"gerçekten kötü canavarlar asla canavara benzemezler"[Yetişkin içerik.]
Gwangju'daki günler Jimin için her zaman olduğundan çok daha zor geçiyordu. Yüzlerce erkek öğrenciye ev sahipliği yapan bu kurumda onun gibi sessiz ve sakin bir çocuğu bekleyen pek çok şey vardı elbette. Akran zorbalığı, yalnızlık, başarısız notları neticesinde öğretmenlerinden işittiği türlü azarlar ve ailesinin onu hiç arayıp sormaması gibi Jimin'in incelikli ruhunda yaralar açan pek çok şey.
Bir de Sang-yeon'a duyduğu derin özlem vardı tabii. Yirmi beşli yaşlarının sonunda olan şan ve piyano öğretmeni Jimin'in bu dünyada annesinden sonra en çok sevdiği ve özlemini duyduğu kişiydi. Yüreğindeki en saf en temiz duygularla seviyordu onu. Önceleri bu yasaklı duygularını içinde tutup aşkını bir sır gibi saklamaya karar vermişken bir öğleden sonra, dersleri bitmek üzereyken Sang-yeon, Jimin'in kiraz dudaklarının kenarına sevgi dolu ve masum bir öpücük kondurarak Jimin'in umutlarını yeşertmişti.
Sonrası Jimin için hayatının en güzel dönemlerini beraberinde getirmişti. Ailesinden gizli saklı dahi olsa Sang-yeon'un aşkına karşılık vermesi Jimin'i bulutların üzerine uçurmuştu. İlk aşkıydı sonuçta. Onun gibi aşka büyük anlamlar yükleyen romantik bir çocuk için yaşadığı her şey masalsıydı. Ailesi dışında birini bu kadar çok sevebileceğini düşünemezdi Jimin hiçbir zaman Ama olmuştu işte. Birlikte söylenen her şarkıyı, piyanonun siyah ve beyaz tuşları okşanarak elde edilen her ezgiyi aşklarının bir yansıması olarak görüyordu. Yelkenlerini tamamen suya indirmiş, saf ve çocuksu yüreğini Sang-yeon'un ellerine teslim etmişti.
Jimin'in ilk büyük hatası buydu.
Sang-yeon için ise işler daha farklı ilerliyordu. Jimin'den neredeyse sekiz yaş büyüktü ve henüz reşit olmayan öğrencisine karşı hissettiği duyguların doğru olmadığını biliyordu elbette.
Ancak hissettiği arzuya ket vurmak onun için çok zordu. Park Jimin, dünya üzerinde var olan en güzel canlı olmalıydı. Onunla yapmak istediği pek çok şey vardı. Jimin'in de keyif alacağından emin olduğu şeyler. Hem ailesinden yeterince ilgi görmeyen, içine kapanık, eğitimini bile okulda değil de evde alan bu güzel çocuğun Sang-yeon'a karşı koyamadığı ortadaydı.Son Sang-yeon onun sadece şan öğretmeni değil, arkadaşı da olmuştu kısa sürede.
Aşığı da olması için önlerinde bir engel yoktu. En azından Sang-yeon böyle düşünüyordu. Ta ki Park ailesi Jimin'i uzaklardaki bir yatılı okula gönderene kadar. Sang-yeon'un da işine son verilmişti büyük bir hızla. Banka hesabına yatan son ders ücreti ise her zaman aldığından epey fazlaydı. Anlaşılan çenesini kapalı tutmalı ve kıymetli oğullarından uzak durmalıydı.
Sang-yeon, bunun için çabalamadığını söyleyemezdi. En azından bir süre için. Ama zaman hızla akıp giderken ve Jimin, hala inatla ona mesaj ve aramalar bırakırken bunu yapmak çok zordu. Numarasını değiştirmeyi defalarca kez düşünmesine rağmen sürekli erteliyor, aslında içten içe kendisine delicesine aşık olan çocuğun ilgisinden hoşlanıyordu. Bir cumartesi sabahı ise Gwangju'daki okulda kimya öğretmeni olan üniversite arkadaşının sayesinde Park Jimin'i tekrar görmenin bir yolunu bulmuş, üstelik bununla da kalmayıp ellili yaşlarının sonunda olan müdürü kolaylıkla Jimin'i çarşıda gezintiye çıkaracağına ikna edebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise : Yoonmin
Hayran KurguGüney Kore Milli İstihbarat Şefi Min Yoongi, Park Jimin'in güzelliğine kapılırken ikisini de tehlikeli bir oyunun içine çektiğinden habersizdi. Üstelik Jimin'in geçmişi bir avcı gibi peşini bırakmazken saklamakla yükümlü olduğu büyük bir sırrı vardı...