fifteen

269 22 3
                                    

Jongin senden istediğim şeyi götürdün mü?" Başını olumluca salladı. "Evet. Götürdüm bay Byun. Ama neden olduğunu anlayamadım. Yalnızca bir kaç tel saçı neden hastaneye bıraktım?"

Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim ağırca. "Bir şey öğrenmem gerek." Zor olmuştu ama yapmıştım.

Siwon'un evindeki hizmetlilerden birine iyi para yedirmek zorunda kalmıştım ama almıştım o saç tellerini.

Dna testi yaptırıyordum. Bu neyi değiştirirdi? Ağabeyim çıktı diyelim, ne olur gerçekten bilmiyorum ama öğrenmem gerek.

Bilmem gerek. Ona göre oynamam gerek taşlarımı.

Açılan kapı ile derin bir nefes verdim. Chanyeol'a en azından şuan belli etmemen gerekiyordu.

Olmama ihtimaline bağlamıştım her şeyimi.

"Güzelim." Neşeli sesi odayı doldurduğunda gülümsedim. Yavaşça ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim.

Kollarımı beline sararken başımı göğsüne yasladım. "Mutlusun bugün." Saçlarıma uzun bir öpücük verdi. "Nasıl mutlu olmam? Küçücük bir adım kaldı yalnızca. Kardeşim, artık rahatça uyuyabilecek."

Yutkundum. Bakışlarımız buluştu. "Sen annen için üzgünsün hala." Diye mırıldandı. Yaklaştı öptü dudaklarımı. Küçük bir öpücüğün ardından geri çekildi. "Her şey iyiye gidecek bebeğim söz veriyorum. Siwon şerefsizini bitirir bitirmez senin babanı bulacağız. Belki de, kardeşlerin vardır hım? Anneden olan kardeşin biraz hayvan olsa da, diğerleri daha normal çıkabilir belki?"

Gülümsemeye çalıştım. Çok zordu. "Umarım sevgilim." Diyebildim yalnızca. Ardından kollarının arasından çıktım ve masama ilerledim. En geç yarına çıkardı.

Yarın çıkacak olan o kağıt parçası benim felaketim de olabilirdi, tüm korkularımın ansızın dinmesini de sağlayabilirdi.

Masama oturdum ve önümde duran sıkıcı işleri halletmeye başladım. "Bugün bir yere gidecek misin?" Diye sordu Chanyeol uzun sessizlikten sonra.

"Bir kaç görüşmem var ama basit ve sıkıcı şeyler. Tehlikede olmayacağım." Bakışlarımız buluştu. İçini rahatlatmak adına bir tebessüm verdim ona.

"Kaç gündür koşturuyorsun, bana git. Dinlen biraz. İşlerim bittiğinde bende gelirim. Biraz zaman geçiririz olur mu?" Başını olumluca salladı. "Olur."

Ardından ayağa kalktı. "Anahtarları Jongin'den alırım." Başımı olumluca salladım. Yaklaştı ve öptü dudaklarımı.

Ayrıldığımızda fısıldadı. "Dikkatli ol." Ağır adımlarla dışarı çıktığında arkasından derin bir nefes vermiştim.

Bu şey sırtıma çok ağır bir yük olmuştu. Üstelik Chanyeol zekiydi. Benim sevgilim benden bile zeki sayılırdı.

Bir şeyle olduğunu anlamış ve hissetmişti. Yarına kadar oyalayabileceğimi düşünüyordum.

Yarın, her şey ortaya çıkacak ve tüm taşlar yerine oturacaktı.

Chanyeol'un anlatımından

Dışarı çıktığımda yerinde oturan Jongin'e yaklaştım. Elimi açtım ve uzattım. "Baekhyun'un anahtarlarını ver."

Kaşları çatıldı. "Bay Byun'un haberi var mı?" Sinrile güldüm. "Onu evinde beklememi isteyen kendisiydi. Üstelik sen ne zamandır sana verilen emirleri sorguluyorsun? Ver dediysem ver."

Hızla telefonunu açtı ve Baekhyun'u aramaya başladı. Dişlerimi birbirine bastırdım sertçe. Bir an önce buradan gitmesini istiyordum.

Tüm sinirlerimi bozmaya başlamıştı.

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin