(6) aydınlanan karanlıklar

336 74 55
                                    

Güneş, sanki bugün kıyametler kopmamış gibi, her zaman olan ihtişamıyla batıyordu. Sadece bu gün batımı manzarasını izlerken, sıradan bir günün sonuna gelmiş gibi hissedebilirdiniz. Tabii etrafta dolanan zombiler ve burunları sızlatan çürük kokuları olmasaydı.

Pencerenin önüne çektiği sandalyede oturan Sasuke, ayaklarını camdan dışarı uzatıp birini diğerinin üstüne atmıştı. Güneşin batışını izliyorken yüzüne vuran sarı ışık, onu normalde olanın aksine rahatsız etmiyordu.

Hiçbir şeyden haberi yoktu gökyüzünün. Yeryüzünde kopan kıyametten bir haber, yeller estirip duruyordu. Günbatımı içinde bir şeyleri uyandırdı oğlanın. Yarın olduğunda da bu güneş, hep olduğu gibi yeniden doğacaktı. Sonraki sabah yeniden, ve yeniden... Her karanlık gecenin sonunda doğacaktı. Bu düşünce bir anda umut doldurdu içine; çok çaresiz olduğu için tutunacak bir umut arıyor bile olabilirdi.

Konoha Lisesi artık karanlığa gömülmüştü. İçinde yüzlerce zombi, hayatta kalmaya çalışan öğrenciler, kurumuş kanlar ve kıyamet gününün diğer kalıntılarıyla beraber.

"Işığı açsak mı?" Karanlık sınıfın içinde konuşan Naruto oldu. Dizlerini kendine çekmiş öylece sinip kalmıştı. "Karanlıkta daha korkutucu oluyor sanki?"

Shikamaru hemen uzanıp ışığı açtı ve içerisi aydınlandı, "Açalım. İçeride birileri olduğunu göstermeliyiz."

"Kime?" Diye sorarken sesi kısık çıkmıştı Naruto'nun. Shikamaru, sarışın oğlanın
perişan suratına bakarken yutkundu, "Kurtarma ekiplerine, ya da... birilerine işte.."

Naruto'nun suratında buruk bir gülümseme belirdiğinde gözlerini yere çekti, "Öyle mi..?" Ona bakmadan uzanıp Shikamaru'nun sırtını sıvazladığında bir destek vermeye çalışıyor gibi gözükebilirdi. Ama aslında destek alıyordu.

"Hey," Gergin bir gülümsemeyle konuşan kişi Tenten oldu. Kendini keyifli göstermeye çalışır gibi bir hali vardı, sarışın çocuğa bakıyordu, "Hadi ama, bu surat ifadesi de ne?"

Gün boyu ağlayıp duran Ino bile, kendi tasasını bir kenara attı. Sanki tüm gün sızlanıp korkaklık eden o değilmiş gibi konuştu, "E-evet, ne bu halin? Sen böyle bir surat yapabiliyor muydun?" Gergin bir gülüş çıkardı, "En neşeli olanımız sensin," Ardından yanındaki kıza bakış attı, "değil mi Sakura?"

Böylece topu Sakura'ya atmış olduğunda  başını dizlerinden kaldırdı pembe saçlı kız. Donuk bakışlarını Ino'dan alıp yavaşça Naruto'ya çevirdiğinde suratsız ifadesiyle konuştu, "Evet, sınıfın en gerzeği.."

Naruto'nun dudakları istemsizce yukarı kıvrıldı ve nihayet gülümsedi.

"Kendine gel Naruto-kun," Neredeyse fısıldar gibi konuşan Hinata'ya baktı, "Sen bizim önemli bir parçamızsın," Bakışlarını kaçırarak ve parmaklarıyla oynayarak konuşuyordu. Naruto yüzündeki tebessümü gülümsemeye çevirdi, "Sağ olun çocuklar."

"Tüm kızlardan iltifatı kaptın, yine en iyisi sensin," Neji oturduğu sırada kollarını önünde bağladı gülümseyerek, "Hatta Sakura'dan bile," dedikten sonra biraz duraksadı, "Tabii ona da iltifat denirse."

Çocuklar gülüşmeye başladığında ortamın havası biraz olsun açılmıştı. Onlardan bağımsız olarak hala sırtını dönmüş dışarıyı izleyen Sasuke'ye seslenen kişi Neji oldu, "Hey, dünyadan Sasuke'ye! Tahminen ne zaman aramıza dönersin?"

Bir tepki vermeden ya da kıpırdamadan durmaya devam etti siyah saçlı oğlan. Gökyüzünde yer yer beliren yıldızlara bakarken yutkundu ve yavaşça konuşmaya başladı, "Tüm şehir karanlığa gömüldü," dedi usulca, "Sabah olduğunda güneş tekrar doğacak. Aslında güneşin her doğuşu yeni bir umut demek değil mi? Bazı şeyleri şu an daha iyi anlıyorum, neden daha önce fark etmemişim ki?"

Dedikleri çocukları tekrar düşünmeye itmişti. Gülümsemeler durgunlaşmış, sesler kesilmişti ama bu kez yürekleri konuşuyordu.

"Çünkü daha önce hiç fark etme fırsatımız olmadı," Sakura da oturduğu yerden gözlerini dışarıya dikti, "Hep bir koşuşturmaca, dert tasa içindeyken kafamızı kaldırıp gökyüzüne
bakmadık hiç."

Sasuke dönüp ona bakmadan konuştu, "Bazı şeyler gökyüzü kadar uzağında değil. Daha onları göremiyorsun sen.." Kısık bir sesle konuşsa da onu duymuştu Sakura.

Naruto bir anda yerinden fırladı, "Tamam tamam, sanatsal adam," Birkaç adımda Sasuke'nin yanına gelip elini omzuna atmıştı. "Artık kalksan şuradan he? Sallanan sandalyede örgü ören ninelere benzedin. Onların çoğu da gözü açık gider, haberin olsun!"

"Uykunuz gelmedi mi sizin de?" Tenten esneyip duruyordu.

"Bu kadar erken uyumuyorum ben," dedi Neji. "Konusu açılmışken, bir nöbet sistemi yapalım. Ne olacağı belli olmaz. Bu sınıfın içinde de güvende değiliz sonuçta."

"Sağol ya," Naruto gözlerini devirdi, "Uykudan önce ne iyi geldi bu sözlerin. Rüyamda da bol bol görürüm artık."

Neji onu umursamayıp omuz silkti, "İlk nöbeti ben alırım," dediğinde Sasuke başını salladı, "Sonra bende o zaman."

Kafadan bir nöbet sırası oluşturduklarında Shikamaru yaklaşıp ortalarına girdi, "Işığı açmamıza rağmen hiçbir zombinin dikkatini çekmedik.
Bu da dediklerimi doğruluyor. Görme duyuları körelmiş."

Işığı açık bırakarak herkes uyumak için bir zemin hazırlamaya başladı. Dolaplarda kalan çantaları başlarına yastık yaptılar. Hırkası olanlar çıkarıp üstüne örttü ya da yere serdi. Sakura da yere oturmuş rastgele bir çantayı kendine almıştı. Gömleğinin düğmelerini biraz açtı rahat etmek için.

Bu sırada göz ucuyla duvara yaslanmış duran Sasuke'ye baktığında, gözleri kesişti. İkisi de gözlerini kaçırmamıştı. Bakışma böyle devam edince Sakura konuştu, "Uyumayacak mısın?"

Sasuke yavaşça başını salladı, "Uyurum birazdan," Başka bir şey söylemeyince gözlerini ondan çekti Sakura. Herkes bir köşeye uzanmış uyumaya çalışırken, Neji en sondaki camdan dışarı sarkmıştı.

Sakura da uyumak için uzandığında ellerini birbirine birleştirip dizlerini kendine çekti. Üstünü örten bir şey altında yumuşak bir zemin olmadan uyuyabilmesi çok zor olacaktı. Zaten ışık açıkken de uyuyamazdı.

Gözlerini yummuştu ki, başının üzerinde bir gölge hissedince tekrar açtı. Kendisine hırka uzatan oğlan ifadesiz bir suratla başında dikiliyordu, "Üstünü ört," dedi hırkayı kucağına bırakırken.

Sakura, kucağına koyduğu siyah hırkaya bakıp gözlerini ona çevirdi,"İstemedim."

"İster misin diye sormadım zaten."

Çekip giden oğlanın hırkasını arkasından ona fırlattı. Sırtına çarpan hırkayı yere düşmeden yakaladı Sasuke.

"Eğer hırkan varsa kendi üzerini örtmelisin," Sakura tekrar başını koyup ters tarafa döndü. Uyumaya çalışırken bile kaşları çatıktı çünkü Sasuke sinirini bozmayı yine başarmıştı. Anlamsız hareketlerden hoşlanmazdı ve Sasuke bunları çok yapıyordu.

◆◇◆

Yüzüne vuran güneş ışıkları yüzünden gözlerini açmadan kaşlarını çattı pembe saçlı kız. Eliyle yüzünü kapatıp uyumaya devam etmek istedi ama belinde hissettiği bir ağrı yüzünden bu mümkün olmadı.

Onun sıcacık yumuşak yatağı ne zamandan beri bu kadar sert ve rahatsızdı? Ah doğru ya, burası onun sıcak yumuşak yatağı değildi.

Gözlerini araladığında sınıfın tavanıyla bakışırken esnedi. Ardından ağrıyan beline daha fazla dayanamayarak yavaşça doğruldu. Doğrulunca üstünden kayan şeye baktığında, Sasuke'nin siyah hırkasını gördü.

Kaşları anında yeniden çatıldı. Başını kaldırıp sınıfın içinde siyah saçlı oğlanı aramaya başladı gözleri. En sonunda biraz yanında kalan sırada, oturur pozisyonda uyuyan oğlanı gördü. Kollarını önünde birleştirmiş, başı yana düşmüş uyuyordu. Boynu çok fena tutulacaktı.

Onun dışında herkes uyuyordu. Hatta nöbette olması gereken Naruto bile kapıya yaslanmış uyukluyordu, "Ne nöbet ama.." diye mırıldanırken gözlerini devirdi Sakura.

The Walking Death | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin