Sırtını bu korku evi görünümüne gelmiş anaokulunun duvarına yaslarken yeşil düşünceli gözleri yere bakıyordu. Sınıfların içinden zombilerin hırıltıları ve kendilerini yerlere vurmalarının sesi gelirken, onların içinde bir zamanlar normal bir şekilde konuştuğu oğlanın olduğunu bilmek onu hiç de üzgün hissettirmiyordu.
Artık sabırsızlanmaya başladığında ayağını hafifçe yere vurdu, "Hadi Sasuke, daha ne kadar sürecek!?"
Binanın içinde bir yerlerde oğlanın sesini yankılandı, "Dur kızım, kaç gündür işemiyorum haberin var mı?" Bunun üzerine Sakura göz devirdi, "Bilmem gerekmiyor."
Nihayet kendine yaklaşan ayak seslerini duyduğunda duvardan ayrıldı pembe saçlı kız. Pantolonunu çekiştirerek düzeltmeye uğraşan oğlan yavaşça yanına geldi, "Tamam, şimdi diğerlerini bulalım."
Aslında ikimiz baş başa gayet iyiyiz, demek istedi Sakura ama bunu söylemesinin dünyada imkanı yoktu. Ayrıca yaralanan Naruto'nun durumu için endişeleniyordu, aynı şekilde Sasuke'nin de öyle olduğunu içten içe biliyordu.
İkisi temkinli adımlarla binadan çıktıklarında çevrelerinin zombilerle dolu olduğunu gördüler. Neyse ki binanın yakınında değil, ötede beride onların varlığından habersizlerdi. İkisi de ses çıkarmamaya çalışarak yavaşça merdivenleri indiklerinde, Sasuke kızın elini kavrayıp yürümeye koyulmuştu.
Binanın etrafını dolaşıp geldikleri yolu geri inerlerken adımları hiçbir ses çıkarmıyordu. Güneşin batışı gökyüzünü turuncuya boyarken Sakura, elinden tutup yürüyen oğlanla beraber kendini başka bir durumda hayal etti.
Güzel renkli gökyüzünün altında, çimenli yolda sessizce onunla el ele yürümek... içini öyle hoş etmişti ki. Ama kan revan içindeki kıyafetler ve etrafta gezen zombiler bu hayalin gerçekten ne kadar uzak olduğunu tokat gibi çarpmıştı suratına. Bu yüzden suratı hafifçe buruştuğunda önüne baksa bile onun mimiklerini fark etmişti Sasuke, "Ne oldu?" Diye fısıldadığında sadece omuz silkti kız.
Ama az önce kurduğu hayalin bir daha gerçek olamayacağı düşüncesi hiç olmadık bu zamanda kafasını kurcalamıştı işte.
"Hey Sasuke," diye fısıldadığında, bir sorun olduğunu zanneden oğlan hemen ona döndü.
"Seninle beraber bu şekilde deniz kenarına bir pikniğe gitsek, hava yine bu kadar güzel olsa... tabii etrafımızda bizi yemek için koşturan zombiler olmadan."
Kızın söyledikleri şu an duymayı hiç beklemediği şeyler olduğundan bir anlık afalladı Sasuke, fakat sonrasında sırıtmasını bastıramamıştı, "Sana bir şeyler oldu bakıyorum, böyle konuşmazdın sen."
Gerçekten de böyle konuşmazdı, ama şu an umurunda değildi Sakura'nın. Yine de Sasuke onun dediklerini hayal edince içi hoş olmuyor değildi, "Kim bilir, belki bir gün yaparız. Tüm bunlar biter ve senle ben hayatta oluruz, nereden bilebiliriz ki?"
Bunun üzerine başka bir şey söylemedi Sakura ama alttan alttan gülümsedi. Bambaşka bir kimliğe bürünüp çıkmıştı bu oğlan sayesinde.
En sonunda diğerleriyle yollarını ayırdıkları yere gelmişlerdi. Orası tıklım tıklım zombi kaynarken ikisi uzaktan bir ağacın arkasından orayı gözetliyordu. "Ne tarafa gitmişlerdi?" Dedi sasuke, "Ben öfkeden görmedim."
"Sağdan," diyerek eliyle orayı işaret etti Sakura, "Buranın ilerisi kırsal bir yere benziyor, çok uzağa gittiklerini sanmam."
"Haklısın," Çöktüğü yerden kalkarken yine elini tuttu Sasuke, "Gidelim o zaman."
İkisi gösterdikleri yere doğru aynı sessiz adımlarla yürürken karnı guruldadı Sakura'nın. Açlığı bir yana, susuzluğu oldukça katlanılmaz bir seviyedeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Walking Death | Sasusaku
FanfictionBir gün zombilerin şehiri kuşatması üzerine, buna okulda yakalanan gençlerin hayatta kalma mücadelesi başlar.