"seninle benim, benimle senin çok çetin bir aşk hikayemiz var
birkaç sözle anlatılmaz
her duyguda sen varsın
her anıda sana olan tutkum var
birkaç sözle anlatılmaz"Aklımdan söylenecek onlarca cümle geçiyordu. İçinde çok fazla sen barındıran cümleler. Gördüğüm her rüyada sen vardın gibi ele verici ya da gözlerimi kapattığım her an seni görüyordum gibi saplantılı.
Senin için endişelendim.
Senin için o kadar çok endişelendim ki aklımı kaçırdım.
Seni özledim.
Seni istedim.
Seni...
Hiçbirini söylemeden, yalnızca düşünerek ve düşündükçe söyleyemediğim şeyler için daha çok hayıflanarak annemin babasından kalma dağ evinin şöminesini yakmaya çalışıyordum. Jimin ise arkamda bir yerlerde durmuş, kollarını etrafına sararak ısınmaya çalışıyordu. Tedirgin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Yorgunluktan olduğunu düşündüğüm bir durgunluk vardı üzerinde. Yol boyunca sessiz kalmış, eve girdikten sonra ise ürkek gözlerini bir an için bile üzerimden çekmemişti. Onun da söylemek isteyip de söyleyemediği şeyler olduğu ortadaydı.
Nihayet şöminenin içindeki kütükleri tutuşturmayı başardığımda her ihtimale karşı şöminenin siperliğini kapatarak ayağa kalktım. "Birazdan ısınırsın." Dedim Jimin'e. "Sen şöminenin yanında otur, ben de küveti hazırlayayım senin için."
Yıkanıp paklanmak isteyeceğini düşünüyordum ama daha yanından geçip gidemeden elimi tutarak beni durdurdu. "Yoongi," dedi neredeyse fısıldayarak. "Sarılalım mı?"
Ona nasıl hayır diyebilirdim ki? İhtiyacı olan şey buysa ondan nasıl sakınabilirdim. Bileğimi saran parmaklarını yakalayıp onunkine göre oldukça sıcak olan avuçlarımın arasına aldım ve zayıf bedenini göğsüme yaslanacağı şekilde kendime doğru çektim. Kollarını kabanımın altından sırtıma sararak sıkıca tutundu bana. Yanağını göğsüme yasladı. Dingin bir ritimle atan kalbimin tam üstüne.
"Böyle kalalım." Diyordu bir yandan da. "Lütfen."
Dudaklarımı saçlarının üzerinde gezdirerek bir dizi öpücük sıralarken sırtına ve omuzlarına da rahatlatıcı dokunuşlar bıraktım üşümüş bedenini ısıtmaya çalışarak.
"Kalalım." Derken tıpkı onun gibi fısıldıyordum. Sanki ses tonumu biraz bile yükseltirsem etrafımızı saran baloncuk patlayıp yok olacaktı. "Hep böyle kalalım."
"Hep mi?"
"Hep."
"Yalancı."
"Sana hiçbir zaman yalan söylemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
La Douleur Exquise : Yoonmin
FanficGüney Kore Milli İstihbarat Şefi Min Yoongi, Park Jimin'in güzelliğine kapılırken ikisini de tehlikeli bir oyunun içine çektiğinden habersizdi. Üstelik Jimin'in geçmişi bir avcı gibi peşini bırakmazken saklamakla yükümlü olduğu büyük bir sırrı vardı...