"bebeğim, senin gibi melekler benimle birlikte cehennemden aşağı uçamazlar"Yoongi, sabahın erken saatlerinde uyandığında yatağında yalnızdı. Jimin'in yattığı taraf çoktan soğumuştu ama yastığının üzerine bıraktığı sarı not kağıdı yerli yerinde duruyordu. Jimin, hava aydınlanmadan önce uyanmış, Yoongi'nin göğsüne sokulmak ve uykuya dönmek için çıldıran arsız tarafını susturarak hazırlanmak üzere sıyrılmıştı sıcak çarşafların arasından. Kalabileceğini biliyordu. Zaten duştan sonra giyinip aynı yatağa girdiklerinde Yoongi'nin bunu dert etmediğini yeterince anlamıştı. Ya da uykuyla uyanıklık arası bir noktada belini sarıp onu kendine çektiğinde ve parmaklarını saçlarının arasına daldırarak rahatlatıcı dokunuşlar bıraktığında.
Yine de bunu bilmek içini rahatlatmadı.
Koltukta geçirdikleri dakikalar ile ilgili edepsiz bir not yazarak yastığına bıraktığında gitmeye hazırdı. Yoongi, bir ucu üzerinden kayarak yere sürünen yorganın altında yarı çıplak yatmaya devam ediyordu. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Jimin'in kollarının arasında olmadığını fark etmemişti henüz.
Şimdi ise not kağıdında yazan bol 'xoxo' barındıran cümleleri okurken her ne kadar gülümsese de kendine itiraf etmek istemediği şekilde hayal kırıklığına uğramıştı. Jimin'le güne başlayacağına inanarak uyumuştu ama çoğu zaman içinde yaşamayı bile tercih etmediği dairesinde yapayalnızdı. Bir an için herkesin bahsini ettiği Park Jimin'in böyle biri olduğunu unuttuğu için kendine kızdı.
Yataktan çıkıp kahve makinesini çalıştırmak üzere uyuşuk adımlarla mutfağa doğru ilerlediğinde üzerinde belinden düşecekmiş gibi duran eşofman altından başka bir şey yoktu. Elini çıplak karnında ve göğsünde gezdirdi. Ardından da yıllar önce Min Yoongi'yi dünya üzerinden silmeye ant içen bir mafya liderinin armağanı olan kurşun yarasını ovaladı. Bir McMillian Tac-50'nin namlusundan çıkan kurşun omzunu neredeyse parçalamıştı ve Yoongi'nin bir dizi ameliyat geçirmesi gerekmişti.
Yine de şanslıydı. Eğer Hoseok onu tam zamanında çekmemiş olsaydı muhtemelen şu anda hayatta bile olmazdı.
Salondaki dağınıklığın yanından geçip mutfağa ulaştığında tezgahın üzerinde onu bir başka not bekliyordu. Bir de epey dolgun bir sandviç.
"Tekrar enerjini toplaman için xoxo" yazmıştı Jimin. Anlaşılan bu öpüşme mevzusunu kafasına kakmaya devam edecekti.
Tanrı biliyor ya Yoongi onu öpmeyi deliler gibi istiyordu. En başından beri. Ama o an Jungkook sadece bir oda ötelerindeyken Jimin'in ağzını becerdiği gerçeğini kabullenememişken seksten daha fazla duygu barındırdığına inandığı bu eylemden kaçınmak istemişti. Dün gece de Jimin'i öpmemek gibi bir planı yoktu ama küçük olan yanlış anlamıştı. Artık aralarında bir tür öpücük savaşı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise : Yoonmin
FanfictionGüney Kore Milli İstihbarat Şefi Min Yoongi, Park Jimin'in güzelliğine kapılırken ikisini de tehlikeli bir oyunun içine çektiğinden habersizdi. Üstelik Jimin'in geçmişi bir avcı gibi peşini bırakmazken saklamakla yükümlü olduğu büyük bir sırrı vardı...