(17) suçluya dönüşenler

332 60 122
                                    

Alınlarının çatından vurulan zombiler ayaklarının önüne serildiğinde kalbi küt küt atıyordu pembe saçlı kızın. Bunun asıl sebebi ölümden dönmüş olmanın verdiği korku mu yoksa karşısında dikilen ve bir daha asla görmeyeceğini zannettiği çocuk muydu emin değildi.

Elinde tuttuğu uzun namlulu tüfekle beraber kıza bakarken en az onun kadar şaşkındı kızıl saçlı çocuk.  "Sakura?" Diye mırıldandığında yanında duran iki arkadaşı da şaşkındı.  Biri siyah diğeri kumral saçlı olan çocuklar
Ryo'nun okulda en çok takıldığı iki kişiydi.

"Lan, bu senin sevgilin değil miydi?"
Konuşan siyah saçlının adının Retsu olduğunu hatırlıyordu Sakura. Okulda sürekli bir andaval gibi dolaşan boş boğaz herifin tekiydi. Sakura'nın en haz etmediği tiplerden biri.

"Hasiktir," Diğer kumral, adının Goro olduğunu hatırladığı çocuk ağzı açılırken tüfeğini indirdi, "Bende nereden tanıdık geliyor diyorum, şansa bak amına koyayım."

Ryo birkaç ağır adımla hala yerde öylece oturan kıza yaklaştı. Sırtını duvara yaslamış duran Sakura, o kendisine yaklaştıkça biraz daha duvara yapışıyordu. En sonunda kızıl çocuk ona tamamen yaklaşıp diz çökerek onunla aynı hizaya geldi, "Bu gerçekten sen misin?"

Üstünden yavaş yavaş kalkan şaşkınlık sayesinde bakışlarını tekrar eski çelik haline getirebilmişti Sakura. Çocuğun yüzüne tiksintiyle baktığında onu baştan aşağı belli ederek süzdü, "Beni öldürmek için kendi ellerinle bizzat ittirdin, o yüzden yaşıyor olmama şaşırmış olmalısın?"

Çocuğun şaşkın ifadesi düzelirken yerine hafif alaycı bir surat geldi,
"Hah, bu buz gibi bakışlar ve iğneleyici sözlerin sahibi senden başkası olamaz zaten," Ayağa kalktı, "Hayatta olmana sevindim," Ardından ekledi, "Ve seni özledim aşkım."

Ryo'yu gördüğünde şaşkınlıktan diğerlerini unutmuştu Sakura. Onlar aklına geldiğinde ayağa fırladı. Gözlerini yolun karşısındaki depoya kilitlediğinde oraya gitmek için hızlı bir adım atmıştı ki Ryo bileğini tuttuğunda durmak zorunda kaldı.

"Nereye gidiyorsun?"

"Senden önce gebertmem gereken biri daha var," Nefretle tısladığında aklında dönen tek şey Ino'nun alçakça ihanetiydi. Depoya gitmek için tekrar hareketlendi fakat çocuk bileğini bırakmamıştı.

"Hadi ama bebeğim, birbirimizi bu kadar zaman sonra görmüşken böyle çekip gidecek misin?" Gevşek bir gülümseme takındı, "Sevgilini özlemedin mi?"

Önceliğini ona vermemesi gerektiğini biliyordu Sakura ama yine de onun bu haddini bilmez konuşmalarına istese de cevapsız kalamazdı. Kolunu hızlıca çekip ondan kurtardığında nefret dolu gözlerini suratına sabitledi, "Bana dokunmayacaksın," Tehditkar bir tavırla söylediği bu cümle sonrasında Ryo'nun iki arkadaşı alayla ses çıkardı.

"Ve senin gibi bir andavalla takıldığım günler geride kalalı çok oldu, zaman kavramından haberin yok mu? Yani bu küçük karşılaşma hiç olmamış gibi siktir git başımdan."

Sözleri bu çocuk için yeterli olmamıştı. Onun hakaret dolu sözlerini bir çeşit flört olarak algılar gibi bir hali vardı. Sevimli bir şeymiş gibi dudak büktü, "Doğru ya, senin hep böyle hırçın tavırların vardı," dedikten sonra güldü, "Ama gördüğün üzere az önce hayatını kurtardım aşkım, ben olmasaydım bu yaratıklara yem olmuştun değil mi? Yani diyeceğim o ki, tek başına hayatta kalamazsın."

Bu sefer alayla gülümseyen taraf Sakura oldu, "Tek başıma olduğumu kim söyledi?" Bu sözleri karşısındaki çocuğu afallatırken tekrar konuştu, "Ayrıca emin ol tek başına kalmak bile senin gibi bir zavallının yanında olmaktan bin kat iyidir."

The Walking Death | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin