12. Bölüm :Zonal

282 199 117
                                    


~Ballarım bölümü geç atmak zorunda kaldım, malum sınav haftasına girdim. Ve şunu bilmenizi istiyorum ki giderek finale doğru yaklaşıyoruz ve bölümleri bağlamak gerçekten zorlaşıyor. Ama en sonunda her şeye rağmen bölümü bitirdim. Bu bölüme bayılacaksınız. Okurken bölümü yorum yağmuruna tutmanızı istiyorum çünkü efsane bir bölüm oldu ve düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Ve mutlaka bölüm sonunda sorduğum soruları yanıtlamayı ihmal etmeyin. Sizleri çok seviyorum, keyifli okumalar diliyorum ballarımm~

"İgor, umarım ben gelene kadar ona nazik davranmışsındır," dedi ve yanıma yaklaşıp tam karşımda olan koltuğa oturdu.

Üstünde simsiyah deri bir tayt ve sıkı, dar bir tişort vardı. Saçları simsiyah kısa ve dalgalıydı. Elleri ve bileklerinde sayamayacağım kadar çok yüzük ve farklı takılar vardı. Botları kirlenmişti. Yüzünde ise yine siyah tonları bir makyaj tercih etmişti. Biraz ince olan dudağında bile siyah bir ruj vardı.

"Sanırım kim olduğumu merak ediyorsun, değil mi?" Eliyle bir sihir yapıp şömineyi tekrar yaktı, o sırada adını az önce öğrendiğim İgor ise sanırım yiyecek bir şeyler hazırlıyordu.

"İgor, bizden bahsettin mi?" Dedi.

"Hayır," cevabı geldi İgor'dan sesi tok ve sertti.

"Ah peki," bana dönerek, " kendisi biraz sinirlidir de."

"Hayır, öyle değilim," hâlâ bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Pek de becerikli sayılmazdı.

"Tamam her neyse, sanırım konuğumuza artık kendimizi tanıtmanın sırası geldi," karşımdaki kişinin düşündüğüm kişi çıkmaması için dua ediyordum.

"İgor… Benim sağ kolum olur. Çocukluktan beri hep bir aradaydık ve ben… Ben, Zonal," kanım durmuştu resmen. Kan hücrelerim hareket etmiyordu, tamamen kaskatı kesilmiştim. Gözlerim olayın şaşkınlığıyla fal taşı gibi açılmıştı.

"Tatlım, korkma," elini elimi tutmak için öne attığında hızla geri çekildim.

"O aptal Agnes sana aylardır neler anlattı bilmiyorum ama tahmin ettiğin gibi biri değilim," tahmin ettiğim biri değilsen kimsin Zonal?

"Bak her şeyi en başından anlatacağım tamam mı, olanları bir de benim ağzımdan duy."

Hiç konuşmuyor hala korkuyordum. Ama ne yapabilirdim ki pakana kısılmıştım.

"En başından… Tamam mı? Doğduğum andan itibaren her şeyi anlatacağım," derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Annem… Annem boyutlar arası konularla ilgileniyormuş. Yeni yerler ve gezegenler keşfedip oralarda yaşam olup olmadığını öğrenmek istiyormuş yani. Çalışmaları sırasında Dünya'yı keşfetmiş. Ve iki yıl süren çalışmaları sonucu  bir kapı açabilmiş. Boyutlar arası bir kapı… Kütüphaneyi hatırlıyor musun? İlk kapı orası işte. Sonra Dünya'ya gelmiş. Yanında formüllerini yazdığı kitap dışında hiçbir şey yokmuş. Tabii ilk başlarda alışması çok zor olmuş. Dünya'ya gittikten sonra kapı tekrar açılmamış. Bir süre Dünya 'da kapalı kalmak zorunda kalmış. Hayatta kalmak için bir şeyler yapması gerekiyormuş, elbette. Gittikten bir kaç gün sonra babamla, Dünya'lı bir adamla tanışmış, anneme iş bulmuş, ev kiralamış. Annem bir süre sonra  Dünya' yı da babamı da sevmeye başlamış ve evlenmişler. Tabii o zamanlar babam annemin normal bir insan olmadığını bilmiyormuş. Annem ise tüm bu süreç içinde kapıyı açmak için çalışmalara devam etmiş. Bu olanlar Dünya zamanına göre altı ayda gelişiyor. Mier'in önceki ismini bilmek ister misin? " Dediğinde sadece başımı onaylarcasına sallamakla yetindim.

" Mier'in önceki ismi… Ayris'ti. Ayris, ay ışığının kumsaldaki ışıltısı anlamına gelir. Ayrisliler kendi gezegeni dışında kalırsa güçlerini kaybetmeye başlar, hatta gerekli enerjiyi sağlayacak kategoriler olmadığı için ölüme kadar gidebilir. Annem bunu kendinde fark etmiş, devamlı rahatsızlanıyormuş. Günlerden bir gün annem hamile olduğunu öğrenmiş. Yani ben… Doğumuma çok az bir süre kaldığında annem neredeyse bir deri bir kemik kalmış durumdaymış. Kendi gezegeninde olmadığı için günden güne eriyormuş. Ertesi gün benim doğumum olacakmış, annem en sonunda kapıyı açmayı başlarmış. Kapı yaşadıkları evdeymiş. Doğduktan hemen sonra eve geçtiğimizde formüllerini yazdığı kitap olan Büyülü Sırlar Kitabı'nın etrafını kaplayarak beni üstüne koyup kapıdan Ayris'e göndermiş. Neden böyle bir şey yaptı, hiç anlamıyorum, babamla Dünya'da kalabilirim. Ve annem ölmüş. Kapı Ayris sarayına açılıyormuş. Ayris'e geldiğimde beni o zamanın yöneticisinin yanına götürmüşler. Tanısan çok severdin, Ayris' in en iyi yönetisiydi. Beni sahiplenmiş fakat sonradan annemin daha önceden de bir ilişkisi olduğu ortaya çıkmış. Bir kızı daha varmış. Kurallar gereği beni onun babasına  vermişler. Aslında beni istemiyormuş ama kurallar katıdır," derin bir nefes daha aldı, boğazı düğümleniyordu sanki. Ama ağlamıyordu. İgor'un getirdiği sudan biraz içip anlatmaya devam etti.

MİER  (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin