eleven

270 34 1
                                    

Yazarın anlatımından

Siyah araba hastanenin hemen önünde durduğunda Chanyeol kollarında kalan son güç ile taşıdı Baekhyun'u.

Koşar adım hastaneye girerken "sedye getirin! Vuruldu!" Diye bağırıyordu. Kendinde değildi. Canı en son ne zaman bu kadar yanmıştı?

Kyungsoo öldüğünde mi?

Gelen sedyeye bıraktı Baekhyun'u. Ardından koşar adım takip ederken acil müdahale odasının kapısında kalakaldı.

Ellerinde kan vardı. Üstü başı kan içindeydi. İlk kez bu kadar batmış hissediyordu kendini.

Her şeyi eline yüzüne bulaştırmış, kendi intikamı uğruna ona zarar vermişti. Seni koruyacağım diye söz verdiği adam onun yüzünden içeride yaşam savaşı veriyordu.

Hızla itildiğini hissetti. Bakışları hemen karşısında duran Jongin'e döndüğünde sertçe yutkundu. Deli gibi bağırıyordu.

"Sen hayatımıza girdiğinden beri hiç bir şey iyiye gitmiyor! Mahvettin onu! Her zaman kendini düşünürdü o! Oraya geldiğimizde aklında yalnızca senin sikik hayatın vardı! Bak gördün mü ne oldu? Kendini düşünmediği ilk anda başına ne geldiğini gördün mü!?"

Yaşlarla yanan gözlerinden hızla bir damla süzüldü. "Ben böyle olsun istemedim." Delirmiş gibi güldü Jongin. "Hayatımızdan defolup git. Duydun mu beni!" Yaklaştı Chanyeol'a. "Eğer şimdi defolup gitmezsen öleceğimi bilsem de alırım senin canını."

Başını olumsuzca salladı Chanyeol. "İsteme bunu benden! Gidemem şimdi. O içerideyken, iyi değilken gidemem."

Yanlarına sesten dolayı uyarmak için gelen hemşire ile sessizliğe gömüldüler. Kapılar açılana kadar ikisi de sessizce bekledi.

Kapılar hızla açılırken sedyede hastaneye kıyafeti içindeki Baekhyun göründü. Hemşireler hızla sedyeyi sürerken arkalarından ilerleyen doktor kapıda bekleyen iki adama kısa bir açıklama yapmaya başladı.

"Acil ameliyata almamız gerek. Kurşun kalbine çok yakın bir konumda. Her şeye hazırlıklı olun." Ameliyathanenin kapıları kapanırken Chanyeol bacaklarındaki gücün tükendiğini hissediyordu.

Dengesi kaybolurken kendini yere bıraktı. O sırada duydu çalan telefonunu. Zorlukla çıkardı cebindeki telefonu. Sehun arıyordu.

Dişlerini sertçe bastırdı birbirine. Zorlukla ayağa kalktı ve uzaklaşmaya başladı. Koridorun sonuna geldiğinde hızla diğer tarafa döndü ve açtı telefonu.

"Ben senin olmayan beynini sikeyim Sehun." Açar açmaz öfkeyle konuşmuştu. "Noluyor Hyung ya? İndir demedin mi?"

"Lan Baekhyun o! Aptal herif. O adam benim canımı düşündüğü için geldi oraya. Sen onu canından mı edeceksin? Kiralık katil misin sen amına koyayım?"

'ben yalnızc-" "bir süre sakın çıkma karşıma. Eğer Baekhyun bu savaşı kazanamazsa hiç çıkma aslanım. Çıktığın yerde kalbine bir kurşun yersin benden çünkü."

Hızla kapadı telefonu. Sinirle sıktı. Her şeyi mahvetmişti. Hızlı adımlarla ilerledi hastanenin tuvaletine. İçeri girdiğinde aynadaki yüzüne baktı.

Boynunda ve yanağında bir kaç kan lekesi vardı. Gömleği kan içindeydi. Ceketi neredeydi bilmiyordu.

Hızla yıkamaya başladı ellerini. "Kurtulacaksın. Baekhyunsun sen. Güçlü olansın. Bencil olansın. Aptalca bir şey yapıp beni korumaya çalıştın ama bu hata seni canından etmeyecek. Uyanacaksın, sonrasında yine eskisi gibi. Eskisi gibi yalnızca kendini düşünecek, sana zarar veren her şeyi ortadan kaldıracaksın."

Mirror/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin