twenty one

209 25 1
                                    

Baekhyun'un anlatımından

Yan yana oturan iki kardeşte gezdirdim bakışlarımı. İkisinin de gözleri doluydu. İkisi de deliler gibi mutluydu.

"Özür dilerim." Diye fısıldadı Chanyeol yeniden Kyungsoo'ya sarılırken. "Öldü dediler, bilseydim yaşadığını yemin ederim ne olursa olsun gelir alırdım seni."

"Biliyorum, bilmez miyim? O şerefsiz söylemişti zaten bana. Öldü biliniyorsun demişti. Tüm ümidimi kaybetmiştim, ama buldun beni. Nasıl oldu bu?"

Ayrıldıklarında ikisinin bakışları da beni buldu. Hafifçe gülümsedim ve uzattım elimi. "Umarım sana iyi davranmışlardır yoksa hepsini kovmak zorunda kalırım. Ben Byun Baekhyun. Chanyeol'un-" "patronum."

Bakışlarım hızla Chanyeol'a döndü. "Çok yardımcı oldu bana." Diye devam etti sonrasında.

Bakışlarımız buluştuğunda yutkundu ve kaçırdı bakışlarını. "Seni onun sayesinde buldum diyebilirim." Kyungsoo gülümsedi ve kalktı ayağa. Bir anda bana sarıldığında öylece kalakalmıştım.

"Teşekkür ederim." Diye mırıldandı. Ardından bakışları ağabeyine düştü. "Yoo güçlü biri. Seni zor durumda bırakmaz değil mi?"

Chanyeol başını olumsuzca salladı. "Düşünme bunları. İhtimal bile yok." Ayağa kalktı sonrasında. "Biz Baekhyun'u daha fazla rahatsız etmeyelim."

Tam çıkacaklarcakken seslendim. "Chanyeol iki dakika yalnız konuşalım." Durdu ve döndü bana. Kyungsoo "ben dışarıda bekliyorum o zaman." Diye mırıldandı. Ardından bana döndü yeniden. "Tekrar, teşekkür ederim. Ağabeyime yardım ettiğiniz için."

Ardından dışarı çıktığında anında döndüm Chanyeol'a. "Patronum?" Yutkundu. "Siwon'un ağabeyin olduğunu bir şekilde öğrenebilir. Nasıl bir tranvası olduğunu bilmiyoruz. Onu doktora kontrole götürmem gerek. Her şeyi sonrasında anlatırım. Alınma ne olur."

Derin bir nefes verdim. "pekala, ama konuş en yakın zamanda. Gizlenmek saklanmak isteyeceğim son şey." Gülümsedi. "Tamam bebeğim. Teşekkür ederim anlayışın için."

Hızla ilerledim ve çekmeceden şirkete yakın olan dairelerden birinin anahtarını çıkardım. "JSS'in sana verdiği yer küçük. Burası daha iyi olur. Konumunu atarım siz daha şirketten çıkmadan. Yakın zaten buraya."

Eline verdiğim anahtara baktı bir kaç saniye. "Gerek yoktu." Gülümsedim. "Neyim varsa senin Chanyeol. Sevgili olduğumuzu söyleseydin benim evime götürecektim sizi ama burasını da iyi korurum. Güvende olmanızı istiyorum yalnızca. Sana Siwon hakkında bilgi veririm. İkna edeceğim konuşmaması için. Sen sakın düşünme bunları. Yalnızca Soo'ya odaklan."

Gülümsedi ve yanağıma sert bir öpücük verdi. "Seni seviyorum." Diye fısıldadı odadan çıkmadan önce.

Derin bir nefes verdim arkasından. Zorlu dakikalar beni bekliyordu. Siwon'a karşı olan tüm kozlarımı kaybedecektim. Kalıcı bir hasarı olmaması için dua ediyordum.

İkna etmesi umarım zor olmazdı.

||||||||||||||||||||||||||

Chanyeol'un anlatımından

Baekhyun'un anahtarlarını verdiği ev iki oda bir salondu. Kyungsoo duşa girmiş çıkmıştı.

Salonda oturmuş onu bekliyordum. Konuşmamız gerekenler vardı. Bir kaç dakika sonra girdi içeri. Hızla vurdum yanıma. "Gel otur yanıma."

Hafifçe gülümsedi ve oturdu yanıma. Elindeki iki kupa kahveyi de sehpaya bıraktı. "Umarım hala kahvenin sert içiyorsundur." İç çektim. "Uzun zamandır kahve içmedim ama öyle evet. Sert içiyorum."

Onun sütlü kahvesine baktım. "Sende hala aynı yumuşaklıkta içiyorsun." Derin bir nefes verdi ve kahvesinden bir yudum aldı. "Dolaplarda olan tek şey kahveydi."

Yutkundum. "Burası senin evin değil, değil mi?" "Yani, şey-" "Baekhyun'un yalnızca patronun olmadığı gibi. Burayı da o verdi değil mi?"

"Senin zekan ve gözlem yeteneğini unutmuş olmalıyım." Güldü hafifçe. "O kadar da zeki sayılmam. Baksana, yıllarıdır bir türlü kaçamadım o şerefsizin elinden."

"O şey nasıl oldu? Yani, Sehun öldüğünden emindi." Derin bir nefes verdi. "Uyuşturucu kaçırıyorlardı. Bunu çevirdiğim anda olacakları anlamıştım ama bir çevirmendim, asker değil. Üstelik komutanımız bunu biliyordu. İşin içindeydi, göz yumuyordu. Kaçmak kurtulmak istedim ama vuruldum. Ölmemi sağlayacak bir şey değildi, omuzumdan vurulmuştum. Çünkü Yoo son anda Siwon'a beni istediğini söylemiş. Beni evine götürdü, çadırın arka kısmından çıktık. Irak'ta olan evine bir doktor çağrıdığında bilincimi kaybetmek üzereydim."

"Komutan öldüğümü, bir kaza olduğunu söylemiş. Ama Sehun karşı çıkmış, çadırın arka kısmından çıkartıldığımı görmüş. İki kişi taşıyordu, öldüm sanmış o da."

Derin bir nefes verdi sonunda. "Sonrasında ise, kabus. Yoo evli. Karısı asla kendi maddi özgürlüğünü kazanamamış biri. Bu yüzden hiç bir şey diyemedi ona. Göz yumdu her şeye."

"Her şey?" Diye zorlukla sordum. Duymak istiyor muydum, bilmiyorum.

Bakışlarını kaçırdı. "Tahmin ettiklerin ve daha fazlası." Diye mırıldandı. "Bu iki yıl boyunca bir çok şeye zorlandım. Kendimden iğrendiğim, pes etmeyi düşüğündüğüm çok an oldu, inan."

Bakışlarımız yeniden buluştuğunda gözleri doluydu. "Pes etmeyi düşündüğüm her an bir şekilde seni hatırladım. Bir şekilde çıktın karşıma. Ölmek istiyordum, senin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordum, Yoo gelmişti. Salona girdiğimde haberleri izlediğini görmüştüm. Normalde hiç açmazdım televizyonu. Televizyonda senin haberin vardı. Kaçak olduğun haberin, yaşadığını gördüm. Bir umut, ilk kez bir umudum oldu."

Gülümsedi burukça. "İlk o gece kaçmaya çalıştım, belamıda bulmuştum ama önemli olan bu değil. Yaşadıklarımın hiç biri önemli değil. Kurtuldum, bitti. Benim evim sensin. Ağabeyimsin. Güvendeyim. Şimdi de sen anlat, kim bu Baekhyun?"

Derin bir nefes verdim. "Gerçekten patronum, seni buraya getirenler var ya. JSSler. Onlardan biriyim, Baekhyun'un yakın korumasıyım. Oraya asıl giriş amacım Siwon'du. Onu bitirmekti amacım. Nerdeyse ulaşıyordum da, ama bana senin yaşadığını söyledi. Öylece buldum seni."

"Ama aranızda bir şey var değil mi?" Gülümsedim hafifçe. "Evet, var. Bunu sana başta anlatmama nedenim de var."

Kaşları havalandı. "Neden?" Bakışlarımı kaçırdım. "Boktan bir tesadüf. Siwon ile Baekhyun, kardeşler."

Gözleri büyüdü. "Oha!" Gülümsedim, "yeni öğrendi. Tanıştığımızda ikimizde bilmiyorduk bunu. Ama buna rağmen, seviyorum onu. Çok hemde. Senden sonra benimde hiç bir umudum kalmamıştı. O bana umut oldu. Onun sayesinde yaşıyordum. Artık seni buldum. Yeniden birlikteyiz, yan yanayız."

Yaklaştı ve sarıldı. "Kabus bitti ağabey." Başımı olumluca salladım.

"Bizimki bitti kardeşim. Onların kabusu yeni başlıyor."

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin