~Bölüm geciktiği için üzgünüm. Sınav haftası vs. Derken araya çok şey girdi. Ama bölümü nihayet bitirdim. Fakat tüm bunları telafi edebilecek mükemmel bir bölümüm var. Keyifli okumalar diliyorum~
"Kelebekleri görmek için tırtıllara katlanmak gerek." *
Agnes benim üvey kız kardeşim. Agnes benim üvey kız kardeşim. Agnes benim üvey kız kardeşim.
Aklımda sürekli bu cümle dönüyordu. Bu nasıl olabilirdi? İnanamıyordum. Kulaklarımı ellerimle tıkamış, başımı dizlerime kadar indirmiştim.
"Deniz lütfen, beni dinle artık," hâlâ aynı pozisyonda bekliyordum. Benimle Dünya dilinde konuşuyordu. Bu güzeldi gerçekten Mierliler gibi konuşmaktan bıkmıştım.
"Yemek yiyelim mi," ses geldiğimden beri yemek yapmaya uğraşan İgor 'dan gelmişti. Bir tepsi üzerine koyduğu tabakları sehbaya bıraktı.
"Evet, bu benim özel tarifim, denesene," şu durumda asla böyle bir şey yapmazdım fakat bu kadar uğraşa karşın yememem kabalık olurdu. Önümde duran çatalı elime alıp tabağa doğru atıldım. İstemsizce dudaklarımdan şu kelimeler dökülmeye başladı:
" Imm çok güzel," Bu tepkime karşın ikiside şaşkın şaşkın birbirine bakıp gülümsedi. Aslında devam etmeyecektim fakat aç olduğumu içten içe hissedebiliyordum. Midem kazınıyor ve değişik sesler çıkarıyordu. Üstelik yemeğin tadı o kadar nefisti ki , bu cazip fikre karşı daha fazla alıkoyamadan bir kaç çatal daha yedim ve devamı da geldi.
"İgor biraz yavaştır ama eli çok lezzetlidir," İgor kaşlarını çatıp konuşmaya başladı.
"Hayır, hiç de yavaş değilimdir. Özendiğim için biraz uzun sürüyor sadece," dediğinde sessizce kıkırdayıp "biraz mı?" Dedim.
Biraz utanarak çatalı tekrar elimden bırakıp geriye doğru yaslandım. Bu kadar çabuk onlarla yakınlaşmam bile saçmaydı. Dediklerinin doğruluğunu bile hâlâ sorguluyordum.
"Zonal," ne diye sesleniyordum ki, ne diyecektim sanki? Biraz susup bekledim. Ne söyleyeceğimi ikiside çok merak ediyordu.
"Ben kimim?" Dedim. Böyle bir şey soracağımı beklemiyorlardı muhtemelen. Tam gözlerinin içine bakıp bana bir cevap vermesini bekliyordum.
"Sen… Sen çok güçlü bir kızsın Deniz. Ve bu sadece maddi olarak değil, manevi olarak da bu kadar karmaşayı kaldırman mücizevi bir şey. Ben bu kadar çabuk uyum sağlayamazdım," başımı iki yana sallayıp tahammülsüzce hareketler yapmaya başladım.
"Bundan bahsetmiyorum. Evet, biliyorum çok güçlüyüm. Maddi manevi fark etmez. Ve kendimle gurur duyuyorum, kafayı çoktan yemem gerekirken bu zamana kadar dayandığım için. Ama bundan bahsetmiyorum."
"Şunu soruyorum ; ben kimim? Ben Deniz miyim? Ben Lain miyim? Ben Mier miyim? Ben hangi kategorideyim? "
" Daha saymaya devam edeyim mi? Cevap verebilecek misin? "
" Sakin ol! Sen sadece Denizsin tamam mı? Ama bir süreliğine farklı kişiler olmak zorundasın," sinir krizi geçiren birinin yaptığı hareketlerden bir farkım yoktu şu an ki halimle.
" İstemiyorum. İs-te-mi-yo-rum. Sadece Deniz olmak istiyorum. Anlıyor musun? Hem ne kadar süreliğine benliğimi kaybedeceğim? Hiçbir soruma cevap bile veremiyorsun, " İgor Zonal'a bağırıp çağırmama o kadar kızıyordu ki elinde olsa beni saniyesinde boğacak gibiydi. Ayağı doğru kalkmaya yeltenince Zonal'ın el hareketiyle durması gerektiğini anlayıp geri oturdu.
Kapıya doğru yaklaşıp " beni neden burada tutuyorsunuz? " Dedim.
"Madem benim tarafımdasınız neden burada bir mahkûm gibi saklanılıyorum?" hâlâ kapıyı zorluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİER (Tamamlandı)
FantastikSu kadar berrak, dalga kadar dengesiz, kumsal kadar huzurlu ve deniz kadar sonsuz" yazıyormuş. Deniz... Ben Deniz.