştum. Koridoru aşıp odasının kapısını gördüm. Yerinde oturan Jongin'e bir saniye bile bakmadan kapıyı açıp içeri girdim.

Arkamdan kapattım ve hızla çevirdim kilidini. Bakışlarım günler sonra bakışlarıyla buluştu.

Beni gördüğünde yutkunmuştu. "Amacın ne?" Diye sordum ağır adımlarla yaklaşırken. "Terk edildim de haberim mi yok?"

Başını olumsuzca salladı. "Saçmalama." Güldüm sinirle. "Saçmalayan senin! Günlerdir ortada yoksun. Aksayan işler sikimde bile değil anladın mı beni? Her şeyin sonuna geldik. Siwon'u bitirmek üzereyim ve sen saçma sapan davranıyorsun!"

Yutkundu. "Bunu yapamazsın." Kaşlarım çatıldı. "Neyi yapamam?" Bir kaç saniye sessiz kaldı. Sinirle bağırdım. "Söylesene neyi yapamam!?"

Hızla ilerledim ve kolundan tuttuğum gibi kaldırdım onu. Yüzlerimiz günler sonra ilk kez bu kadar yakındı. "Ne dediğini sanıyorsun sen?"

Gözlerinin dolduğunu gördüm. "Babamın kim olduğunu öğrendim." Umursamadım. "Bunun konumuz ile ilgisi yok."

Bir anda kolunu çekti. "Var işte! Siwon, ağabeyim benim." Dediklerini bir anlığına anlayamadım. Karşısında durmuş öylece yüzüne bakıyordum. "Ne saçmalıyorsun sen?"

Bir kaç adım geri çekildim hızla. "Dalga mı geçiyorsun benimle? Boktan bir şaka mı yapıyorsun Baekhyun!? Sinirliyim zaten sana! Günleridir bir kez bile açmadın telefonlarımı üzerine gelmiş saçma sapan konuşuyorsu-" "şaka yapmak isterdim! Ama bu gerçek. Üç gündür bunu hazmetmeye çalışıyorum ben. Karşına nasıl çıkacağımı düşünüyorum!"

Derin bir nefes verdim. "Sen ciddisin." Başını olumluca salladı. "Ne yazık ki." Kaşlarım çatıldı. "DNA testi yaptıralım. Annenin sözüne güven olmaz."

Yutkundu. "Yaptırdım ben." Hayal kırıklığı ile baktım yüzüne. "O bunu biliyor mu?" Bakışlarını kaçırdı. "Sen benim kardeşimin katiliyle aynı masaya mı oturdun?"

Sorum ile gözleri daha da doldu sanki. "Chanyeol ben-" "bir şeyleri sineye çekebilirim Baekhyun. Onunla kardeş çıkman dünyanın sikik bir gerçeği olabilir ama bu benim umurumda olmaz. Bunu seçen sen değilsin çünkü!"

Sinirle yaklaştım. "Ama onunla aynı masaya oturup konuşmayı seçen sensin! Benim can düşmanımla!"

Bir anda tuttu elimi. "Emin olmak zorundaydık, o yüzden. Yalnızca o yüzden Chanyeol." Başımı olumsuzca salladım. "Sen az önce bana bunu yapamazsın derken neyden bahsediyordun? Söylesene bana."

Elimi hızla çektim tutuşundan. "Sen o şerefsizi mi tercih ediyorsun?" Başını olumsuzca salladı. "B-bu bir tercih değil. Nolur, dinle beni." Yutkundum. "Bu bir tercih. Ve sen bu üç günde tercihini çoktan yapmışsın Byun Baekhyun."

Alayla güldüm. "Pardon gerçek soy ismin Choi'ydi değil mi? Yanlış oldu." "Chanyeol yapma bunu."

Hızla takımımın cebinin üstünde asılı olan kartı tutup çektim çıkardım. "Bundan sonra hayatında değilim. Ne şirketinde çalışıyorum ne de sevgilinim duydun mu beni?"

"Chanyeol hayır! Saçmalama. Seni seviyorum ben, beni bu yüzden terk mi edeceksin?" Yaklaştım. "Onu gebertmeme göz yumabilecek misin?"

Bakışlarını kaçırdı. Sinirle güldüm. "Bunu unutmayacağım Baekhyun. Hiç bir zaman, unutmayacağım. Sakın peşime köpeklerini takma. Tüm JSS'i ortadan kaldırana kadar durmam."

Öfkeli adımlarla ilerledim çıkışa. Her şey mahvolmuştu. Baekhyun, beni değil de can düşmanımı seçmişti.

Hiç kimsenin ilk seçeneği olmamıştım. Kyungsoo'dan sonra hiç kimsenin. Kardeşimi benden alan şerefsizi gebertmeden ölmeyecektim.

Kısa bir hesaplaşma bölümü olsun. Bir sonraki bölüm için güzel planlarım var :)