~Sınav haftası dolayısıyla bölüm biraz gecikti ve biraz da yazarken fikir bulmak bölümü yürütmek konusu var. Sizler gibi bende olacaklardan habersiz ve meraklıyım. Yeni bölümü okurken üstteki şarkıyı açmayı unutmayın. Keyifli okumalar dilerim.~Çekmecenin içinde Büyülü Sırlar Kitabı vardı. Onu oraya koymuştum ve olanlardan dolayı kitabı tamamen unutmuştum. Hala titriyor yerinde durmuyordu, kitabı elime aldım ve inceledim.
Kapak zarar görmesin diye simsiyah deri bir kılıfın içindeydi. Baskılı taş gibi sert bir kapağı vardı kitabın. Elime alınca titremesi durdu ve kapağı açmaya çalıştım. Bu sefer hiç zorlanmadan kitap açıldı ve içi çok ilginçti. Yazılar çok farklı ve karmaşıktı.
Şekiller ve kodlarla bir şeyler yazılmıştı. Sayfaları tek tek çevirdim. Kitap inanılmaz kalındı ve neredeyse yarısı bir takım sihir ve büyü formülleriyle doluydu. Boş sayfaya geldiğim an önümde bir kalem belirdi. Tüy kalemdi. Bu tüy kalem asla peşimi bırakmıyordu. Her seferinde ismimi yazdıktan sonra bir şeyler olduğu için aynı taktiği tekrar denedim.
Deniz...
Hiçbir şey olmadı. Tekrar yazdım yine olmayınca bu sefer durdum ve düşündüm. Mier ve ismimim bir ilişki içinde olduğunu için ismimin buradaki karşılığı Mier'di. Gerçek ismim Mier miydi yoksa?
Mier...
Sayfaya Mier yazdım ve evet. Tahmin ettiğim gibi de oldu. Mier 'in altında bir kaç şey belirdi. Okumaya çalıştım. Türkçe yazıyordu. Ama neden? "Yaşadıklarının hepsini yaz kitaba. Çıkacak bir gün karşına." her zaman bir bilmece ve karışıklık olmak zorunda mıydı? Bir kez olsun açık bir şekilde yazsa ne oldu sanki? Daha ne yazmam gerektiğini bile bilmiyordum. Karşıma kim çıkacak? Kafam yine binlerce soruyla dolmuştu bu karmaşıklıklarla daha fazla başa çıkamayacağımı anlayınca kitabı kapattım ve tekrar çekmeceye koydum.
Boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Saçlarım normalden daha sıkı bir şekilde toplanmıştı ve tek bir tel çıkması bile yoktu. Bir jöle desteğiyle sabitlenmiş gibiydi.
Belimin biraz daha aşağısına kadar uzanan siyah kıyafetimin kenarları lastikli bir iple sıkılmıştı. Canım acısada çok şık göründüğü için ipleri gevşetmedim. Altımda siyah deri bir tayt vardı ve fiziğimi ortaya çıkarmıştı. Kumral saçlarım bu siyahlıklar içerisinde çok daha belirginleşmişti ve saç aralarında nadir olan sarı saç tellerim ortaya çıkmıştı. En çok bu kostümü sevmiştim. Alnımın üstündeki siyah taş bile hoşuma gitmişti. Çok parlak ve güzel görünüyordu. Kendime bakmalara doyamıyordum ki birkaç saattir aynanın karşısında olduğumu fark ettim.
Tekrar eski halime bürünüp yatağımın kenarına oturdum. Üstümde pembe bir pijama vardı ve büyü yapmaktan bünyem zayıflıyordu sanırım. Bu kadar fazla sihre ben bile zayıf düşmüştüm. Yatağın kenarına oturup komidinin üstünde birbirinden değişik meyvelerin bulunduğu tabağa baktım. Egzotik meyvelerin yanı sıra buraya has meyvelerde vardı çoğunun adını bile bilmiyordum. Ama tatları yine efsaneydi. Biraz meyve yiyip enerjimi topladım ardından yarım saat hiç yatmadan sırt üstü uzandım ve tavana baktım.
Ne zaman tavana baksam aklıma hep bir şeyler geliyor, uyuyamıyordum. En başta Dünya olmak üzere... Polise haber vermişler midir? Kaç gündür Dünya 'da yoktum bunu nasıl bilebilirdim ki? Saat bile yoktu burada. Muhtemelen önceden vardı fakat şu an zamanlar da birbirine girdiği için bunu bilmek imkansızdı. Dinlenmiş olduğuma karar verdikten sonra balkona çıktım. Balkon beyaz taş döşemeye sahipti oldukça büyük bir balkondu. Bej bir koltuk küçük bir sehpa çiçeklerle donanmış ve bütün balkonu kaplayan birbirinden ilginç bitkiler süslemişti balkonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİER (Tamamlandı)
FantasySu kadar berrak, dalga kadar dengesiz, kumsal kadar huzurlu ve deniz kadar sonsuz" yazıyormuş. Deniz... Ben Deniz.