gecenin bir vakti camıma vuran tıkırtılarla gözlerimi açmıştım. karanlık odamın içi sessizdi fakat solumda ki pencereden gelen tıkırtılar tüm bu sessizliği kaçırıyordu.
elimin tersiyle gözlerimi ovuşturup yataktan çıktım. yüzüm şişmişti ve uykum bölündüğü için aşırı huysuz hissediyordum. perdemi aralayıp camı açtım ve hangi dengesizin bu saatte odamı taşladığını görmek için aşağı eğildim.
hwang hyunjin- siyahlar içinde sırıtarak kafasını kaldırmış iri gözleri sinirli bakışlarımla buluşmuştu. benim aksime tamamen yayvanca eline biriktirdiği küçük taşları yere fırlattı ve camımın altına daha da yaklaştı.
evimiz müstakil olduğu için aramızdaki mesafe pek fazla değildi tabii onun uzun boyu da bir miktar bu mesafenin kısalmasına sebep oluyordu.
"uyuyan güzel!" dedi alayla. "abin nerede?" kaşı gözü ayrı oynuyor ve üst kattaki ışıkları kapalı olan abimin odasını işaret ediyordu.
"cehennemde." dedim donukça.
bu herifin karşısında istemsizce huysuzlanıyordum, pislik.
"yok, yok!" dedi kaşları düşünceyle çatılırken. "yanımda olsa bilirdim."
dayanamayıp gözlerimi devirdim ve benden büyük olmasını umursamadan "geri zekalısın!" diye söylendim.
hyunjin gerçekten konunun abim olduğu her durumda aptala bağlıyordu, halbuki okulumuzda zekasıyla öne çıkan gözde elemanlardan biriydi ama genelde onu bu ünvana yakışırken görmüyordum.
"arada abin olmasa çoktan seni yolmuştum çillibom ama dua et!" dedi sinirle ona ettiğim hakarete karşı. umursamadım, hiçbir şey yapamazdı- en azından arada abim varken. bu yüzden uykumdan edilmenin gıcıklığıyla onun da moralini bozmak istedim ve "tamam tamam, ağlama" dedim sahte bir üzgünlükle. şiş dudaklarımı büzmüş, camın pervazına biraz daha yaslanıp ona eğilmiştim.
"sabaha kadar beklememen için söylüyorum abim sevgilisinin yanında ve baş başa geçirdikleri güzel akşamın ardından çiftlikteki dağ evimize tatil yapmaya gittiler. yani birkaç gün burada olmayacak, senin de uyuman için bir fırsat oldu hım? gece nöbetlerine ara verirsin biraz artık."
hyunjin' in saniyeler içinde alaylı yüzü kasılmıştı ve gözlerini yumup sertçe geri açtı. az önceki saf halinin yerinde yeller eserken birazcık gerilmiştim, bu yüzden belli etmesem de bana saldırmasından korkarak bedenimi hafifçe geri çektim.
gözleri şimdi çok farklı bakıyordu, ardındaki kırgınlık cam kırıkları gibi irislerine yansımıştı. şaşırmıştım, onun abime olan takıntısının boyutunu unutup bir kez daha damarına basarak hata yapmıştım.
karşımda yumruklarını sıkıp titreyen çenesini sıkan çocuk hiçbir şey söylemeden dolu gözleriyle sertçe bana bakıp arkasını döndüğünde dudaklarım aralandı. ona seslenmek ve durdurmak istedim ama çoktan hyunjin bahçemizden çıkıp karanlık sokağa karışmıştı.
omuzlarımı düşürdüm ve seslice bir nefes bırakıp camımı kapattım.
durdursam ne diyecektim ki- inadına da yapmış olsam ona gerçeği söylemiştim. hyunjin asla abimin onunla olmayacağını anlamalıydı.
gerçek değişmezdi.
ondan ne kadar haz etmesemde kendini düşürdüğü durum çok acizdi ve aşk eğer gerçekten böyle bir şey ise hissettiklerimin aynı olmasını istemiyordum.
🌙
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.