Adımlarımı hızlandırırken merdivenleri sonunda bitirdim. Hastane koridoruna çıkarken, derin bir nefes vermiştim. Bir hafta geçmişti, bir ilişkimiz vardı.
Garip bir ilişkiydi, kendisi hem patronum (?) Hemde sevgilimdi. Amirler arasında şaşkınlıkla karşılanmıştı. Yine de, Baekhyun'a kimse bir şey diyemezdi.
Bir de, Jongin vardı. Onun tavırlarını hiç bir zaman önemsediğim söylenemezdi ama son günlerdeki dalgınlığı sinirimi bozmaya başlamıştı.
İlişkimizi öğrendiğinden bu yana hayalet gibi dolaşıyordu. Kapının önündeki sandaleyelerde oturduğunu gördüğümde hızla adımladım yanına.
"Baekhyun hazırlanmaya başladı mı?" Öfkeyle baktı bana. Bakışlarını asla gizlemiyordu. Ayağa kalktı. "Ona zarar verdin. Bir kez verdin, ve vermeye devam edeceksin." Güldüm, sinirlenmeye başlamıştım.
"Bu senin değil Baekhyun'un sorunu. Üstelik, ben onun sevgilisiyim Jongin." Üzerine doğru bir adım daha attım, "onu senden daha çok düşünüyorum ben. Daha çok seviyorum. Bana bu akılı veremeyecek birisin. Sıradan bir çalışan." Gözleri dolmuştu. "Senden önce de ben vardım. Ve inan Chanyeol, sen yokken de olacağım."
Hızlı adımlarla ayrıldı koridordan. Arkasından alaylı bakışlarla baktım. Kendini bir şey sanıyordu, aslında hiç bir şeydi.
İçeri girdiğimde bakışlarım hızla buluştu Baekhyun'un bakışlarıyla. Yüzünde güzel bir gülümseme oluştu. Yanına adımladım. "Nasılsın?" Diye sordum dudaklarımı saçlarının arasına bastırırken.
"İyiyim, çok sıkıldım buradan." Gülümsedim "iyi haber o zaman, çıkış işlemlerini az önce halletim. Hazırlayalım seni, evine gidelim sonra. Bende seni burada görmekten sıkıldım."
Hızla dolabına ilerledim. "Jongin kıyafetlerini getirdi değil mi?" Cevabımı dolapta duran eşofman takımı ile alırken hızla aldım ve yanına ilerledim.
Bakışlarımız buluştu. "Ben giyerim." Gülümsedim, "benden utanıyor musun?" Başını olumsuzca salladı. "Yok, sadece giyerim diy-" "yardım edeceğim. Hala omuzunu tam olarak hareket ettiremiyorsun, sol kolunu tam olarak kaldıramıyorsun. Nasıl giyeceksin?"
Ofladı. "Pekala, yardım et o zaman." Kollarını kaldırabildiği kadar kaldırdığında gülümsedim ve hastane kıyafetini çıkartmasını yardım ettim. Sargılı üst bedenine baktığımda yutkunmuştum.
Jongin dediklerinin sadece bir kısmında haklıydı. Ona zarar vermiştim. Bu sargı benim yüzümden sarılıydı göğsünde.
Üzerini değiştirdiğinde hızla kolumu açtım. "Koluma tutun." Diye mırıldandım. Hafifçe gülümsedi ve az önce verdiğim gözlükleri taktı gözlerine.
Basın dışarıdaydı ve Baekhyun hala tam olarak iyileşmiş sayılmazdı. Odadan çıktığımızda Jongin'in döndüğünü fark etmiştim. Hemen arkamızdan bizi takip etmeye başlamıştı.
Hastaneden çıkarken korumalar bizim için yolu açmış, bir sıkıntı yaşamamıştık. Arabaya bindiğimizde eve doğru yol almaya başlamıştık. "İfadeni aldılar, değil mi?" Diye sordum uzun süren sessizliği bozarken.
"Evet. Bilmediğimi söyledim." Bana döndü. "Bilmiyorum da zaten." Bakışlarım önde oturan şoför ve Jongin'e kaydı. Özel bir bilgiydi ve onlarla bile paylaşmamıştı. "Bunun peşine düşmeliyiz Bay Byun. Size zarar vermenin bedelini ödemeliler."
Arkasına iyice yaslandı Baekhyun. "Ödeyecekler Jongin. Benim ne zaman birinde hesabımı bıraktığımı gördün ki?" Bu söyledikleri ile yutkunmuş ve bakışlarımı dışarıya dikmiştim.
İkimizde hatalıydık. Sehun kadar bende hatalıydım.
Evin önünde durduğumuzda hızla indim ve Baekhyun'un inmesine yardım ettim. İçeri girdiğimizde ağır adımlarla çıktık odasına. Yatağına uzandığında derin bir nefes verdi. "Yorgun görünüyorsun." Gülümsedim. "Sorun değil. Sen iyi ol da."
"Jongin şüphelenmesin diye öyle söyledim. Senden intikam alacak değilim. Kafana takma bunu." Eli yanağıma ulaştı hafifçe okşadı. Sıcak eli yüzünden gevşerken devam etti. "Ama sehun'la çalışamam. Siwon'u benim yöntemlerimle bitireceğiz Chanyeol. İntihar görevi yok. Kendini tehlikeye atmak yok. Tamam mı?"
Derin bir nefes verdim. "Tamam. Yok. Sen nasıl istersen Baekhyun." Gülümsedi hafifçe "kaplan bir kediye mi dönüşüyor yoksa?" Bu dediğiyle küçük bir kahkaha attım. Hızla yaklaştım ve birleştirdim dudaklarımızı.
Kısa bir öpücükten sonra ağırca ayrıldım dudaklarından. "Sen bir iyileş de. Kaplanı o zaman görürsün güzelim." Koluma vurdu sertçe "sapık."
Kendimi yanına bıraktım hızla. "Günlerdir uyumuyorum. Patronlar çalışanlarına iyi bakmalı Bay Byun." Hafifçe yaklaştı ve burnunu burnuma sürttü. "Patron çalışan fantazisi mi yapsak ki?"
Sırıttım. "Bana sapık diyene de bakın." Gülümsedi, oda yavaşça uzandı. Birbirimize dönmüş, bakışlarımızı yüzlerimizde gezdiriyorduk.
"Jongin senden hoşlanıyor." Diye mırıldandım bir anda. Derin bir nefes verdi. "Biliyorum." Parmaklarım gözlerine gelen saçlara uzandı, yavaşça uzaklaştırdı. "Biz sevgiliyiz Baekhyun. Sevgilimin en yakınında ondan hoşlanan birini istemiyorum."
Hafifçe yaklaştı. Bakışları artık daha da yakınımdaydı. "Onun yerini hemen değiştiremem. Güvendiğim biri olmak zorunda. Senden hoşlanmaya başladığımdan beri yeni birini arıyorum Chanyeol. Yakın zamanda gidecek." Parmaklarım yanağına ulaştı. Ağırca okşadım elmacık kemiğinin üzerini.
Teni yumuşacıktı.
"Ben romantik bir adam değilim Baekhyun. Öyle çok ilişkim olmadı. Esasında da askerim biliyorsun." Başını olumluca salladı. "Seni görevim olduğu için koruyordum öncesinde. Şimdi ise sevdiğim için koruyacağım. Siwon'dan, ağabeyinden seni üzen herkesten koruyacağım. Sevdiğimi her zaman hissettiremem. Her zaman söyleyemem. Sakın yanlış bir düşünceye kapılma."
Gülümsedi. "Benziyoruz biz Chanyeol. Aynı şeyler benim için de geçerli." Güldü hafifçe. "Sanırım biz diğer çiftlerden biraz farklı olacağız hım?" Saçlarının üzerine uzun bir öpücük verdim. "yan yana olalım da. Farklı olmak iyidir."
Başını hafifçe salladı. "Farklı olmak iyidir."
Yazarın anlatımından
Siwon ofisindeki koltukta otururken son dakika haberi ile yansıyan görüntüleri izliyordu. Baekhyun sonunda taburcu olmuştu.
Bu aralar başına çok şey geliyordu gerçekten.
Hemen yanında duran uzun boylu koruması yeniden dikkatini çekerken sırtını koltuğa daha da yasladı. "Kimsin sen?" Diye mırıldandı kendi kendine. "Nereden hatırlıyorum seni?"
Yüz hafızası her zaman öğündüğü bir özelliği olmuştu. Bu adamın kim olduğunu nasıl hatırlamazdı? Daha öncesinde JSS'te görmediğinden emindi.
Yardımcısına seslendi hızla. İçeri giren adam ile hafifçe doğruldu. "Senden biri hakkında bilgi istiyorum." Bakışları televizyona döndü. "JSS'te çalışıyor. Byun'un en yakın koruması. İsmini kim olduğunu nereden geldiğini, her şeyi istiyorum."
Yardımcısı hızla salladı başını. "Bir kaç saate önünüzde olur efendim." Siwon gülümseyerek başını sallamıştı.
Arkasından bir işler döndüğünü hissediyordu, öylece durmak hiç ona göre değildi.
Siwon av değil, avcı olmak istiyordu.
Baekhyun Chanyeol'un huzurlu kollarının arasında uyurken başına geleceklerden habersizdi. Öğreneceği, öğrenecekleri gerçekler onları yıkacak mıydı, yoksa bir araya mı getirecekti?
Bunu zaman gösterecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mirror/Chanbaek
FanfictionBaekhyun başta ufak bir pürüz olarak gördüğü paralı askerin tüm hayatını değiştireceğini bilemezdi. Onun için her şeyini tehlikeye atacağını tahmin dahi edemezdi. K2'dan uyarlamadır.