"ben sanat ve ilimim
gündüz ve geceyim
bir gardiyan ve baştan çıkaranım
kalbinin atmasını sağlayan kişiyim"[Yetişkin içerik]
Aralık'ın son günlerine yaklaşırken Başkan Moon kabine ile art arda yaptığı toplantılardan sonra bir cuma akşamı beni ofisinde ağırlamak istediğine dair kısa bir not göndermişti. Yazım dili ve üslubu diğer başkanlara kıyasla her ne kadar kibar olsa da bunun bir emir olduğunu anlamak çok zor değildi. Hava kararmak üzereyken başkanlık ofisine varmış, çoğu Koreli kadın gibi ufak tefek bir vücudu olan sarı saçlı sekreterin gösterdiği koltuğa oturarak beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra önüme bir fincan çay bıraktıktan sonra, "Başka bir arzunuz?" Diye sordu. Bacak bacak üstüne atmış, yol boyunca telefonuma gelen mesaj ve maillere bakıyordum. Bakışlarımı ekrandan çekerek kızın yüzüne baktığımda ise anında kızardı ve başını hızla öne eğdi. Ellerini de önünde birleştirmiş vereceğim cevabı beklerken hafifçe titriyordu. Kendini durdurmaya çalışarak vücudunu kasmıştı. Beden dilinden ve yüzünün renginin atmasından anlamam gereken şeyi anlamıştım.
Benden ölesiye korkuyordu.
İç geçirerek önümdeki sehpaya bıraktığı fincana uzanırken, "Teşekkür ederim, Ya Eun." Dedim. "Beni dert etme ve keyfine bak."
Başkanlık binasında çalışan her isim benden biraz korkardı. Bir yılı aşkın bir süredir Başkan Moon'un sekreterliğini yapan Jang Ya Eun ise Haziran ayında görmemesini tercih ettiğim bir şey görmüştü ve o günden beri benden ödünün koptuğu aşikardı. Yine de diğerlerinin isteğini ve Namjoon'un da öyle yapmam konusundaki tüm baskılarını görmezden gelerek Ya Eun'u Geoje Adası'na göndermeyi reddetmiştim. Sessiz sakin ve aklı başında bir kızdı. Çenesini kapalı tutacağını biliyordum.
"Bir ihtiyacınız olursa seslenin lütfen." Diyerek koşar adım yanımdan uzaklaştı ve ben de çayımdan birkaç yudum aldıktan sonra telefonuma döndüm.
Namjoon, istediğim araştırmayı tamamladığını ama mail atmasının güvenli olmayacağını, dosyayı bana elden teslim etmesi gerektiğini yazmıştı. İstemsizce kaşlarım çatıldı. Ne bulmuş olabilirdi ki? Jimin'in bir sene önce Fransa'dan geldiğini, orada eğitim aldığını ve şimdi burada, Seul'de epey ehli keyif bir hayat yaşadığını biliyordum. Seul'un eğlence mekanlarıyla ünlü bir bölgesinde, kalburüstü kesime hitap eden pahalı bir restoran da cuma ve pazar günleri sahne aldığını da biliyordum. Seul'deki yaşamına dair çoğu şeye hakimdim. Ama öncesine dair kimse pek bir şey bilmiyordu ve Namjoon'un ne bulduğunu merak etsem de birazdan Başkan'la yapacağım görüşmeyi düşünerek Namjoon'u cevapsız bıraktım.
Fincan'daki çayı yarılamıştımki başkana ait ofisin kapısı açıldı. Başka Moon, konuğuyla birlikte dışarı çıkarken bir elini adamın omzuna atmıştı. "Sonrasında daha detaylı konuşalım." Dedi adama yumuşak bir sesle. "Hana'ya ve çocuklara sevgilerimi ilet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise : Yoonmin
FanficGüney Kore Milli İstihbarat Şefi Min Yoongi, Park Jimin'in güzelliğine kapılırken ikisini de tehlikeli bir oyunun içine çektiğinden habersizdi. Üstelik Jimin'in geçmişi bir avcı gibi peşini bırakmazken saklamakla yükümlü olduğu büyük bir sırrı vardı...