(18) anlaşma kurbanları

324 57 74
                                    

Hayatında en nefret ettiği günü bugün olarak seçiyordu. Önceden de hiç sevmediği ama şu an daha çok sevmediği eski sevgilisiyle karşılaşmış, hiç beklemediği bir şekilde katil olmuş,  kimseyi önemsemeyeceğini düşünürken bir anda birkaç haftadır tanıdığı oğlan için endişelenirken bulmuştu kendini.

Az sonra gaz zehirlenmesinden ya da patlamadan dolayı ölecek olan Ino'yu o depoya itmiş, şimdi de hiçbir şey yapmamış gibi diğerlerinin arkasından koşuyordu.

Ino'ya bu iş başladığından beri haz etmediği doğruydu, ayrıca o da kendisini ölüme terk etmişti neticede. Bu bir nevi sıcak bir intikamdı. Bu yüzden suçluluk duymayı falan da beklemiyordu.

Ama her ne kadar böyle düşünse de, birkaç adım ötesinde koşan siyah saçlı oğlana baktığında işler tersine dönüyordu. Onun kendisine olan safça sevgisini ve inancını hak edip hak etmediğini sorguladı. Oysa kimsenin onayına ihtiyacı yoktu, yaptığı şey yalnızca kendisini ilgilendirirdi ama ne olduysa düşünmeye başlamıştı işte.

"Hızlı ol Sakura-chan!" Kolundan birinin tutup(birinin kim olduğu bariz) çekmesiyle birkaç adım hızlanmak zorunda kaldı. Naruto, onu koluna girmiş desteklerken diğer kolunu da birinin tuttuğunu hissedip ona baktı.

Bu zamana kadar Sasuke'ye hiç böyle bakmamıştı. Bu defa onu o olarak gördüğünü iliklerine kadar hissetti.
Her zaman böyle miydi bu oğlan? Güvenilir, destekleyici, korumacı.
Asıl şoke olmasına sebep olan, onun her daim arkasında olduğuna inanabilecek kadar ileri gidebilmesiydi. Çünkü gölgesine bile güvenmeyen bu kızın bir başkasına sırtını dönmesine imkan yoktu.

Şimdiyse oğlanın alnında biriken ter damlalar, koşarken arkaya uçuşan koyu saçları ve kaşlarını çatmasından anlaşıldığı üzere gergin suratı ona daha bir farklı gelmeye başlamıştı. Midesinde sancılar oluşmaya başladığında bu kez rafa kaldırmak yerine, aynı şekilde onun yaptığı gibi kolunu tuttu.

Sasuke canını dişine takmış koşarken, böyle bir durumda bile kızın hareketine şaşırarak duraksayıp ona bakmıştı. Sakura'nın suratındaki belli belirsiz tebessümü fark ettiğinde ise daha da şoka girdi, dondu kaldı. Ta ki Naruto onları çekiştirene kadar.

"Ne bekliyorsunuz, manyak mısınız? Koşturun götünüzü!" Komutu ile beraber tekrar hareketlenmişlerdi.

Koşarken bile yüzünde duran gülümseme, birtakım pürüzleri anımsamasıyla beraber soldu gitti Sakura'nın. Yeşil gözleri bu kez önlerde gittikçe uzaklaşan kızıl saçlı oğlana kaymıştı. Yaptıkları küçük anlaşmanın canını bu kadar yakacağını az öncesine kadar umursamamıştı bile.

En sonunda çocuklar bir ara sokağa sapmış ve soluk soluğa kuytu köşe bir çıkmaz sokağa vardıklarında duvara yaslanarak soluk soluğa kalmışlardı. Duvarın üstünde tel örgülerle uzanan başka bir kat vardı.

"Herkes burada mı?" Shikamaru'nun sorusuyla Sakura hariç herkes tek tek birbirine bakındı. Kimin eksik olduğunu bildiğinden zahmet etmemişti pembe saçlı kız.

"Ino yok," İlk fark eden Tenten, duvara yaslanmış dizlerine tutunurken kan ter içindeydi, "Koşarken onu görmemiştim."

Onun yanında hala ayakta duran ama soluk soluğa kalan Neji, onun arkasında da Shikamaru duruyordu. "Orada mı kaldı?" diye sordu Shikamaru.

"Ne yapacağız? Geri dönemeyiz," Tenten'in bu dedikleri Sakura'yı sırıtmaya zorladı ama buna anında engel oldu. Kendisini gruptan ayırıp servisten atmak için can atan kız, şimdi Ino için endişeli görünüyordu. Aynı şey Sakura'nın başına gelse bu tavrından eser olmayacağına o kadar emindi ki.

Ino ile kendisi arasında ne gibi bir fark vardı da Sakura nefret ediliyordu?
İkisi de aşağılık katillerdi, Ino sadece becerememişti.

"Şimdi ne yapıyoruz?" Retsu denen çocuk elindeki tüfeği sırtında yerleştirirken Ryo'ya baktı. Onun yanında da diğer çocuk Goro duruyordu.

The Walking Death | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin