Korkudan mı yoksa yorgunluktan mı bilmiyor, dizleri tir tir titriyordu kızın. Bir an için tüm bu yaşadıkları bir simülasyon gibi gelmişti. Bir kurmacanın içine atılmışlar, kameralarla izleniyorlardı sanki.
Koşmaya başladıklarında beri oğlanın elini sıkmayı biraz olsun bırakmadı. Koskoca şehrin otoyollarından birinde koşarken, peşlerinden gelen kişinin havaya sıktığı birkaç el silah sesini duyabiliyorlardı. Kontrol tamamen Sakura'daydı, çünkü Sasuke'ye devrettiği anda öleceklerini biliyordu.
Bu fevri oğlan muhtemelen elinde silah olan Ryo'nun üzerine koşacak ve cehennemi boylamalarını sağlayacaktı.Yol üstünde ilk gördükleri binanın ne olduğuna bile bakmadan içeri daldılar.
Sakura ancak içeri girdiklerinde buranın bir anaokulu olduğunu anladı. Koridor üzerinde birkaç sınıf vardı ve duvarlar bir anaokuluna uygun şekilde süslenmişti. Tabii şu an da bir cehennemden farksızdı çünkü her yer kıyamet kopmuşa benziyordu."Bir yere girelim!" Panik içinde en yakın sınıfın kapısını açtı Sakura. Fakat açar açmaz içerideki çocuk zombileri gördüğünden geri kapatmak zorunda kaldı. Kapı kapanınca zombiler kapıya vurmaya başlamıştı. "Şuraya girelim o halde!" Bu kez başka bir sınıfın kapısını açmıştı ki ayağının dibine kopmuş bir kafa yuvarlanmasıyla çığlığı bastı.
Sasuke onu geri çekip kapıyı kapattığında bu kez onu çekiştiren oydu. Koridorun sonunda duran ve bir sınıf kapısına benzemeyen küçük başka bir kapı vardı. Normal kapının yarısı boyutunda olan minik kapıyı açtıklarında buranın bir depo olduğunu önemsemeden kızı içeriye tıkıştırdı Sasuke.
İkisinin buraya sığması için yerde oturup dizlerini iyice kendilerine çekmeleri gerekliydi. Ayrıca o kadar yapışık duruyorlardı ki birbirlerinin kalp atışlarını dahi duyuyorlardı. Kapıyı çektiklerinde yutkundu Sakura, hiçbir şey demeden, ayrıca ona çok yakın olduğundan başını kaldırmadan bekledi. Nefeslerini saçlarının diplerinde hissetmesi onu geriyordu. Bu kadar iç içe olmaları vücudunu kaskatı keserken dikkatini dışarıya vermeye çalıştı.
Dışarıdan Ryo'nun seslerini dinlemeye çalıştı ama zombileri toplamamak için sessiz hareket ediyor olmalıydı.
"Bizi bulabilecek mi?" diye kısık sesle konuştu en sonunda Sakura.
"Belki de," diye mırıldanırken nefesi kızın saç diplerine vuruyordu oğlanın.
"Şanslıysak öyle bir şey olmaz. Eğer daha şanslıysak olur, böylece o piçin kafasını kopartabilirim.""Silahı olan kişi o, sen değilsin."
"Silahın kimde olduğunu son ana kadar bilemezsin."
Bir süre sessiz kalıp yalnızca birbirlerinin nefes alışlarını dinlemişlerdi. Tabii bu nefes alışlarının yanında dışarıdaki sesler de vardı.
"Naruto nasıl acaba?" Diye sordu Sakura, gerici sessizliği bozarak, "Omzunu sıyırdı."
"O an beni tutmamalıydın," Kınayıcı bir sesi vardı oğlanın. Bunun üzerine Sakura ona kızgın bir bakış atmak için başını kaldırmıştı, fakat burun buruna geldiklerinde utanç dalgası vurarak hızla tekrar eğdi. "Tutmasaydım ne olacağını ikimizde biliyoruz."
Az önceki küçük utancı oğlanın gözünden elbette kaçmamıştı. Bunun hoşuna gittiğini asla inkar edemeyerek, onun görmeyeceğini bildiğinden genişçe sırıttı.
Sessizliği bozanın sürekli Sakura olması oldukça şaşırtıcı ve gelişme gösteren bir hareketti.
"Sasuke," dedi kısık bir sesle, sesi ne kadar kısık olursa olsun bu yakınlıkta duyabilirdi, "Sana söylemem gereken bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Walking Death | Sasusaku
FanfictionBir gün zombilerin şehiri kuşatması üzerine, buna okulda yakalanan gençlerin hayatta kalma mücadelesi başlar.