Selaaam, nasılsınız görüşmeyeli? Benim için yorucu bir haftaydı ama nihayet
sil-yaz-sil-yaz derken bölümü tamamlayabildim. Oy sınırına +80 diyelim yine ve yorumlarınızı görürsem çok mutlu olurum🤍 Bölüme ilham veren şarkı için erva'ya teşekkür ediyorum bir kez daha🌸
Takip etmek isterseniz twitter'ım missleaada. Kocaman öpüyorum keyifli okumalar🤍🤍
"geçmişin gölgeleri beni kovalıyor
kurtulmaya çalışsam da beni takip etmeye devam ediyor
seni hala istiyorum
her nerede isen
gelecekteki biz için seni bulacağım"🎼 krobak - it's snowing like it's the end of the world
Mirabelle, dokunmadığım kahvaltı tepsisini şöyle bir süzdükten sonra dudaklarını bükerek bana baktı hayal kırıklığıyla. "Ne olur biraz uyum sağlasan? Yuma kötü bir insan değildir. İşini kolaylaştırırsan bunları yaşamak zorunda kalmazsın."
Bakışları bu sefer de iki gün önce Yuma'nın bir mektup açacağı ile kestiği parmağıma kaydı. Parmaklarımı kökünden koparacağını söylemişti ama tek yaptığı beni hırpalamak ve yeterince keskin olmayan aparatla kemiğe dayanan bir kesik açarak bana eziyet etmekti. Bunu yaparken beni korkuttuğunu düşünüyordu muhtemelen ama tek yaptığı kendini ele vermekti. Bana ciddi bir zarar veremeyeceğini tam o an anladım. Gözümü korkutmak için her şeyi yapabilirdi ama ona tek parça ve canlı lazımdım. En azından şimdilik.
"Jimin-ah," dedi Mirabelle bıkkın bir sesle.
Yoongi'nin bana seslenişi çok kısa bir an için kulaklarıma doldu. Gülümsediğini hayal ettim. Sesindeki gülüşle ismimi söylediğini, bunu yaparken davetkar gözlerinin üzerimde dolaştığını ve- hayalimdeki görüntüsü geldiği hızla yok oldu.
Nerede kalmıştı?
"Bana bir daha sakın o şekilde seslenme."
"Arkadaş olmaya çalışıyorum, tamam mı?"
Aksanı korkunçtu. Ses tonuna ya da suratındaki o aptal ifadeye katlanamıyordum. Tek istediğim beni biraz yalnız bırakması iken gelip yatağın ayak ucuna oturdu. Ona bakmadım. Kollarımı bacaklarımın etrafına sararak sağ tarafımda kalan kocaman vitraylı pencerelerden bahçeyi izlemeye devam ettim. Hafif bir rüzgar vardı dışarıda. Ağaç yapraklarını aheste aheste oynatırken denizin tuzlu kokusunu da buraya kadar taşıyordu. Denize yakın bir yerde olmalıydık. Martıların seslerini duyabiliyordum. Hırçın dalgaların sesine karışıyordu.
Mirabelle, ayaklarını kalçasının altına toplayarak bir süre daha sessizlik içinde beni izledi. Onu beni yumuşatmak için kullandıklarını biliyordum. Güzel bir Fransız kadınla beni yola getirmeye çalışıyordu Yuma. Savurduğu tehditlerin işe yaramadığını görünxe bu yolu denemeye karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise : Yoonmin
FanfictionGüney Kore Milli İstihbarat Şefi Min Yoongi, Park Jimin'in güzelliğine kapılırken ikisini de tehlikeli bir oyunun içine çektiğinden habersizdi. Üstelik Jimin'in geçmişi bir avcı gibi peşini bırakmazken saklamakla yükümlü olduğu büyük bir sırrı vardı...