"Şu kalp atışların var ya ahu bakışlım her sana dokunduğumda hızlanıyor ve ortaya çok güzel bir melodi çıkıyor. Ve bu melodi o kadar huzur verici ki ben heykel yaparken bile bu kadar çok huzur bulmuyorum be güzel bebeğim." dedi bana hayran hayran ba...
Pars arabadan inince bir kaç saniye arkasından baktım. Pars heybeti ve uzun boyuyla taştan eve doğru yürümeye başladı. Bende arabanın kulpuna uzanıp kapıyı açtım. Yüksek arabadan atlayarak indikten sonra üzerime baktım ve yüzümü buruşturdum. Üzerimdeki gömlek arabadan atlamamdan dolayı yırtılmıştı. Kotumda sürtünmenin etkisiyle hırpalanmıştı. Üzerimde çok fazla yoz vardı ve bu çok rahatsız hissettiriyordu. Saçlarımda dağılmıştı ve makyajımın aktığına emindim.
Pars'ın ilerlediği taşlı yoldan yöneldim ve topuğu kırılmak üzere olan ayakkabılarımla ilerlemeye başladım. Pars eve çoktan girmişti. Ev dışarıdan bizim ailecek kaldığımız dağ evine benziyordu. İki katlı müstakil bir evdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Evin bahçe kapısını açıp içeriye girdiğimde salonun muhteşem dekoru ile karşılaştım. Evi dekore eden kişi muhtemelen Pars'tı. Yanlış hatırlamıyorsam Pars'ın mimarlık şirketi de vardı. Ve yine yanlış hatırlamıyorsam mimarlık okumuştu. Ev yarı tahtadan oluşuyordu ve çoğu yer kahverengi ile döşenmişti. Eve girip etrafı incelediğimde salonun sol tarafında mutfak vardı. Kafamı eğip mutfağa doğru baktığımda mutfağında kahverengi ve tonları ile döşendiğini gördüm. Onun dışında her yerde tablolar ve portreler vardı. Salonda kocaman şifonyerin üstü ise küçük heykeller ve çömleklerle doluydu.
Şifonyere yaklaşıp üstünde duran heykelleri incelemeye başladım. En çok dikkatimi çeken heykel dizlerinin üstüne oturup eğilmiş bir şekilde duran adamın üstünde dans eden kadın heykeliydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.